YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5751
KARAR NO : 2023/1208
KARAR TARİHİ : 28.02.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Elatmanın önlenmesi yönünden konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil davasının kabulü
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; elatmanın önlenmesi yönünden konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil davasının kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; dava dilekçesinde belirtilen dava konusu taşınmazın vekil edenine ait olduğunu, davalının taşınmaza müdahale ettiğini belirterek, elatmanın önlenmesini ve 36.210,00 TL ecrimisilin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, 08.02.2016 tarihinde ecrimisil yönünden talep miktarını 14.02.2008- 14.03.2013 tarihleri arasındaki dönem için 43.429,00 TL’ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davanın ecrimisil yönünden kabulüyle, 14.02.2008-14.03.2013 tarihleri arasındaki dönem için hesaplanan 43.426,66 TL ecrimisilin davalıdan tahsiline, elatmanın önlenmesi talebi yönünden konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesince; davalının sair temyiz itirazlarının reddiyle, zamanaşımı def’inin dikkate alınmadan hüküm tesis edilmiş olduğu ve alacağa dönem sonlarından itibaren faiz hükmedilmesi gerekirken, toplam ecrimisile davacının edinme tarihinden itiberen faiz hükmedilmesi, faiz yönünden dönem sonlarının gösterilmemiş olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesince bozma ilâmına uyularak verilen kararda: “…bozma ilamı sonrası kök raporu düzenleyen bilirkişilerden alınan ek rapora göre 02.07.2008-14.03.2013 tarihine kadar hesaplanan toplam ecrimisil bedelinin 43.044,89 TL olduğu, taraf vekillerinin beyanları, dinlenen tanık beyanları doğrultusunda taraflar arasında yapılan taşınmaz devri nedeniyle dava konusu taşınmazın davacıya ait olması, davalı tarafından zilyetliğin devir edilmeyerek kullanılmaya devam edilmesi her ne kadar davacı tarafça inançlı işlem nedeniyle taşınmazın davacıya devredildiği bildirilmiş ise de bu hususta yazılı herhangi bir delil sunulmadığı gibi taşınmazın davacı adına olan tapusunun iptali için herhangi bir dava da açılmadığı, dava devam ederken taşınmazın davalı tarafça boşaltıldığı…” gerekçesiyle elatmanın önlenmesi talebi yönünden davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, bilirkişi raporu ile belirlenen ecrimisil bedelinin ise her dönem sonundan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; ecrimisilin hatalı hesaplandığını, bozma ilâmının da hatalı olduğunu, talep edilen dönem için ecrimisile hükmedilmesi gerektiğini savunmuştur.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; ecrimisil hesaplamasının hatalı yapıldığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Hemen belirtilmelidir ki, mülkiyet hakkı gerek Anayasa ve yasalarla gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleri ile kabul edilmiş temel haklardandır.
2. Eşyaya bağlı ayni haklardan olan mülkiyet hakkı herkese karşı ileri sürülebileceği gibi, hakka yönelik bir müdahale durumunda ne zaman gerçekleştiğine bakılmaksızın, ileri sürüldüğü andaki hak sahibi tarafından her zaman koruma istenebileceği de kuşkusuzdur. Anılan korumanın istenmesi durumunda da hakkın kötüye kullanıldığından söz edilebilmesine hukuken olanak yoktur.
3. Diğer yandan; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 683 üncü maddesinde; malikin hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, tasarrufta bulunma, yararlanma yetkilerine sahip olduğu, malını haksız olarak elinde bulunduran kişiye karşı her türlü elatmanın önlenmesi davası açabileceği öngörülmüştür.
4. Bilindiği üzere, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK’nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
5. 25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay’ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tâbi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
6. Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hâkimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK’nın 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır.
7. Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
8. İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut hâliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara TÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, bozma ilâmında belirtiği üzere zamanaşımı def’i dikkate alınarak ve tespit edilen ecrimisile dönem sonundan itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline dair verilen kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
28.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.