Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2022/6939 E. 2023/858 K. 15.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6939
KARAR NO : 2023/858
KARAR TARİHİ : 15.02.2023

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen mirasçılık belgesi verilmesi davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 14. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı Hazine vekili, Ankara ili, Akyurt ilçesi, Ahmetadil Mahallesi 793 parsel sayılı taşınmazın Musa oğlu (ölü) Mehmet (ölü varisleri) adına kayıtlı olduğunu ve Mehmet’in mirasçılarının tespit edilmediğini belirterek TMK’nun 594 üncü maddesine göre Maliye Hazinesinin mirasçılığına karar verilmesini talep etmiştir.

II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 18.05.2016 tarih ve 2015/145 Esas, 2016/133 Karar sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.

III. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 14 Hukuk Dairesi 11.02.2021 tarih ve 2017/966 Esas, 2021/866 Karar sayılı ilamında; “Murisin adres ve kimlik bilgileri araştırılmalı, nüfus kayıtları Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden sorulmalıdır. Kadastro tespiti esnasında bilirkişi ve muhtar olarak görev yapan kişilerin hayatta olup olmadıkları ilgili kolluk kuvveti aracılığıyla tespit edilmeli, hayatta olduklarının anlaşılması halinde yeniden yapılacak keşifte tanık olarak beyanlarına başvurulmalıdır.Bu kişilerin hayatta olmadıklarının anlaşılması halinde taşınmazın evveliyatını, kullanımını vs. bilen, görgüye ya da duyuma dayalı bilgisine başvurulabilecek köyün yaşlı kişilerinin tespiti sağlanıp keşifte tanık olarak dinlenilmelidir. 09.05.2016 günü keşifte dinlenilen mahalli bilirkişiler de tekrar dinlenilerek, taşınmazı kullanan kişilerin kimliği açık bir şekilde belirlenerek, taşınmaz hissedarı muris Musa oğlu Mehmet mirasçıları ile aralarında irs bağının bulunup bulunmadığı kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespit edilmelidir.” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesi, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında davanın reddine karar vermiştir.

IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Mahalli bilirkişilerin açık ve net olmayan beyanlarına dayanarak hüküm kurulduğunu,

2. Mahalli bilirkişilerin, tapulamanın da üzerinden uzun yıllar geçmesinin etkisiyle, taşınmazla ilgilenen kişilerin tapulama sırasında ölü olan malikinin mirasçısı mı yoksa zilyedi mi olduklarını birbirine karıştırdıklarını ileri sürmüştür.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davanın reddi kararının eksik incelemeye ve hatalı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
1. Usule ait kazanılmış hak müessesi, usul hukukunun dayandığı ana esaslardandır ve kamu düzeni ile de ilgilidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (HMK) ve mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda (HUMK) “usulî kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.

2. “Bir mahkemenin Temyiz Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukukî esaslar gereğince karar verme mükellefiyeti meydana gelir ve bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunması, usule uygun sayılamaz ve bozma sebebidir, meğer ki bu aykırılık sadece bozma kararında gösterilen bir usul kaidesine ilişkin bulunsun ve son kararın neticesini değiştirecek bir mahiyet arz etmesin. Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince muamele yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usuli müktesep hak yahut usule ait müktesep hak denilmektedir. Usul Kanunumuzda bu şekildeki usule ait müktesep hakka ilişkin açık bir hüküm konulmuş değilse de Temyizin bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan gayesi ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukukî alanda istikrar gayesine dahi ermek üzere kabul edilmiş bulunması bakımından usule ait müktesep hak müessesesi; usul kanununun dayandığı ana esaslardandır ve amme intizamıyla da ilgilidir.

3. Gerçekten, mahkemenin doğru bularak uyduğu ve yahut kanun gereğince uymak zorunda olduğu bozma kararı ile dava, usul ve kanuna uygun bir çığıra sokulmuş demektir. Buna aykırı karar verilmesi, usul ve kanuna uygunluktan uzaklaşılması manasına gelir ki, böyle bir netice asla kabul edilemez” (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı).

3. Değerlendirme
1. Somut olaya gelince; dava konusu taşınmaza ait tapulama tutanağında, taşınmazın ecdattan intikalen Musa oğlu Mehmet’in iken ölümü ile mirasçılarına intikal ettiği, mirasçılarının da kim olduğunun bilinmediği belirtildiğinden, mirasçıların ad ve adreslerine kayıtta yer verilmediği anlaşılmıştır.

2. Mahkemece verilen kararın deliller ve gerekçe bölümünde, dava konusu taşınmazın Orhan Ünal tarafından kullanıldığı ve kayıt maliki Mevlüt oğlu Mehmet ile aralarında irs ilişkisinin bulunduğu, aynı zamanda buna ilişkin nüfus kayıtlarının bulunduğu belirtilmiş ise de dosya içerisinde yer alan belgelerden bu bağın kurulduğuna yönelik varılan sonuç doğru değildir.

3. 3325 ada 1 parsel (eski 739) sayılı taşınmaz başında bozma ilâmı öncesi ve sonrası yapılan keşifte mahalli bilirkişiler, tapu kayıt malikini tanımadıklarını, taşınmazın fiilen Sarı Ahmet soyadı Kaplan olan kişi tarafından kullanıldığını beyan etmişlerdir. Dosya içerisine mevcut 21.05.2021 tarihli jandarma tutanağına göre de taşınmazı kullanan kişilerin Satılmış ve … olduğu belirlenmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgeler incelendiğinde tapu kayıt maliki ile taşınmazı kullanığı belirlenen Sarı Ahmet (Kaplan) ya da Satılmış/… arasında geçerli bir irs ilişkinin belirlenmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece herhangi bir somut delile dayanmadan yapılan irs ilişkisine yönelik tespitler yerinde olmadığından, 3325 ada 1 parsel (eski 739) sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

15.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.