Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2022/6772 E. 2023/868 K. 15.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6772
KARAR NO : 2023/868
KARAR TARİHİ : 15.02.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen sözleşmenin feshi ile taşınmazın iadesi davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 1. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; tapu iptali ve tescil istemi yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, davacıya irat bağlanmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, mülkiyeti kendisine ait olan dava konusu … ilçesi 1260 ada 7 parsel sayılı taşınmazın 20/354 hissesini kendisine ölünceye kadar bakıp, beslemek ve gözetmek kaydıyla davalıya temlik ettiğini ve işbu temliğin 23.11.2005 tarihinde tapuya tescil edildiğini ancak, davalının sözleşmenin başlangıcından itibaren bakım ve gözetim yükümlülüğünü eksiksiz bir şekilde ifa etmemek suretiyle taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı hareket ettiğini, Mayıs 2011 yılından bu yana davalı tarafça karşılanması gerekli olan beslenme, giydirme, manevi yönden her türlü desteği sağlama gibi bakım ve gözetim ihtiyaçlarını davacının kendisinin sağlamaya çalıştığını, taraflar arasındaki Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinin feshine, davalı adına kayıtlı olan dava konusu taşınmazın 20/354 hissesine ilişkin tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının yükümlülüklerini 7 yıl boyunca eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davacının haksız ve hukuka aykırı eylem ve söylemleri, davacıyı kovmuş olması nedeniyle tamamen davacıdan kaynaklanan bir ifa imkansızlığının söz konusu olduğunu, uygun şartlarda davalının kendi yükümlülüklerini yerine getirmeye her zaman hazır olduğunu, davacının kötü niyetli olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin 29.4.2014 tarih ve 2012/325 Esas, 2014/117 Karar sayılı kararı ile “Davanın KISMEN KABUL VE KISMEN REDDİNE, davacının tapu iptali ve tescil isteminin Reddine, dava tarihi olan 20/03/2012 tarihinden başlamak üzere, takdiren aylık 250,00 TL nakdi iradın davalı …’den alınarak davacı …’ya verilmesine ve nakdi iradın, davacı …’nın ölümüne kadar devamına” karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuşlardır.

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 13.6.2017 tarih ve 2014/2850 Esas, 2017/3428 Karar sayılı kararı ile; “Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, tarafların Ankara iline birlikte gittikleri, davalının işlerinin uzaması nedeniyle kaldığı, işlerini tamamlayan davalının ortak konuta geri döndüğünde davacı tarafından kabul edilmeyerek dışarıda bırakıldığı, o ana kadar davalının bakım ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirdiği gözetildiğinde tapu iptal ve tescil isteğinin reddedilerek davacıya kaydı hayat şartıyla irat bağlanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı ve davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir,
Ne var ki; taktir edilen iradın, akde konu taşınmazın getireceği aylık gelir yönünden, davalıya ( bakım borçlusuna) sağlayacağı yarar ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözönünde tutulmak suretiyle, hak ve yarar dengesi sınırları içinde kalmak koşuluyla belirlenmesi gerekirken, gerekçe gösterilmeksizin neden ve nasıl tespit edildiği anlaşılamayan aylık 250,00 TL’ye hükmedilmesi doğru değildir. Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,” karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonunda yukarıda yazılı tarih ve sayılı kararı ile ”Davacının tapu iptali ve tescil talebi hakkında mahkememizin 29/04/2014 tarihli kararında verilen hüküm Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşmiş olduğundan bu talep hakkında yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, Dava tarihinden itibaren başlamak üzere aylık 400,00-TL nakdi iradın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, yapılacak ödemede TÜFE oranında artış uygulanmasına, nakdi iradın davacının ölümüne kadar devamına,” karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; irat miktarının çok düşük belirlendiğini, faize ve vekâlet ücretine hükmedilmediğini belirtmiştir.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde; irat miktarının fahiş belirlendiğini, talep yokken TÜFE oranında artış yapılmasına hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek hükmün bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, akde aykırılık hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Bilindiği gibi, ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 611 inci (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 511 inci) maddesinde; “Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir.” olarak tarif edilmiştir.
2. Anılan Yasa’nın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerinde belirtildiği gibi ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirtmek gerekir ki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikâmetini temin etme yanında besleme, giydirme, hastalığında hekime götürüp gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu sosyal konumuna ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır. Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları TBK’nın 617 nci (BK’nın 517 nci) maddesinde açıklanmış sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hâle gelmişse taraflardan her birinin tek yanlı olarak sözleşmeyi fesh etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması hâlinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.

3. Öte yandan, TBK’nın 617/son (BK’nın 517/son) maddesi hükmüne göre; “Hâkim, sözleşmenin önel verilmeksizin feshini yerinde bulabileceği gibi, taraflardan birinin istemiyle veya kendiliğinden, aile topluluğu içinde yaşamalarına son vererek, bakım alacaklısına ömür boyu gelir bağlayabilir.”

4. Uyuşmazlığın değinilen TBK’nın 617/son (BK’nın 517/son) maddesi uyarınca çözüme bağlanması, bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilmesi imkânlarının ortadan kalktığı ya da büyük ölçüde sınırlandığı hâller için düşünülmelidir. Bunun yanı sıra, takdir edilecek irat, yanların özel ve ekonomik durumlarına uygun ve adil olmalıdır.

3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davacı ölünceye kadar bakım akdinin feshini ve davalıya devir ettiği taşınmazın iadesini istemiştir. Ölünceye kadar bakma sözleşmesini özelliği gereği her ne kadar tapu iptali tescil istemi reddedilmiş ise de davacı lehine irat bağlanmasına karar verildiğine göre, davacı lehine vekâlet ücreti takdir edilmemiş olması bozmayı gerektirir.

3. Ne var ki, bu eksikliğin giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Davacı vekilinin yukarıda yazılı neden dışındaki temyiz itirazının REDDİNE, vekâlet ücreti yönünden temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararının hüküm fıkrasına 7 nci bent olarak ”Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 5.100,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının ilgililere iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

15.2.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.