YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/500
KARAR NO : 2022/4184
KARAR TARİHİ : 08.06.2022
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 14/11/2013 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 21/04/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, İİK’nın 121. maddesi gereğince açılan ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı, 107 ada 94 ve 199 parsel, 111 ada 63 parsel, 113 ada 71 ve 240 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış sureti ile giderilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı Borçlu … Giresun 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/916 Esas sayılı dosyası ile menfi tespit dosyası açtığını bu dosyanın bekletici mesele yapılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile ortaklığın satış suretiyle giderilmesine dair verilen kararın davalı … vekili ve davalı … tarafından temyizi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 14/09/2017 tarihli ve 2017/2701 Esas, 2017/6374 Karar sayılı ilamıyla “davalılardan …, …, …, … ve …’a dava dilekçesi, adres araştırması yapılmadan ve mernis adresi olup olmadığı belirtilmeden … Köyü Muhtarlığı’na tebliğ edilmiş olup; adı geçen davalılara yapılan tebligatların tebligat kanunu ve tebligat yönetmeliğine uygun olmadığı anlaşılmaktadır.
Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup re’sen yargılamanın her aşamasında gözönünde bulundurulması gerekir.
Bu durumda mahkemece; adı geçen davalıların adreslerine 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde tebligat yapılarak HMK’nın 27. maddesi uyarınca taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru görülmemiş, açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile, 107 ada 199, 113 ada 71, 107 ada 240, 107 ada 94, 111 ada 63 parsel sayılı taşınmazların satış suretiyle ortaklığının giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı … vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre dava konusu 107 ada 94 ve 111 ada 63 parsel sayılı taşınmazlar yönünden yapılan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Dava konusu 107 ada 199, 113 ada 71 ve 107 ada 240 parsel sayılı taşınmazlar yönünden yapılan incelemede;
Borçlunun elbirliği halinde ortak olduğu taşınmazlarda borçlu ortağın alacaklısı İcra Hakimliğinden İcra İflas Kanununun 121. maddesine göre alacağı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir. Bunun için icra hakiminden yetki belgesi alınması zorunludur.
İcra mahkemesinden alınan yetkiye dayalı olarak açılan davalarda kural olarak borçlu ortağın mülkiyet hakkının elbirliği mülkiyetine konu olması gerekir.
5578 sayılı Kanunla değiştirilen 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 8. maddesi gereğince bölünemez büyüklükteki tarım arazilerinin mirasa konu olmaları ve üzerlerinde her ne sebeple gerçekleşmiş olursa olsun birlikte mülkiyetin mevcut olması durumunda bu arazilerin ifraz edilemeyeceği, payların 3. şahıslara satılamayacağı, devredilemeyeceği hükmü mevcutken, 5403 sayılı Kanunun 8. maddesinde 30.04.2014 tarihli ve 6537 sayılı Kanunun 4. maddesi ile yapılan ve 15.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle “Tarım arazileri Bakanlıkça belirlenen büyüklüklerin altında ifraz edilemez, hisselendirilemez. Hazine taşınmazlarının satış işlemleri hariç olmak üzere pay ve paydaş adedi artırılamaz…” şeklinde düzenleme yapıldığından artık asgari tarımsal arazi büyüklüklerinin altındaki arazilerde de payın üçüncü şahıslara satışı ve devri mümkün hale gelmiştir.
Bu durum kanun değişikliğinden kaynaklandığından usuli kazanılmış hak da oluşturmaz.
Somut uyuşmazlıkta; dosya içerisindeki tapu kayıtlarına göre borçlu (davalı), dava konusu 107 ada 199, 113 ada 71 ve 107 ada 240 parsel sayılı taşınmazlarda paylı malik durumundadır. Yukarıda bahsedilen yasal değişiklikle alacaklı (davacı) tarafından borçlunun haczedilen payının doğrudan icra yolu ile satışı mümkün hale geldiğinden alacaklının (davacı) İcra ve İflas Kanununun 121. maddesi gereğince yetki alarak dava konusu taşınmaz yönünden ortaklığın giderilmesi davası açmasında hukuki yararı kalmamıştır. Bu haliyle 107 ada 199, 113 ada 71 ve 107 ada 240 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle 107 ada 94 ve 111 ada 63 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davalı … vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA; taşınmaz malın satış bedelinden payına düşecek paranın %011,38 oranında hesaplanacak onama harcından peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiyesinin temyiz edene yükletilmesine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle 107 ada 199, 113 ada 71 ve 107 ada 240 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 08/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.