YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6283
KARAR NO : 2022/8158
KARAR TARİHİ : 29.12.2022
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 07.03.2014 gününde verilen dilekçe ile el atmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil talebi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davacı şirket ve asli müdahil yönünden müdahalenin men’i ve kal isteminin usulden reddine, davacı şirketin ecrimisil talebinin esastan reddine, davacı …’nin müdahalenin meni talebinin kabulüne, davalılara evin bedeli ödeninceye kadar hapis … tanınmasına dair verilen 16.07.2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava; el atmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacı şirket vekili, dava konusu 2992 parsel sayılı kargir dükkan ve arsa nitelikli taşınmazın müvekkiline ait olduğunu, davalının bu taşınmazın bir kısmına el attığını, işgale son verilmesi için ihtarname çekildiğini ancak, sonuç alınamadığını açıklayarak müvekkilinin taşınmazı satın alma tarihi olan 08.12.2011 tarihinden itibaren fazlaya ilişkin … saklı kalmak kaydıyla 3.000,00 TL ecrimisilin tahsilini, davalıların el atmasının önlenmesini ve yapıların kalini talep etmiş, yargılama devam ederken taşınmazı …’a devretmiş, … tarafından ise 14.12.2016 tarihinde …’e devredilmiştir.
Mahkemece, ilk hükümde davacı şirket ile asli müdahilin el atmanın önlenmesi ve kal talebinin reddine, ecrimisil talebinin kısmen kabulü ile 826,00 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmiş; temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 27.11.2019 tarih ve 2018/4270 Esas, 2019/10626 Karar sayılı bozma kararında “… Bu halde Mahkemece davacı sıfatıyla yeni malike davayı takip edip etmeyeceği konusunda bildirim yapılması gerekir. Diğer yandan; 10.04.1992 tarihli ve 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olmasını öngörmektedir. Kısa kararda hükmedilmeyen bir yükümlülüğün gerekçeli kararda hüküm altına alınmış olmasının çelişki teşkil etmediğini söylemek mümkün değildir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İBK’nın bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise, bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyleki, İBK ile bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Somut olaya gelince; dosya arasında bulunan tapu kayıtları ile UYAP ortamında yapılan incelemede, dava konusu 2992 parselin (yeni 404 ada 7 parsel), dava açıldığı tarihte davacı … Sofrası Turizm Yemekçilik Gıda İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına kayıtlı iken yargılama sırasında …’a tapuda satışla devredildiği, sonrasında malikin tekrar değiştiği görülmektedir. Mahkemenin 17.12.2015 tarihli yargılama oturumunda, davacı şirket vekili ile davalının beyanlarında bu devirden bahsedilmiş, aynı celsede davacı şirket vekili tarafından, …’a ait vekaletname sunulmuş ve yeni malik olarak talepte bulunulduğu da bildirilmiştir. Mahkemece bu hususa ilişkin bir inceleme ve araştırma yapılmamış, vekaletname ibraz edilen … ile ilgili herhangi bir ara kararı kurulmamış, aynı celsede kısa kararda “Davacının meni müdahale ve kal talebinin reddine, ecrimisil yönünden talebin kısmen kabulü ile 826 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verildiği halde gerekçeli kararda “davacı şirket ve asli müdahilin meni müdahale ve kal talebinin şartları oluşmadığından reddine, ecrimisil yönünden talebin kısmen kabulü ile 826 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı şirkete verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” hükmedilmiş, bu şekilde kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki meydana getirilmiştir. Yukarıdaki açıklamalar karşısında, ecrimisil ile ilgili bir temlikten söz edilmemekle beraber, mahkemece talebin el atmanın önlenmesi ve kali de içerdiği, taşınmazın yargılama sırasında el değiştirdiği gözetilerek, bu talepler yönünden HMK’nın 125. maddesi hükümleri karşısında taraf teşkilinin yapılması gerektiğinin gözden kaçırılması doğru olmadığı gibi kısa karar ile gerekçeli karar arasında usul ve yasaya aykırı olarak çelişki meydana getirilmesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 294/3. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden 10.4.1992 tarih ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca, kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderilmek ve önceki hüküm ile bağlı kalınmaksızın, açıklamalar da gözetilerek yeni bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda “Davacı … Sofrası Turizm Yemekçilik Gıda İnşaat San. Ve Tic. Ltd. Şti. ve asli müdahil …’ın müdahalenin meni ve kal istemi yönünden aktif dava ehliyetleri bulunmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, davacı … Sofrası Turizm Yemekçilik Gıda İnşaat San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin ecrimisil talebinin esastan reddine, davacı …’in müdahalenin meni talebinin kabulü ile dava konusu Mersin ili, Akdeniz ilçesi, … Mahallesi’nde bulunan 404 Ada 7 (eski 2292) parsel nolu taşınmazda dosya arasında mevcut harita mühendisi … … … tarafından düzenlenen 18/09/2014 tarihli krokili raporda kırmızı renkli kalem ile taralı olarak gösterilen 24,00 m²’lik kısma yönelik müdahalenin men’ine, davalılara ait evin tespit edilen bedeli davalılara ödeninceye kadar davalılara hapis … tanınmasına,” karar verilmiştir.
Hükmü, davacı … vekili temyiz etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 683. maddesinde yer alan “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeni sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız el atmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının içeriği belirlenmiştir.
Yine, 6100 sayılı HMK’nın 125/2. maddesinde; “Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve kaldığı yerden itibaren devam eder.” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda; mahkemece davalıya ait yapının imar düzenlemesi ile tecavüzlü hale geldiği kabulü üzerine hapis … tanınmak suretiyle müdahalenin önlenmesine karar verilmiştir. Ne var ki yeterli araştırma yapıldığını söyleme imkanı bulunmamaktadır. Mahkemece dava konusu taşınmazın imar işlem dosyası ile tüm tapulamaya esas dayanak kayıtları getirtilerek mahallinde uzman bilirkişiler marifetiyle imar-ifraz krokisi mahalline uygulanmalı, taşkınlığın imar sonrası uygulama ile oluştuğu saptandığı takdirde davalının da iyi niyetli olabileceği değerlendirilerek müdahalenin önlenmesi talebi hakkında karar verilmesi gerekir. Bu hususlar gözetilmeksizin, dayanak kayıtlara atıf yapmayan bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle hüküm kurulması doğru görülmemiş bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de, el atma ve kal davaları yönünden HMK’nın 125. maddesi uyarınca davacı … Sofrası Turizm Yemekçilik Gıda İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti. ile asli müdahil …’ın taraf sıfatı kalmadığı halde haklarında dava şartı yokluğu nedeniyle usulden ret şeklinde hüküm kurulması da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.