Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2022/7050 E. 2023/718 K. 08.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/7050
KARAR NO : 2023/718
KARAR TARİHİ : 08.02.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 14. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; davalıların murisi olan dava dışı …’nun kendisine ölünceye kadar bakması karşılığında İzmir ili, Foça ilçesi, Yenifoça Mahallesi, İzmir Cad. 55 pafta 2943 parselde kayıtlı 32,34 m2 avlulu kargir ev niteliğindeki taşınmazı ve İzmir ili, Foça ilçesi, Yenifoça Mahallesi, İzmir Cad. 55 pafta 2945 parselde kayıtlı 21,51 m2 yüzölçümlü avlulu kargir ahır vasfındaki taşınmaz üzerinde bulunan mütevefa eşi Sabriye Karpuzoğlu’ndan intikal eden hak ve hisse payını Foça Noterliğinin 22.05.2013 tarih 2650 yevmiye sayılı düzenleme şeklinde ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile davacı …’na bıraktığını, müvekkilinin 1986 yılından beri sözleşme gereği üzerine düşen görevi fazlasıyla yerine getirdiğini, dava konusu taşınmazlardaki hisselerin 1/4’ünün iptali ile müvekkil adına tapuya tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP
1. Davalı … vekili; murisin hiçbir zaman bakıma muhtaç olmadığını, bu nedenle davacının bakım ve gözetiminin de söz konusu olmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu, murisin asıl amacının yakın olduğu oğlunu ve gelinini gözeterek diğer mirasçılardan üstün tutmak ve taşınmazların davacıya temlik edilmesine yönelik ölünceye kadar bakım sözleşmesi yapılmasının görünürdeki bir işlem olduğunu, mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Diğer davalılar celsedeki beyanlarında murisin bakıma muhtaç olmadığını, murisin kandırıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 28.03.2018 tarih ve 2016/275 Esas, 2018/73 Karar sayılı kararıyla; “Yapılan yargılama sonucunda murisin bakım ihtiyacının davalı tarafından karşılandığı tespit edilmiştir. Ölünceye kadar bakım sözleşmesi, murisin ihtiyaçları dikkate alındığında bu yönüyle geçerli olarak kabul edilse de; murisin gelini olan davalının, aynı köyde ve karşılıklı olarak eşi olan murisin oğlu ile birlikte babasına bakmasının baba-oğul (gelin) arasındaki sorumluluğun yerine getirilmesi niteliğinde ve toplum nazarında teamülen olagelen bir durum olduğu da düşünülmelidir” gerekçeleri ile davanın reddine karar vermiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 10.12.2018 tarih ve 2018/1601 Esas, 2018/1874 Karar sayılı kararıyla; istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 29.09.2021 tarih ve 2021/157 Esas, 2021/1234 Karar sayılı kararı ile ”…Yukarıda açıklanan ilkeler gereğince, somut olayda; bütün dosya kapsamı ve özellikle dosya içerisinde bulunan tanık beyanlarından anlaşıldığı üzere bakım borçlusu, bakım alacaklısının hayatta olduğu sürece bakım borcunu yerine getirmiştir.
Dava konusu taşınmazların dava tarihi itibariyle toplam değeri 80.338,27TL olarak tespit edilmiş, murisin diğer mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla hareket etmediği, ölünceye kadar bakılma hakkı ihtiyacının yerine getirilmesi amacıyla bu sözleşmenin düzenlendiği anlaşılmıştır.” gerekçesi ile HMK’nın 373/1 inci maddesi gereğince davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına; yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne;
1- İzmir ili, Foça ilçesi, Yenifoça Mahallesi, İzmir Caddesi 2943 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına kayıtlı olan tapusunun iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline,

2- İzmir ili, Foça ilçesi, Yenifoça Mahallesi, İzmir Caddesi 2945 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına kayıtlı olan tapusunun her bir malikin hissesinin 1/4’er oranda iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde;
Sözleşmenin muvazaalı olduğunu, murisin bakıma muhtaç olmadığını ve dava konusu taşınmazların murisin tüm mal varlığı olduğunu belirterek bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ölünceye kadar bakma akdine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflara hak ve borçlar yükleyen sözleşmelerden olup, bakım borcuna karşılık bir taşınmazın devri kararlaştırıldığında, bakım alacaklısının ölümünden sonra onun mirasçıları mülkiyeti geçirme borcu ile yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri hâlinde, sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil istemi ile dava açılabilir.

2. Kaynağını Borçlar Kanununun 611 ve devamı maddelerinden alan ölünceye kadar bakım sözleşmeleri, anılan Kanunun 612 ve Türk Medeni Kanununun 545 inci maddeleri gereğince resmî şekilde düzenlenmelidir. Resmî şekilde düzenlenmeyen ölünceye kadar bakım sözleşmelerine değer verilerek tapu iptali ve tescil hükmü kurulması mümkün değildir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2008 tarih ve 2008/14-70 2008/104 sayılı kararı).

3. Bakım borçlusunun bakıp gözetme yükümlülüğü aksi kararlaştırılmadığı sürece, bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp ikametgâh temini, besleme-giydirme, hastalığında tedavi, manevi yönden de her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri kapsar. Bu görevlerin yerine getirilmesi hâlinde ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflarına kişisel hak sağladığı için tapu iptali ve tescil davasını bakım borçlusu ya da onun külli halefleri bakım alacaklısının mirasçılarına karşı açabilirler.

4. Açılan davada bakım alacaklısı mirasçılarının, bakım borçlusunun edimini yerine getirmediği savunması, sözleşmenin bakım borcu yerine getirilmediği iddiasıyla feshini isteme hakkı bakım alacaklısının sağlığında kullanması gereken bir hak olduğundan dinlenmez.

5. Kuşkusuz, ölünceye kadar bakım sözleşmesinin muvazaalı olarak yapıldığı her zaman ileri sürülebilir.

6. Kısaca ifade etmek gerekirse, muvazaa irade ile beyan arasında kasten yaratılmış aykırılıktır. Böyle bir savunma ileri sürülmüşse, mahkemece dayanılan sözleşmedeki tarafların gerçek ve müşterek amaçlarının Borçlar Kanununun 19 uncu maddesi hükmünden yararlanarak açıklığa kavuşturulması gerekir. Zira bu gibi durumlarda ölünceye kadar bakım sözleşmesinin ivazlı olarak (bedel karşılığı) değil de bağış amaçlı veya mirasçıların bazılarından mal kaçırmak amacı ile yapıldığı kabul edilmelidir.

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı tarafından bakım borcunun yerine getirildiği ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı … vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

08.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.