YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5730
KARAR NO : 2023/879
KARAR TARİHİ : 15.02.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın elatmanın önlenmesi talebi yönünden davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı asil tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; dava konusu taşınmazlarda müvekkiline ait payı davalının tek başına kullandığını, müvekkilinin faydalanmasına izin vermediğini belirterek, davacının payı oranında elatmanın önlenmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla geriye dönük beş yıllık 20.000 TL ecrimisilin dönem sonlarından itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 11.06.2015 tarihli dilekçesi ile ecrimisil talebini 67.726,89 TL olarak güncellemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, müvekkilinin davacının payına elatması bulunmadığını, diğer paydaşların da taşınmazları kullandığını, davanın onlara da yöneltilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince; davanın kısmen kabul-kısmen reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesince karar: “…Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir…Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; dava konusu taşınmazların başında 17.04.2015 tarihinde keşif yapıldığı, ancak dava konusu taşınmazlarda davalının kullandığı yerin belirlenmediği ve davacının tapu kaydındaki toplam payının yüzölçümü karşılığı üzerinden ecrimisil hesaplanarak, bu bedelin davalıya yükletildiği anlaşılmaktadır…Az yukarıda açıklanan ilkeler ve tarafların iddia ve savunmaları birlikte değerlendirilerek, Mahkemece; taşınmazlarda davalının kullandığı yerlerin şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, paydaşlar arasında fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığının, oluşmuş ise davalının kullanımında olan bölümlerin kimin kullanımına bırakıldığının, oluşmamış ise davacının kullanabileceği bir bölümün olup olmadığının belirlenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk derece mahkemesince bozma ilamına uyularak verilen kararda: “…iddia, savunma, incelenen ceza ve asliye hukuk dosyası, dinlenilen mahalli bilirkişilerin beyanları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davalı tarafça hali hazırda bir müdahalenin bulunmadığı, davacının payına düştüğü belirtilen yerlerin iki yıldır davacı tarafından kullanıldığı, bu durumun davacı tarafında kabulünde olduğu, dolayısıyla müdahaleye ilişkin talebin konusuz kaldığı, ecri misil’e ilişkin olarak ise davacının taşınmazda hak sahibi olduğu tarihler nazara alınarak hesaplamalar yapılan 13.12.2021 havale tarihli raporun hükme elverişli olduğu, davalı tarafın davacının payına düşen yerleri davacıya kullandırmamakla davacının ecri misil talebinde bulunmasının haklı kıldığı, davacı tarafın ecrimisil talebinin yerinde ve hukuka uygun olduğu, ecrimisil talebine ilişkin olarak ise raporda yapılan hesaplamaların daha önceden hükmolunan 52.595,07 TL’nin üzerinde olduğu, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi tarafından bozulmasına karar verilen önceki kararın sadece davalı tarafça temyiz edildiği nazara alınarak usuli kazanılmış hak ilkesi doğrultusunda…” elatmanın önlenmesi talebi konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebinin (52.595,07 TL) kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı asil temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı asil temyiz dilekçesinde özetle; davacının kardeşi olduğunu, uzun yıllar yurtdışında yaşadığını, dava konusu taşınmazlarla ilgili hiçbir tasarrufu bulunmadığını, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının yanlı olduğunu, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, paydaşlar arası elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı veya kullanabileceği bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ve malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK’nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay’ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde HMK’nın 266 ncı vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, dosya kapsamında alınan mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına ve değinilen Asliye Ceza Mahkemeleri dosyalarına göre davalının, davacı tarafın kullanımını engellediği, ancak son iki yıllık dönemde davacının taşınmazları kullandığı gerekçesiyle verilen kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle davalı asilin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
15.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.