Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2022/982 E. 2022/6460 K. 01.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/982
KARAR NO : 2022/6460
KARAR TARİHİ : 01.11.2022

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 20.05.2015 gününde verilen dilekçe ile inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.01.2019 günlü hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı ve davalı vekilleri tarafından talep edilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 01.11.2022 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. … ile karşı taraftan davacı vekili Av. … geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildi. Açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR
Dava, inançlı işleme dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademe tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davacı ile davalının kardeş olduğunu, dava konusu 929 parsel sayılı taşınmazın öncesinde 2/B vasfında olduğunu, taşınmazın zilyetliğini 1993 yılında birlikte satın alarak üzerine birlikte bina yaptıklarını, binanın alt katının davalı üst katının ise davacı tarafından o tarihten bu yana kullanıldığını, 2/B Yasasından faydalanmak için ilgili idareye birlikte başvurduklarını ve 2.000,00 TL peşinatı birlikte ödediklerini, kalan satış bedeli için davalının 2013 yılında kredi kullandığını ve davacının bu krediye kefil olduğunu, 6292 sayılı Yasa uyarınca satın alınan 1/2 hissenin davacı ve davalı arasındaki anlaşma uyarınca 29.04.2014 tarihinde davalı adına tescil edildiğini, davalının ise dava dışı yüklenici ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenleyerek 1/4 hisseyi yükleniciye devrettiğini, çekilen kredinin yüklenici tarafından ödendiğini, davacının taşınmazın bedelini ödemesine fırsat verilmediğini, esasında müvekkilinin hissesinin de yükleniciye devredilmiş olması nedeniyle, davacının da satış bedelini ödediğinin kabul edilmesi gerektiğini belirterek, dava konusu taşınmazda davalı adına kayıtlı hissenin yarısının davacı adına tesciline karar verilmesini ve yükleniciye devredilen hisse için şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın; tescil talebi yerinde görülmediği takdirde gerek devredilen hisse için ve gerekse tüm taşınmaz için, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. 09.05.2017 tarihli ıslah dilekçesiyle, dava konusu taşınmazda davalı adına kayıtlı 1/4 hissenin davacı adına tesciline veya tescil talebinin kısmen kabulü halinde kabul edilmeyen tescil talebi yönünden 184.500,00 TL’nin veya tescil talebi tamamen reddedilirse 369.000,00 TL’nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının dava konusu taşınmazda hiçbir … olmadığını, tüm ödeme ve başvuruları müvekkilinin yaptığını, kardeşine yardım etmek amacıyla müvekkilinin inşaa ettiği binada davacının oturmasına izin verdiğini, davacının kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kendine menfaat sağlamayı amaçladığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, tapu iptali ve tescil isteminin reddine; tazminat talebi yönünden davanın kabulüne, 369.000,00 TL maddi tazminatın 1.000,00 TL’sinin dava, kalan kısmının ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 22.06.2021 tarih 2019/3907 Esas, 2021/4210 Karar sayılı ilamıyla dava konusu taşınmazda ½ hisse davalı adına tescil edildiği, davacının dava konusu taşınmaza yönelik tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verilmesinin doğru olduğu ancak taşınmazda hak sahibi olduğunu kanıtladığından ve taşınmazın 6292 sayılı Yasa uyarınca belirlenen satış bedelinin yüklenici tarafından ödendiği anlaşıldığından, tazminat isteminin kabülüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda tapu iptal ile ilgili istemlerin reddine, davacının terditli tazminat talebi yönünden davanın kabulüne, 369.000,00 TL maddi tazminatın 1.000,00 TL’sinin dava, kalan kısmın ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 22.06.2021 tarih 2019/3907 Esas, 2021/4210 Karar sayılı bozma ilamında belirtildiği gibi davacı ve davalı kardeş olup, dava konusu taşınmaz öncesi 6831 sayılı Yasanın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarılan yerlerdendi. Taşınmaz üzerine inşaa edilen binanın davacı ve davalı tarafından kullanıldığı, 19.11.2007 ve 21.04.2009 tarihli taşınmaz tespit tutanaklarından ve İstanbul Defterdarlığı Milli Emlak Dairesine hitaben düzenlenen 06.02.2008 tarihli inanç ilişkisinin vukuuna delalet edecek delil başlangıcı niteliğindeki dilekçeden anlaşılmaktadır. 6292 sayılı Yasa uyarınca taşınmazın mülkiyetinin edinilmesi için ilgili idareye davalı taraf başvurmuş ve nihayetinde dava konusu taşınmazda ½ hisse davalı adına tescil edilmiştir. Bu nedenle davacının dava konusu taşınmaza yönelik tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak davacının taşınmazda hak sahibi olduğunu kanıtladığından ve taşınmazın 6292 sayılı Yasa uyarınca belirlenen satış bedelinin davacı tarafından ödenmediği yüklenici tarafından ödendiği buna karşılık davalı tarafından adına kayıtlı 1/2 payın yarısının taşınmazın satış bedelini ödeyen yükleniciye devir edildiği, idareye taşınmazın bedelinin 1/4 payın yükleniciye devri karşılığında yüklenici tarafından ödendiği anlaşıldığından, davacı, taşınmazın davalı adına kayıtlı 1/4 payının yarısının yani 1/8 hissenin rayiç değerini talep edebilir.
Açıklanan nedenlerle, 1/4 payın rayiç değerine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle Hukuk Muhakemeleri Kanununun 371. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/2. maddesi gereğince dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 8.400,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 01/11/2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Davacının, 2/B vasfındaki dava konusu taşınmazda bulunan zilyetliği ancak 6292 sayılı Yasa uyarınca taşınmazı satın alma … doğurur.
Taşınmazda davacının da katkısıyla yapılan muhdesat değerinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsiline yönelik açılmış bir dava yoktur.
6292 sayılı Yasa uyarınca satış işlemlerini davalı yürütmüş ve adına tapu oluşmuştur.
Davacının davasının tazminat talebi yönünden de reddedilmesi gerekir
Bölge adliye mahkemesi kararının bu gerekçe ile bozulması gerektiği düşüncesinde olduğumdan çoğunluk görüşüne katılamıyorum.