YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5740
KARAR NO : 2023/882
KARAR TARİHİ : 15.02.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; vekil edenlerinin, …Mahallesi mevkiinde kain 85 ada, 6 parsel ve 7 parsel sayılı taşınmazların hissedarları olduğunu, 1980 yılının Ekim ayından dava tarihine kadar vekil edenlerinin dava konusu taşınmazlardan yararlanmasının davalılar tarafından engellendiğini, haksız müdahalelerinin men’ini, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla 01.10.1980 tarihinden 01.11.2014 tarihine kadar 34.000,00 TL ecrimisil bedelinin vekil edenlerine hisseleri oranında verilmesini talep etmiş, 06.04.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile taleplerini arttırdıklarını beyan etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; talep edilen ecrimisil bedelinin zamanaşımına uğradığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabul-kısmen reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesince, davalı tarafın temyiz itirazlarının reddiyle, davacı tarafın temyiz talebinin kabulüne ve davalı yanın zamanaşımı def’i de dikkate alınarak hesaplanacak ecrimisile karar verilmesi gerektiğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesince bozma ilâmı doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda: elatmanın önlenmesi talebinin kabulüne, dosya arasında bulunan inşaat bilirkişisi raporu doğrultusunda, dava tarihinden geriye dönük olarak 5 yıl için, davacıların payı oranında ecrimisile karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, lehlerine nispi vekâlet ücretine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; intifadan men edilmediklerini, vekâlet ücreti hesabının da hatalı yapıldığını, zamanaşımı def’inin hatalı değerlendirildiğini, paya vaki ecrimisil hesabının da hatalı yapıldığını savunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, paydaşlar arası elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
2. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı veya kullanabileceği bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
3. Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ve malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK’nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
4. 25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay’ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tâbi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
5. Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hâkimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde HMK’nın 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut olayda, dava konusu taşınmazlardan 6 parsel sayılı taşınmazda davalılardan Ahmet’in 5/6, davacılar murisi Mehmet Ali’nin 1/6 oranında paydaş olduğu, davacıların muris Mehmet Ali’nin 1/6’şar oranında mirasçısı olduğu; yine dava konusu 7 parsel sayılı taşınmazda davacılardan İmam’ın 3/18, davalılardan Ahmet’in 10/18 ve davalılardan Mahmut’un 5/18 oranında paydaş olduğu anlaşılmaktadır.
3. Mahkemece yanılgılı değerlendirme ile infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm fıkrasının (A-1) bendinde: “1-Dava konusu taşınmazlardan davacıların kayıttaki payı oranında davalıların usulen EL ATMASININ ÖNLENMESİNE,…” şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Ancak bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiş ise de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/7 nci maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir
VI. KARAR
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1. Taraf vekillerinin 1 No.lu bentte belirtildiği üzere diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Taraf vekillerinin 2 No.lu bentte belirtilen temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının (A-1) numaralı fıkrasının hükümden çıkarılmasına, yerine: “1-Dava konusu taşınmazlardan 6 parsel sayılı taşınmazda 1/6 oranında paydaş olan davacılar murisi Mehmet Ali’nin, 1/6’şar oranında mirasçısı olan her bir davacının payına yönelik olarak, davalılardan …’ın elatmasının önlenmesine; 7 parsel sayılı taşınmazda 3/18 oranında paydaş olan davacı …’nin payına yönelik olarak davalılar … ve …’ın elatmalarının önlenmesine,…” cümlesinin yazılmasına, hükmün 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/7 nci maddesi gereğince DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, HUMK’un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
15.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.