YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5860
KARAR NO : 2023/880
KARAR TARİHİ : 15.02.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen suya elatmanın önlenmesi davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 14. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacıların ve dava dışı bir kısım köylülerin … mevkiinde bulunan tarlalarını uzun yıllardır …. Deresinden akan suyla suladıklarını, …Deresi suyunun evlere götürülemeyeceği hususunda kararının ve kadim kullanım haklarının bulunduğunu, davalıların ise … Deresine su sağlayan bir kısım su gözelerine boru döşeyerek evlerine su çektiklerini, davalıların şebeke suyunun bulunduğunu, yaz aylarının gelmesiyle suyun kuruma ihtimalinin oluştuğunu ileri sürerek suya elatmanın önlenmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılardan …, dava konusu suya 1986 yılından beri müdahalesinin bulunmadığını, suyun tüm köye ait olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar, davacıların kadim kullanım hakları olup, suyun kamuya ait genel su niteliğinde bulunduğunu, her ne kadar şebeke kurulmuş ise de şebekeden suyun gelmediğini, başkaca sularının bulunmadığını, dava konusu suya içme ve kullanma suyu olarak ihtiyaçları olduğunu beyan ederek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne, davalıların suya vaki müdahalelerinin men’ine, su kaynağının müdahale öncesi belirlenen kadim kullanım şeklinde olduğu gibi serbest akmasının sağlanmasına karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Kapatılan Yargıtay 14. Hukuk Dairesince: “…Somut olayda; bilirkişi incelemesi sonucunda, dava konusu su gözelerinin 101 ada, 2479 parsel sayılı taşınmazdan çıktığı, bu taşınmazın özel mülkiyette bulunmadığı, suyun debisinin Q 1393 lt/sn olduğu, köyde mevcut 75 metreküp su deposuna su akmadığından su şebekesinin atıl durumda olduğu, davalıların ve bir kısım köy halkının içme ve kullanma suyu ihtiyacını kendi imkanları ile döşedikleri plastik borularla dava konusu 5 adet su gözesinden karşıladıkları tespit edilmiştir… Davaya konu su genel su niteliğinde olup, suya elatmanın önlenmesi davasını sudan yararlanan ve yararlanmasına engel olunan kişiler açabileceğinden, sağlıklı bir sonuca ulaşabilmek için suların en az olduğu bir dönemde su işlerinden anlayan uzman bilirkişiler seçilerek yeniden keşif yapılmak ve tarafların dinlenmeyen tanıklarının keşif mahallinde dinlenmek suretiyle tarafların içme suyu ve sulama suyu ihtiyaçları belirlendikten sonra yararlandıkları veya yararlanabilecekleri tüm su kaynakları incelenerek, içme suyu ve sulama suyu nitelikleri de belirlenip, öncelik içme suyu ihtiyacına verilmek üzere ayrıntılı olarak düzenlenecek rapor sonucuna göre, taraflar arasında nizayı kesin olarak çözümler nitelikte su düzeneği ve rejimi kurulmasına karar verilmelidir. Değinilen yönler gözetilmeden, eksik inceleme, araştırma ve yetersiz bilirkişi raporlarına göre yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş…” gerekçesiyle karar bozulmuş, karara karşı davacı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuş, karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk derece mahkemesince bozma ilamına uyularak verilen kararda: “…14/12/2021 tarihli alınan bilirkişi raporunun sonuç kısmında vurgulandığı üzere dava konusu 5 su kaynağından içme ve kullanma amaçlı alınan suların toplam debisinin oransal olarak … Deresinden akan suyun debisini etkileyebilecek büyüklükte olmaması, KASKİ tarafından inşa edilen su deposundaki suyun Karamanlı Mahallesinde yaşayan insanların yaz aylarındaki su ihtiyaçlarının karşılanmasında yetersiz kalması, Karamanlı Mahallesinde ikamet eden bazı vatandaşların içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşılayacak başka bir su kaynağı olmaması, … Deresinden akan suyun tüm mahallenin ortak kullanım suyu niteliği taşıması ve dava konusu 5 su kaynağından faydalanan ailelerin içme ve kullanma suyu olarak … Deresindeki gözelerden aldıkları suyun … tarafından tarım alanlarının sulanması amacıyla inşa edilen havuzda akan suyun sadece %3.6’lık kısmına karşılık geldiğinden tarım alanlarının sulanmasına ve mahalle halkının içme ve kullanma suyu ihtiyacının karşılanmasına engel teşkil etmediği yönündeki raporları ile tarafların duruşmada alınan beyanlarında kendilerine ihtiyaçları kadar su alındığı, fazladan suyun diğerlerinin ortak kullanımına yönelik olarak akıtıldığı böylelikle 5 gözeneye yönelik talep edilen müdahalenin men’i isteğinin … havuzları nazara alındığında yerinde olmadığı…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; içme suyu ihtiyaçlarını başka şekilde karşılama imkanının araştırılmadığını, davalıların evlerinde gerek şebeke suyu gerekse depolarının olduğunu, evlere bakılıp araştırma yapılmadığını, keşfin yapıldığı dönemin suyun az olduğu ama kullanma ihtiyacının da az olduğu dönem olduğunu, suya müdahale eden kişilerin tanık olarak gösterilen kişiler olduğunu, beyanlarının esas alınamayacağını savunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, suya elatmanın önlenmesi talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 756 ncı maddesine göre; kaynaklar arazinin bütünleyici parçası olup, bunların mülkiyeti ancak kaynadıkları arazinin mülkiyeti ile birlikte kazanılabilir. Gerçek kaynağın suyu bir akiferden gelir. Su çıkışı bir noktadan veya bir alandan olabilir. Bu alana kaynak alanı denir. Kaynak, yeraltı suyunun doğal olarak yeryüzüne çıkması halidir.
Kaynak suyu kendiliğinden kaynadığı arazinin hudutlarını aşacak debide ise ya da malikinin ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra fazlası varsa genel su kabul edilir ve komşular yararlanabilir. Uygulamada kaynak; “yeraltı suyunun üst düzeyinin yer yüzeyini kestiği yer” olarak tanımlanmaktadır. Yeraltı suyu doğal yoldan yeryüzüne çıkmamış, drenaj vs. yollarla çıkarılmış ise, kaynak olarak değil, drenaj veya kuyu vs. isimlerle anılır. Bu şekilde insan eliyle çıkarılan sular, yeraltı suyu olarak kabul edilir.
Yeraltı suları, kamu yararına ait sulardandır. Arza malik olmak, onun altındaki yeraltı sularına da malik olmak sonucunu doğurmaz. (TMK. Md. 756/3).
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, bozma ilamı uyarınca alınan ve hükme esas teşkil eden bilirkişi raporlarına göre içme ve kullanma amaçlı alınan suların dava konusu dereden akan suyun debisini etkileyebilecek büyüklükte olmaması, belediyece inşa edilen su deposunun yaz aylarındaki su ihtiyaçlarının karşılanmasında yetersiz kalması, içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşılayacak başkaca su kaynağı bulunmaması, ortak kullanım suyu niteliği taşıması ve dava konusu su kaynaklarından faydalanan ailelerin içme ve kullanma suyu olarak aldıkları suyun … tarafından tarım alanlarının sulanması amacıyla inşa edilen havuzda akan suyun ancak %3.6’lık kısmına karşılık geldiğinden tarım alanlarının sulanmasına ve mahalle halkının içme ve kullanma suyu ihtiyacının karşılanmasına engel teşkil etmediği tespit edildiğinden mahkemece verilen kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
15.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.