Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2022/5240 E. 2023/2019 K. 06.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5240
KARAR NO : 2023/2019
KARAR TARİHİ : 06.04.2023

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen taşınmaz maliki olan yükleniciden haricen satın alınan bağımsız bölüme yönelik olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekili, davacıların ayrı ayrı davalı şirketten daire satın aldığını, satım bedellerinin ödendiğini ve dairelerin davacılara teslim edildiğini, ancak dairelerin tapularının devredilmediğini, bu yüzden satışı yapılan dairelerin tapularının ayrı ayrı davacılar adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk Derece Mahkemesinin 03.05.2016 tarihli ve 2015/4219 Esas, 2016/662 Karar sayılı kararıyla; kesin süre içinde gider avansının yatırılmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin 03.05.2016 tarihli kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 14 Hukuk Dairesi 09.09.2020 tarih 2020/1793 Esas 2020/4747 Karar sayılı ilamında; “(…) Tüm bu açıklamaların ışığında somut olaya gelince; 16.12.2015 tarihli tensip tutanağında “Davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunmadığı anlaşıldığından davacılar vekilinin adli yardım talebinin 11/03/2015 tarihli tensip kararı ile reddedildiği ve bu red kararına karşı süresi içinde itiraz edilmemiş olması karşısında davacılar tarafından yatırılması gereken gider avansının yatırılmamış olması nedeniyle her bir davacı için 155,00 TL toplam 23.870,00 TL gider avansının HMK’nın 120/2. maddesi hükmü gereğince 2 haftalık kesin süre içinde davacı tarafça mahkememiz veznesine yatırılmasına, bu süre içinde yatırılmadığı takdirde HMK’nın 115/2 maddesi gereğince işlem yapılmayacağının ihtarına” şeklinde ara karar kurulduğu, davacı vekiline 22.12.2015 tarihinde tebliğ edildiği, 02.05.2016 tarihinde 143 davacı için toplamda 22.165,00TL gider avansının yatırıldığı, mahkemece gider avansı süresinde yatırılmadığından davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Aralarındaki bağlantı sebebiyle aynı vekille temsil edilen 154 kişice açılan usul ekonomisi gereğince birlikte yürütülmesi gereken mahkemenin ön inceleme duruşmasından önce, dava açılırken tarife uyarınca yeterli miktarda yatırılması gereken gider avansının her bir davacı için hangi amaçla yatırılması gerektiği izah edilmeden verilen kesin süreye uyulmadığı gerekçesiyle üstelik duruşma tarihinden önce taraflarca gider avansının büyük bir kısmının da yatırıldığı gözardı edilerek davanın usulden reddedilmesi doğru görülmemiş ve kararın anılan gerekçelerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.(…)” gerekçeleriyle bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
1. Mahkememizin 2020/255 Esasına kayıt edilen davanın 22.04.2021 tarihli duruşmasında, dosyanın 2 numaralı davacıdan başlamak üzere her bir davacı yönünden tefrik edilerek yeni esas numarası verilmesine karar verilmiş ve dosya Mahkememizin 2021/161 Esas sayılı sırasını almıştır.

2. İlk Derece Mahkemesi, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında davalı tarafından yapımı üstlenilen ve kat mülkiyetine tabi binadan henüz inşaat halinde iken resmi şekle uygun olmayacak şekilde daire satın alan davacının daire bedeline ilişkin tüm borçlarını ödediği, davalının da daireyi yapıp davacıya teslim ettiği ve uzun bir süre davacının malik sıfatı ile kullanmasına muvafakat ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmaz üzerindeki ipotek şerhlerinin ve var olan tüm hacizlerle birlikte tüm takyidatların kaldırılıp davacı müvekkil adına taşınmazın pasifleri bulunmaksızın tapu tescilinin yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davanın kabulü kararın eksik incelemeye ve hatalı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktasındadır.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 716, 1009 ila 1011inci maddeleri, Tapu Sicil Tüzüğü’nün 54 ila 66 ncı maddeleri.

2. 30.09.1988 tarih ve 1987/2 Esas, 1988/2 Karar sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararında; Tapuda kayıtlı bir taşınmazın mülkiyetini devir borcu doğuran ve ancak yasanın öngördüğü biçim koşullarına uygun olarak yapılmadığından geçersiz bulunan sözleşmeye dayanılarak açılan bir cebri tescil davasının kural olarak kabul edilemeyeceğine, bununla beraber Kat Mülkiyeti Kanunu’na tâbi olmak üzere yapımına başlanılan taşınmazdan bağımsız bölüm satımına ilişkin geçerli bir sözleşme olmadan tarafların bağımsız bölüm satımında anlaşarak alıcının tüm borçlarını eda etmesi ve satıcının da bağımsız bölümü teslim ederek alıcının onun malik gibi kullanmasına rağmen satıcının tapuda mülkiyetin devrine yanaşmaması hâllerinde; olayın özelliğine göre hâkimin 4721 sayılı Kanun’un 2 nci maddesini gözeterek açılan tescil davasını kabul edebileceği benimsenmiştir.

3. Değerlendirme
1. Yapılan yargılama sonucunda, dava konusu taşınmazın Gaziantep ili, ….. ilçesi, …. Mah, 269 ada 1 parselde kayıtlı, A Blok, 1.Kat, 6 No.lu bağımsız bölüm olduğu, davacı ile davalı arasında adi yazılı satış sözleşmesi yapıldığı, satış bedelinin tamamının ödendiği, taşınmazın davacının kullanımına bırakıldığı anlaşıldığından 721 sayılı Kanun’un 2 nci maddesini gözeterek açılan tescil davasının kabulü yerinde görülmüştür.

2.Davacı, üzerinde bulunan takyitler ile tescil kararı verilmesinin doğru olmadığını belirterek temyize gelmiştir. Dava konusu bağımsız bölüm üzerinde haciz şerhleri bulunmaktadır.

3. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, dava açıldığı tarih itibariyle mevcut haciz kayıtlarının bulunduğu, haciz lehdarlarının eldeki dosyada taraf olmadığı gibi talep konusu yapılmadığı, şerhin kaldırılmasına dair hukuki ilişkinin eldeki dosyada irdelenmesinin mümkün olmadığı, mahkemece takyitlerle yükümlü olarak tescil kararı verilmesinin yerinde olduğu anlaşılmakla, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davacı tüketici harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

06.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.