Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2022/513 E. 2023/2279 K. 25.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/513
KARAR NO : 2023/2279
KARAR TARİHİ : 25.04.2023

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Hatay 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki TMK’nın 723 üncü maddesine dayalı tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 25.04.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davacı vekili Av…. geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenin sözlü açıklamaları dinlendi. Açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. Davacı vekili dava dilekçesinde (özetle); dava konusu eski 1183 parsel sayılı taşınmazın … adına, eski 1184 parsel sayılı taşınmazın ise davalı … adına kayıtlı iken 10.03.2006 tarihinde tevhit edilerek 3470 parsel numarasını aldığını, taşınmazın 795/1482 payının … ve 687/1482 payının ise … adına tescil edildiğini, gayrimenkule yönelik cins tashihi yapılarak 07.04.2006 tarihinde bina, akaryakıt istasyonu ve arsası olarak tapuya işlendiğini, davacı şirketin taşınmaz üzerine maliklerinin izni ile akaryakıt istasyonu ve binası inşa ettiğini, davalılardan …’un taşınmazdaki hissesini 24.05.2010 tarihinde muvazaalı olarak …’a devrettiğini, …’ın da 10.10.2013 tarihinde yine muvazaalı olarak davalı …’e payını sattığını, tüm bu süre zarfında akaryakıt istasyonunun davacı şirket tarafından veya işletme hakkını devrettiği şirketlerce işletildiğini, maliklerin söz konusu taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak (intifa hakkı veya ipotek) tesisine izin verdiğini, uyuşmazlık konusu gayrimenkul üzerinde büyük yatırımlar yapılmasına rağmen davalı …’in 19.08.2016 tarihinde gönderdiği ihtarname ile taşınmazın tahliye edilerek kendisine teslim edilmesini istediği, davalının kötüniyetli olduğunu açıklayarak bina ve istasyon değerinin arsa değerinden fazla çıkması halinde arsanın mülkiyetinin davacıya devredilmesi, bunun mümkün olmaması halinde ise TMK’nın 723 üncü maddesi uyarınca söz konusu yapıların arsaya kattığı değerin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı vekili 06.07.2018 havale tarihli ıslah dilekçesinde özetle; taşınmazın değerini Defne Belediyesinin tespit ettiğini, bu tespite göre bina ve akaryakıt istasyonunun değerinin arsanın 3,85 katı olduğunu, bilirkişilerin zemin değerini 1.589.112,00 TL olarak saptandığını, bu hesaba göre bina ve akaryakıt istasyonunun değerinin 6.118.081,00 TL olup dava dilekçesindeki sonuç kısmını ıslah ettiklerini belirterek TMK’nın 723 üncü maddesi uyarınca söz konusu yapıların arsaya kattığı değerin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde (özetle), davalılardan … aleyhine açılan elatmanın önlenmesi davasının sürüncemede bırakmak amacıyla huzurdaki davanın kötüniyetli olarak açıldığını, davacı şirketin uyuşmazlık konusu taşınmaz ile ilişiğinin yıllar önce sona erdiğini, taşınmaz üzerindeki binanın vekil edeni…’e ait parsel üzerine 1986 yılından önce bizzat… tarafından yaptırıldığını, yapılan tevhit işlemi neticesinde iki ayrı parselin hisseli taşınmaza dönüştüğü, diğer davalı …’un davacı şirketin kurucusu ve çocukları ile birlikte ortağı olduğunu, …’un hisselerini 24.05.2010 tarihinde …’a sattığını, …in de bu hisseyi 10.10.2013 tarihinde…’e devrettiğini, çapa bağlı taşınmaz üzerinde davacının talebini haklı kılacak herhangi bir dayanağın bulunmadığını, gerek zamanaşımı ve hak düşürücü süreler ve gerekse taşınmazın yeni maliki olması hasebi ile şahsi hak niteliği taşıyan taleplerden dolayı yeni vekil edeni…’e karşı anılan davanın açılamayacağını,…’in yeni malik olarak dava konusu taşınmaz hissesini satın alması ile ilgili muvazaa iddiasının daha önce açılmış olup kesin hüküm teşkil eden Hatay 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.07.2018 tarihli ve 2015/73 Esas, 2018/694 Karar sayılı tasarrufun iptaline dair ilam ve dosyasında davalı …’e yapılan hisse satışının muvazaalı olmadığı aksine alacaklı… ile borçlu …’un borçlanmasının muvazaalı olduğunun tespit ve karara bağlandığını, işbu kesin hüküm nedeni ile muvazaa iddiasının da dinlenemeyeceği belirtilerek davanın reddi savunulmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı tanıklarının ifadelerinin davacı tanıklarının ifadelerine üstün tutulduğu ve mahkeme hükmüne esas alındığı, buna göre taşınmaz üzerinde bulunan bina ve eklentilerin davacı şirketin kurulmasından önce inşa edildiği, inşadan sonra istasyonun … tarafından işletildiği, bu kapsamda … ve…’in 5 yıl süreyle işletme nedeniyle mülk sahibine kira yada benzeri bir isim altında bir bedel ödememe konusunda anlaştıkları, bu haliyle bina ve eklentilerinin davacı şirketin kurulmasından önce inşa edildiği kanaatine varıldığı, bu durumun aksi düşünülse dahi davacının talep konusu ettiği değer artışının davalıdan isteyemeyeceği, zira kiracının tapulu taşınmaz üzerine bina yaparak işletme haline getirmesinin ve buna da malikin ses çıkarmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacı tarafın 18.10.2010 tarihli Hatay…Noterliğinin 20320 yevmiye No.lu belgesi ile akaryakıt istasyonunun işletme hakkını içinde bulunan bilimum demirbaşlarıyla birlikte dava dışı … Akaryakıt LPG Şirketine devrettiği, bu haliyle petrol istasyonu üzerindeki tüm haklarını devrettiği kanaatine varıldığı ve davacının söz konusu taşınmaza eklenen değer artışını talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili özetle;
1. Davanın TMK’nın 723 ve 724 üncü maddelerine dayalı temliken tescil ikinci kademede tazminat istemine yönelik açıldığı,

2. 06.07.2018 havale tarihli dilekçe ile taleplerini TMK’nın 723 üncü maddesi uyarınca tazminat davası olarak ıslah ettikleri,

3. Buna göre davalılardan, binanın değeri, akaryakıt İstasyonunun değeri, tesisatın ve diğer imalatların değeri, bina ve akaryakıt istasyonunun arsaya kattığı değerin istendiği,

4. Taleplerinin ayni hak talebi olmayıp kişisel hak (alacak hakkı) talebi olduğu,

5. Taşınmazda bulunan işletme ve yapıların davacı şirketin malı olduğu,

6. Davalı … tarafından noterde düzenlenen muvafakatname ve vekaletnamede istasyon ve yapıların davacı tarafından yapıldığının ikrar edildiği,

7. Resmi belgelere göre dava konusu bina ve akaryakıt istasyonunun davacı şirket tarafından inşa edildiği ve bu inşanın davalıların izin ve onayıyla yapıldığının kesin olarak saptandığı, yazılı kesin belgenin aksinin tanık beyanları ispat edilemeyeceği,

8. Bu durumun usulüne uygun tutulmuş ticari defter kayıtları ile saptandığı,

9. Akaryakıt istasyonu açma ve işletme ruhsatlarının davacı şirket adına olduğu, davacı şirket tarafından alındığı, davacı şirketin yaptığı trilyonluk yatırım sonrası mevcut taşınmazda cins tashihi yapıldığı ve arsa, bina ve akaryakıt istasyonu olarak tapuya kaydedildiği,

10. Mahkemece, tüm bu yazılı ve resmi belgelerin yok sayılarak, tanık beyanlarına itibar etmek suretiyle hüküm oluşturulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu,

11. Esasen dava konusu bina ve istasyonun müvekkili tarafından yapıldığı hususunun mahkemenin de kabulünde bulunduğu,

12. Bu konuda taraflar arasında zemin üzerine bina ve eklentilerinin yapılması, petrol istasyonunun davacı tarafından işletilmesi hususunda anlaşma olduğunu kararına yazan mahkemenin, davacı şirketin iyiniyetli olmadığını belirtmesinin çelişki oluşturduğu,

13. Davalı tanık ifadelerinin davacı taraf tanık ifadelerine üstün tutulmasına dair gerekçenin yeterince açık ve yargı denetimine uygun olmadığı,

14. Davacı tanıklarının ifadesi ile Adana 13. Asliye Hukuk Mahkemesince hazırlatılan bilirkişi raporundaki tespitlerin örtüştüğü gibi beyanlarının dosyaya sunulan belgelerle de doğrulandığı, buna karşılık davalı tanıklarının beyanlarının yazılı belgeyle desteklenmediği,

15. Mahkeme kararındaki “…davacının değer artışını davalıdan isteyemeyeceğini zira kiracının tapulu taşınmaz üzerine bina yaparak işletme haline getirmesi, buna da malikin ses çıkarmaması hayatın olağan akışına aykırıdır..” gerekçesine katılmadıklarını,

16. Dava konusu bina ve eklentilerin davacı şirketin kurulmasından önce inşa edildiği yönündeki kabulün maddi dayanağı bulunmadığı,

17. Tanık beyanları esas alınarak resmi yazılı belgelerin yok sayılmayacağı,

18. Dava konusu yapıların 1996 yılında inşa edildiği gibi 2004 ve 2011-2012 yıllarında da yenilendiği,

19. Davacı şirketin dava konusu 3470 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki akaryakıt istasyonunun işletme hakkını … Akaryakıt Ltd. Şti’ne devretmediğini, bu şirkete devredilen yerin dava dışı 1305 parseldeki LPG sahası işletmeciliği olduğu ve bu parsel için de ayrı bir işletme ruhsatı alındığı, bu yönü ile hükme esas alınan Hatay 4. Noterliğinin 18.10.2010 tarihli ve 20320 sayılı işletme hakkının devri sözleşmesinin dava konusu taşınmaz ile bir ilgisinin bulunmadığını,

20. Kaldı ki devir sözleşmesinin de geçerli olmadığı,

21. Davanın tazminat (alacak) davası olup davacı şirketin (malzeme sahibi olarak) dava konusu taşınmaza inşa ettiği bina ve akaryakıt istasyonundan dolayı uğradığı zararın tazminini istediği,

22. Mahkemenin davayı esastan reddettiğini, ticari işletmenin devredildiğini kabul eden mahkemenin davayı usulden (husumetten) reddetmesi gerektiği,

23. Bilirkişi raporlarına karşı itirazlarının devam ettiği ve değerlendirmelerin yeteriz olduğu ileri sürülmüştür

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı tarafça yapıldığı ileri sürülen muhdesatın davalı … ve davalı … tarafından yaptırılarak bedellerinin ödendiği, muhdesattaki iyileştirmeye ilişkin iddianın da davacı tarafça ispatlanamadığı, davacı şirketin taşınmaz üzerindeki akaryakıt istasyonunun işletme hakkını tüm demirbaşlarla birlikte dava dışı … Akaryakıt LPG Şirketi’ne devrettiği, TMK’nın 725 inci maddesindeki şartların ve tazminat talebine ilişkin şartların somut olayda oluşmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde (özetle); istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebeplere benzer sebepler ile Bölge Adliye Mahkemesinin karar ve gerekçesinin yerinde olmadığını belirtilerek hükmün bozulması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, temliken tescil, ikinci kademede tazminat isteğine ilişkin olarak açılmış olup yargılama aşamasında TMK’nın 723 üncü maddesine dayalı tazminat talebi olarak ıslah edilmiştir.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, “Tazminat ” başlıklı 723 üncü maddesi,

3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.