YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5836
KARAR NO : 2023/499
KARAR TARİHİ : 25.01.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Davanın Reddi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen elatmanın önlenmesi, karşı davada ise temliken tescil davasında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 14. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, davacının 164 ada, 14 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalının ise 164 ada, 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların maliki olduğunu, davalıya ait binanın davacının 14 parsel sayılı taşınmazına taştığını, bu nedenle davalının haksız tecavüzünün önlenmesini ve inşaatın taşkın kısmının yıkılarak kal’ini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı cevap ve karşı davasında, taşınmaz henüz çapa bağlanmadan iyi niyetli olarak ve tecavüz kastı taşımadan 1983 senesinde yapının bitirildiğini, tecavüzlü kısmın imar uygulamaları neticesinde oluştuğunu, bedel karşılığında taşan kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin adına tescili suretiyle kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; 164 ada,14 parsel numaralı taşınmaza davalının elatmasının önlenmesine, taşınmaz üzerinde bulunan bilirkişi Savaş Bümen’in 05.05.2014 tarihli raporuna ekli krokisinde A harfiyle gösterilen 7.38 metrekarelik kısım ve krokisinde B harfi ile gösterilen 35.69 metrekarelik kısımın ve C harfi ile gösterilen 2.02 metrekarelik kısmın kal’ine, karşı davanın reddine, Hazineye karşı açılan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Kapatılan Yargıtay 14. Hukuk Dairesince karar; “…somut olaya gelince, davalının kadastral taşınmazına inşa edilen binanın imar uygulaması sonucunda davacının taşınmazına taşkın hale geldiği anlaşılmaktadır. Mahkemece davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacıya ait kadastral parseller ile imar parselleri keşif yapılarak çakıştırılmış ve davacının taşınmazına tecavüzlü olduğu iddia olunan yapının davalıya ait kadastral parsel içerisinde kaldığı, davacının kadastral parseline tecavüzün olmadığı ancak imar uygulaması ile oluşan davacı parseline tecavüzün bulunduğu tespit edilmiştir. Davalı taraf, binanın imar parseline geçilmeden önce yapıldığını savunarak bu husustaki deliller toplanarak binanın kadastral parsele yapıldığı ispatlandığına göre mahkemece İmar Kanunu 18 inci maddesi uyarınca yapı bedeli ödenmedikçe ömrü tamamlanıncaya kadar kullanmaya devam edeceği hükmü nazarınca açılan müdahalenin men’i ve kal davasının reddine, aynı gerekçelerle imar parseli üzerindeki bina hakkında TMK’nın 725 inci maddesi gereğince temliken tescil talebinde bulunulamayacağı da gözetilerek temliken tescile ilişkin karşı davanın da reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş…” gerekçesiyle bozulmuş, davacı vekili ve davalı … vekili karar düzeltme talebinde bulunmuş, Dairece karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk derece mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davacının taşınmazına tecavüzlü olduğu iddia olunan yapının davalıya ait kadastral parsel içerisinde kaldığının ispatlandığı, davalının İmar Kanunu 18 inci maddesi uyarınca yapı bedeli ödenmedikçe ömrü tamamlanıncaya kadar kullanmaya devam edebileceği hükmü nazarınca açılan müdahalenin men’i ve kal davasının reddine, imar parseli üzerindeki bina hakkında TMK’nın 725 inci maddesi gereğince temliken tescil talebinde bulunulamayacağı gözetilerek temliken tescile ilişkin karşı davanın da reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; karşı dava için müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, tecavüz nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını, taşınmazına bina yapamadığını savunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl dava, elatmanın önlenmesi ve kal, karşı dava temliken tescil talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Bilindiği üzere yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz’ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus Türk Medeni Kanunu’nun 684 üncü maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Ne var ki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı Yasanın l605 sayılı Yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı İmar Yasasının l8 inci maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.
2. Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır. 298l sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.
3. Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, imar uygulaması sonucu, yapının haksız veya taşkın durum yaratması, kamusal bir tasarrufun sonucu olup, tecavüzlü durumun yapıyı yapan kişinin iradesi dışında meydana gelmesi nedeniyle davanın açılmasına sebebiyet verdikleri söylenemez. O halde, taşkın yapıyı kullananın kötü niyetli sayılamayacağı ve kendisine kusur izafe edilemeyeceği gözetildiğinde yargılama giderlerinden ve bu giderlerden sayılan vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağı açık olup, davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının yerinde olmadığı, özellikle bozma ilamında vurgulandığı üzere, binanın kadastral parsele yapılmış olduğu, İmar Kanunu 18 inci maddesi uyarınca yapı bedeli ödenmedikçe ömrü tamamlanıncaya kadar kullanılmaya devam edileceğinden müdahalenin men’i ve kal davasının reddine, imar parseli üzerindeki bina hakkında TMK’nın 725 inci maddesi gereğince temliken tescil talebinde bulunulamayacağı da gözetilerek temliken tescile ilişkin karşı davanın da reddine yönelik kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
25.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.