YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7325
KARAR NO : 2023/1204
KARAR TARİHİ : 28.02.2023
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen muhdesatın tespiti ve şerhin terkini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonunda; Yargıtay 8. Hukuk Dairesince, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Kurşunlu Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili ve (katılma yolu ile) davalılardan … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; hakkında Kurşunlu Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/127 Esas sayılı dosyası ile ortaklığın giderilmesi davası açılan 109 ada 348 parsel sayılı taşınmazda vekil edeninin, davalılarla birlikte hissedar malik olduğunu, anılan ortaklığın giderilmesi davası dolayısıyla dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan tek katlı evin davalılardan …’ya ait olduğuna dair tapu kaydında şerh bulunduğunu öğrendiğini, tapuda davalılardan …’ya ait olduğuna dair hakkında şerh verilen evin yarısının ve taşınmazın etrafını çevreleyen üç taraflı çevre duvarının kendisi tarafından inşaa edildiğini, ayrıca taşınmaz üzerinde bulunan iki adet ceviz ağacının da kendisi tarafından dikilip yetiştirildiğini açıklayarak, 109 ada 348 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan tek katlı evin yarısının, taşınmazı çevreleyen üç taraflı duvarın ve taşınmaz üzerinde bulunan iki adet ceviz ağacının muhdesat olarak kendisine ait olduğunun tespitini ve tapuda davalılardan … adına olan muhdesat şerhinin terkinini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalılardan …, …, Hilal Çayıroğlu, … ve Adülkadir Çayıroğlu, davaya cevap vermemişlerdir.
2. Davalılardan …, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel Mahkemesinin 16.02.2016 tarihli ve 2014/146 Esas, 2016/37 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılardan … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 12.03.2020 tarihli ve 2016/15999 Esas, 2020/2505 Karar sayılı ilamında; davalılardan Recep’in sair temyiz itirazlarının reddine, 109 ada 348 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan ve fen bilirkişinin hükme esas alınan 30/12/2015 tarihli raporunda açıklanıp ekli krokisinde A harfi ile, 77,47 metrekare yüzölçümlü ve yeşil renk ile boyalı biçimde gösterilen kısmın az yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde muhdesat niteliğinde olmadığı, koşullarının varlığı halinde davacının bu bölüm yönünden taşınmazdaki hissesi bakımından kendi payına düşen kısmı TBK’nın 77 nci ve devamı maddeleri hükmüne ve sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açacağı eda nitelikli bir alacak davası ile taşınmazın diğer maliklerinden isteyebileceği, bu kısım açısından davacının talep edebileceği iyileştirme giderlerinin ise taşınmazın ortaklığının satılarak giderilmesi ve muhdesattan yararlanmalarının son bulması ile istenebilir hale geleceği, dolayısıyla davacının bu kısma dair yapmış olduğu iyileştirme niteliğindeki giderler için eda nitelikli alacak davası açma hakkı mevcut iken önceden bu kısma ilişkin olarak muhdesat tespitini dava etmekte hukuki yararının bulunmadığı nazara alınarak, anılan bilirkişi raporunda A harfi ile işaretli, 77,47 metrekare yüzölçümlü ve yeşil renkle boyalı kısım yönünden hukuki yarar yokluğu nedeniyle talebin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesince, taş duvarın davacı tarafından yaptırıldığı gibi ceviz ağaçlarının da onun tarafından dikildiği, yapıldığı iddia edilen yapının (evin yarısının) bağımsız bir muhdesat niteliğinde olmadığı, mevcut bir muhdesata sonradan yapılan imalatların, eklemelerin yalnızca muhdesattan sağlanacak faydanın artmasını sağlayacak faydalı ve zorunlu giderler kapsamında mütalaa edilebileceği, iyileştirici nitelikteki giderlerden paya düşenden fazlasının ancak koşullarının varlığı halinde 6098 sayılı TBK’nın 77 nci ve devam eden maddeleri hükmüne ve sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile istenebileceği, eda davası açma hakkının bulunduğu hallerde bu davaya öncü olacak bir tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, dava konusu 109 Ada 348 numaralı parselde yer alan evin A harfi ile gösterilen ve yeşil renk ile boyalı 77,47 metrekare yüz ölçümüne sahip kısmının davacıya aidiyetinin tespitine ilişkin davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine, harçlı taş duvarın ve taşınmazın içinde yer alan iki adet ceviz ağacın ise davacıya aidiyetinin tespitine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve (katılma yolu ile) davalılardan Recep vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili özetle;
a. Davanın kısmen kabul, kısmen ret kararının kanun ve hukuka aykırı olduğunu,
b. A harfi ile gösterilen muhdesatın Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının verdiği destekleme fonu ile inşa edildiğini,
c. İlk muhdesatın 1992 senesinde vekil edeni tarafından yapıldıktan sonra davalının muhdesata eklemeler yaptığını,
d. İyileştirme veya tamamlama yapan kişinin davalı olduğunu,
e. Aleyhlerine yargılama giderlerine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürülmüştür.
2. Davalılardan Recep vekili özetle;
1. Tanık ve mahalli bilirkişi beyanları arasında çelişki bulunduğunu,
2. Vekil edeni tarafından bildirilen tanıkların mahkemece dinlenmediğini,
3. Davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürülmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muhdesatın tespiti ve tapu kaydındaki muhdesat şerhinin terkini isteğine ilişkin olup, uyuşmazlık, davanın kısmen kabulü karannın eksik incelemeye ve hatalı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
a. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, “Bütünleyici parça” kenar başlıklı 684 üncü maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
“Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur…”
b. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, “Taşınmaz mülkiyetinin içeriği’’ ve “Kapsam” kenar başlıklı 684 nci maddesi şöyledir:
“Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve alımdaki arz kalmalılarını kapsar.
Bu mülkiyetin kapsamına, yasal sınırlamalar saklı katmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer.”
c. Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK mad. 684/1). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK mad. 718). 22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhtesattan, bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayn, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK mad. 722, 724, ve 729). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez.
3. Değerlendirme
a. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekili ile davalılardan Recep vekilinin aşağıdaki betlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
b. Yukarıda açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
c. Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhtesatın mülkiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhtesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekir.
d. Hal böyle olunca, davaya konu edilen muhdesatların davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, muhdesatların davacıya aidiyetin tespitine karar verilmesi doğru olmamıştır.
e. Bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiş ise de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/7 nci maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
1. Yukarıda (3.a.) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacı vekili ve davalılardan Recep vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. ( 3.b., 3.c, ve 3.d,) No.lu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekili ve davalılardan Recep vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile karar sonucunun 1. fıkrasının “b.)” nolu bendinde yer alan “….’ya” kelimelerinden sonra gelen “AİDİYETİNİN TESPİTİNE,” ibaresinin hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine “meydana getirildiğinin TESPİTİNE,” ibaresinin yazılmasına, hükmün 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/7 nci maddesi gereğince DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA,
Peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine,
HUMK’un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
28/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.