Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2022/6276 E. 2023/1616 K. 20.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/6276
KARAR NO : 2023/1616
KARAR TARİHİ : 20.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

KARAR : Tapu iptali ve tescil istemi yönünden davanın reddine, tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulüne

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen TMK’nın 713/2 nci maddesine dayalı tapu iptali ve tescil, terditli talep tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın tapu iptali ve tescil istemi yönünden davanın reddine, tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacılar vekili ve asli müdahil vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. Davacılar vekili, bir kısım davalıların murisi … ile müvekkillerin murisi … arasında 22.12.1975 tarihinde imzalanan satış senedi ile satış tarihinde tapuda kaydı bulunmayan ve daha sonra …Mahallesi’nde 2058 ve 2059 parsel numarası ile tescil olunan taşınmazların müvekkilleri adına devredilmediğini, bu taşınmazların 36 yıldır nizasız ve fasılasız şekilde müvekkillerinin zilyetliğinde bulunduğunu, kayıt maliki …’in 20 yılı aşkın süre önce vefat ettiğini, dava konusu taşınmazların bir süre önce … mirasçıları tarafından diğer davalı Muhammet Nur Genç’e satıldığını belirterek, dava konusu taşınmazdaki davalı tarafa ait hissenin iptali ile müvekkilleri adına tescilini, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde taşınmaz değerinin ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

2. … vekili tarafından 21.01.2020 tarihinde verilen dilekçe ile müvekkilinin asli müdahil olarak davada yer almak istediğini, 2058 parsel numarasını alan taşınmazın dava konusu satış sözleşmesi ile davalılar murisi Hasan Ergin’den müvekkilinin satın aldığını, satış tarihinden itibaren müvekkilinin taşınmaza zilyet olup üzerindeki muhdesatların meydana getirildiğini belirterek, dava konusu 2058 parsel sayılı taşınmazdaki davalı tarafa ait hissenin iptali ile müvekkilleri adına tescilini, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde taşınmaz ile muhdesat bedellerinin müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1. Davalı … mirasçısı davalılar …, …, …, … ve Mukadder Semra Filiz tarafından verilen cevap dilekçesinde, resmi şekilde düzenlenmeyen satış senedinin hukuken geçersiz olduğunu, söz konusu senetten doğan hakların zamanaşımına uğradığını, satıcı durumundaki …’in vefat ettiğini ancak tüm mirasçılarının hayatta olduğunu, mirasçıların taşınmaz üzerindeki zilyetliklerini devam ettirdiklerini, TMK’nın 713/2nci maddesi gereğince kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlikle mülkiyet edinme koşullarının oluşmadığını, bedele ilişkin talebin de zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

2. Davalı … cevap dilekçesinde, açılan davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu taşınmazları tapu kaydına güvenerek yatırım amacıyla ve iyiniyetle satın aldığını, hatta satın alma işlemi öncesine … hissesi üzerindeki bir çok ipotek ve haczi kaldırttığını, TMK’nın 713 üncü maddesi gereğince davacı taraf lehine mülkiyet edinme koşulları ile tazminat koşullarının oluşmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin, 09.06.2015 tarihli ve 2011/638 Esas, 2015/395 Karar sayılı kararıyla, “davacılar zilyetliğinin asli değil fer’i zilyetlik olduğu” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Yargıtay Bozma Kararı
1. Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.

2. Yargıtay 16. (Kapatılan) Hukuk Dairesinin 02.10.2018 tarihli ve 2016/8433 Esas, 2019/5292 Karar sayılı ilamıyla “payı 1981’de tapuya tescil edilen bir kısım davalılar murisi …’in 12.02.1986 tarihinde vefat ettiği, mirasçıların tapudaki intikali 02.03.2011 tarihinde malikin ölümünden 20 yıl geçtikten çok sonra yaptırdıkları, davalılar murisinin ölüm tarihi olan 12.02.1986 tarihi ile Anayasa Mahkemesi’nce yürürlüğün durdurulmasına ilişkin kararın verildiği 17.02.2011 tarihi arasında çekişmeli taşınmaza davacı …’ın 20 yılı aşan süreyle malik sıfatıyla zilyet olduğu, her ne kadar davalıların iddiaları doğrultusunda mahkemece davacının zilyetliğinin asli değil feri olduğu kabul edildiyse de, davacının zilyetliğinin 30 yılı aşkın olduğu göz önüne alındığında davacı tarafça sürdürülen bu zilyetliğin asli olduğunun kabulünün gerekeceği, bu şekilde davacı yararına Medeni Kanun’un 713/2 nci maddesinde belirtilen iktisap şartlarının oluştuğu anlaşılmaktadır… Çekişmeli taşınmazda davalı …’e ait pay 02.03.2011 tarihinde mirasçılarına intikal ettikten sonra, 03.03.2011 tarihinde davalı … Muhammet Genç’e satılmış olup, davacılar dava dilekçelerinde ve aşamalarda bu devrin iyiniyetli olmadığını iddia etmişlerdir. Hal böyle olunca; çekişmeli taşınmazda davaya konu payı kadastro tespitinin kesinleşmesinden sonra kayden satın alan davalı … Muhammet Genç lehine TMK’nın 1023 üncü maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması, bu kapsamda çekişmeli taşınmaz başında yeniden keşif yapılarak 08.11.1991 gün ve 3/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtilen ilkeler gereği, mahalli bilirkişi ve tanıklardan, tapuda pay satın alan davalının dava konusu taşınmazın davacının zilyet ve tasarrufunda olup olmadığını bilip bilmediği, aynı köy ya da yerleşim alanında oturup oturmadığı, akraba olup olmadığı, bu kişinin dava konusu taşınmaza bitişik ya da yakınlarında taşınmazının bulunup bulunmadığı ayrıntılarıyla sorularak, satın alan davalının iyi niyetli olup olmadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
1. İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda:
a. Davacılar …, …, …, … ile …’ın tapu iptali ve tescil taleplerinin reddine,

b. Davacılar …, …, …, … ile …’ın terditli tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile; 4.731,98 TL’nin davalılar …, …, …, … ile …’dan müşterek ve müteselsilen alınarak Gaziosmanpaşa 8. Noterliği’nin 06.04.2018 tarih, 12317 yevmiye numaralı mirasçılık belgesindeki payları oranında davacılar …, …, …, … ile …’a verilmesine; fazlaya ilişkin talebin reddine,

c. Davalı …’e karşı açılan davanın reddine,

2. Asli Müdahil … tarafından açılan davaya ilişkin;
a. Asli müdahil …’ın tapu iptali ve tescil talebinin reddine,

b. Asli müdahil …’ın terditli tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 16.024,33 TL’nin davalılar …, …, …, … ile …’dan müşterek ve müteselsilen alınarak asli müdahil …’a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,

c. 1.640,00 TL’nin davalı …’ten alınarak asli müdahil …’a verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda karar başlığında belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ile asli müdahil … vekili temyiz etmişlerdir.

B. Temyiz Nedenleri
1. Davacı … mirasçıları vekili; 30 yıldan fazla süredir taşınmazın müvekkiller ve murisi zilyetliğinde olduğunu, bozma ilamına uyulan araştırma sonucunda taşınmazı satın alan Muhammet Nur Genç’in 1 km uzaklıkta oturduğunun, 1,5 km uzaklıkta ise başka taşınmazlarının bulunduğunun tespit edildiğini, davalının bu sebeple iyiniyetli olmadığını, özen yükümlülüğünü yerine getirmeden taşınmazı satın aldığını, asli müdahilin gerekli harçları yatırmadığını, denkleştirici adalet hesabının hak ve nasafet kuralları bağdaşmadığını belirterek, hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Asli müdahil … vekili, taşınmazın 40 yıldır müvekkil zilyetliğinde olduğunu, satışın davalılara tarafından gizli yapıldığını, TMK’nın 1023 üncü maddesinde yer alan koşulların oluşmadığını, taşınmazı satın alan Muhammet Nur Genç’in çok yakın mesafede evi olduğunu, bu sebeple taşınmazın müvekkili tarafından kullandığının bilinmesi bakımından davalının iyiniyetli olmadığını, TMK’nın 713 üncü madde koşulları oluştuğundan hükmedilen tazminatın çok düşük miktarda olduğunu belirterek, hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme:
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/2 nci maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış haricen satış sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil; ikinci kademede tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, Kanun’un açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanun’un açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK’nın 713/2 nci maddesindeki düzenlemelerdir.

2. TMK’nın 713 üncü maddesinin 1 inci fıkrasında; “tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak 20 yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” denilmiştir. Aynı maddenin 2 nci fıkrasında ise; “aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya 20 yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” amir hükmüne yer verilmiştir.

3. TMK’nın 713/2 nci maddesinde yer alan üç halden biri olan “…ölmüş…” ibaresi, Anayasa Mahkemesinin 17.03.2011 tarih ve 2009/58 Esas, 2011/52 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiş ise de; Anayasa Mahkemesince yürürlüğün durdurulmasına ilişkin kararın verildiği 17.02.2011 tarihine kadar hak sahipleri yararına kazanma koşulları oluşmuş, malik 20 yıl önce ölmüş ve 20 yıllık kazanma süresi de dolmuş ise, bu tür hak sahiplerinin de dava açma yönünden kazanılmış haklarının olduğu kabul edilmektedir. Tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; TMK’nın 713/1 ve 2 nci fıkralarına dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil davalarında, koşullarına uygun olarak 20 yıllık zilyetlik süresinin tamamlandığı anda mülkiyetin kazanıldığının ve zilyet lehine kazanılmış (müktesep) hak doğduğunun kabulü gerekmektedir.

3. Değerlendirme
1. Davacılar murisi …, asli müdahil … ile bir kısım davalılar murisi … arasında akdedilen basit yazılı sözleşme ile dava konusu taşınmazlara ilişkin satışı yapılmış; dosya kapsamından anlaşıldığı şekilde davacılar murisi ve asli müdahil taşınmaz üzerine yapı inşa etmek suretiyle zilyetliklerini devam ettirmişlerdir. Dava konusu yer 03.03.2011 tarihinde davalı …’e tapuda satış işlemiyle temlik edilmiş olup, temlik alan davalanın kötü niyetli olduğu yeterli delil ve gerekçeyle kanıtlanamamıştır. O halde mahkemece tescil isteminin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

2. Davacılar vekili ve asli müdahil vekilinin diğer temyiz istemleri incelendiğinde ise; yukarıda 2.1-2-3 numaralı bentlerde izah ediliği ve Yargıtay 16. (Kapatılan) Hukuk Dairesinin bozma ilamında da tespit edildiği üzere, dava konusu payı 1981’de tapuya tescil edilen bir kısım davalılar murisi …’in 12.02.1986 tarihinde vefat ettiği, mirasçıların tapudaki intikali 02.03.2011 tarihinde malikin ölümünden 20 yıl geçtikten çok sonra yaptırdıkları, davalılar murisinin ölüm tarihi olan 12.02.1986 tarihi ile Anayasa Mahkemesi’nce yürürlüğün durdurulmasına ilişkin kararın verildiği 17.02.2011 tarihi arasında çekişmeli taşınmaza davacı …’ın 20 yılı aşan süreyle malik sıfatıyla zilyet olduğu, her ne kadar davalıların iddiaları doğrultusunda mahkemece davacının zilyetliğinin asli değil feri olduğu kabul edildiyse de, davacının zilyetliğinin 30 yılı aşkın olduğu göz önüne alındığında davacı tarafça sürdürülen bu zilyetliğin asli olduğunun kabulünün gerekeceği, bu şekilde davacılar yararına Türk Medeni Kanun’un 713/2 nci maddesinde belirtilen olağanüstü zamanaşımı ile iktisap şartlarının oluştuğu anlaşılmaktadır.

3. Davacılar murisi … ve asli müdahil … yönünden Türk Medeni Kanun’un 713/2 nci maddesinde belirtilen iktisap koşulları oluşmasına karşın, taşınmaz iyi niyetli kabul edilen Muhammed Nur Genç’e intikal etmiş olduğundan davacılar ve asli müdahilin güncel zararı taşınmazın dava tarihindeki gerçek değeri kadardır. Mahkemece taşınmazın dava tarihindeki rayiç değeri bilirkişiye hesap ettirilerek bu miktarın hüküm altına alınması gerekirken, harici satış sözleşmesindeki bedelin denkleştirici adalet hesabı ile bulunan değerinin hüküm altına alınması doğru görülmediğinden, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Yukarıda (V.C.3.1.) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekili ile asli müdahil … vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, (V.C.3.2. ve 3.) numaralı bent uyarınca davacılar vekili ile asli müdahil … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkeme hükmünün BOZULMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

20.03.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı Oy)

KARŞI OY
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne katılmıyorum.