Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2022/498 E. 2023/2583 K. 15.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/498
KARAR NO : 2023/2583
KARAR TARİHİ : 15.05.2023

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki inançlı işlem nedeni ile tapu iptal tescil uygun görülmezse terditli tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacılar ile davalının kardeş olduklarını, davacılar tarafından yatırımlarının Türkiye’de bulunan davalı kardeşleri aracılığı ile yaptıklarını ancak davalının tüm taşınmazları kendi üzerine kaydettirdiğini ve davacılara hisselerini iade etmediğini belirtilerek dava konusu Bursa ili, …. ilçesi, …. Mahallesinde bulunan 641 ada 4 parsel sayılı taşınmazda müvekkillerinin hisselerine düşen ve davalı adına kayıtlı olan 1, 3, 4, 6, 15 numaralı bağımsız bölümler ile Bursa ili, Osmangazi ilçesi, ….. Mahallesinde bulunan 4691 ada 6 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının ¾ oranında iptali ile davacılar adlarına tescilini uygun görülmezse davalıya ödedikleri bedel ve yaptıkları katkının denkleştirici adalet ilkesine göre ulaştığı bedelin taşınmazların sürüm değerinde yapılan artış miktarı da nazara alınarak dava konusu edilen taşınmazların dava tarihi itibariyle değerinin tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazların tamamının müvekkili tarafından alındığını, davacılarla ortaklığının olmadığını, davacıların herhangi bir hakkının veya hisselerinin bulunmadığını, müvekkilinin 1989 yılının sonunda 67.000 Fransız Frangını borç olarak aldığını, borcu 18.000 Alman Markına endekslediklerini, daha sonra borcunu ödediğini, buna ilişkin protokolün dosyada mevcut olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili, “Temyiz Sebepleri” kısmında açıklanan gerekçelerle istinaf yasa yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili, davacılardan 1.651,69 TL miktarında fazla harç alındığını, iadesinin gerektiğini, bu hususu istinafta da ileri sürdüklerini dikkate alınmadığını, terditli talepleri hakkında hüküm kurulmadığını, “davalının yeminine sebat ettiği ve davacı tarafça dosyaya sundukları 2 adet mektubu davalı asilin yazıp yazmadığının sorulmasını talep ettiği, davalı asilin mektupta belirtilen tarihlerde İstanbul’ da stajda olduğu, bu mektupları hatırlamadığı, inceleyip beyanda bulunacağını belirttiği, ancak herhangi bir beyanda bulunmadığı görülmüş, kaldırma kararındaki eksiklik bu şekilde yerine getirilmekle” şeklindeki kaldırma öncesi gerekçeye dayanılarak davanın reddine yönelik verilen gerekçenin kabulünün mümkün olmadığını, bölge adliye mahkemesinin gerekçesini kabul etmediklerini, yurtdışında yaşayan müvekkillerinin Türkiye’de yaşayan kardeşleri davalıya banka ve posta havaleleri, taahhütlü posta, eft, western union vb. para transferleri ile Türkiye’ye izne geldikçe bizzat veya Türkiye’ye gelen akrabalar eli ile elden olmak üzere 40 yılı aşkın süre gurbette-Fransa’da elde ettikleri bütün kazançlarını yatırım yapması için teslim ettiklerini, bu hususun ilk derece mahkemesinde toplanan deliller ve tanık beyanları ile sübuta erdiğini, kardeş olan taraflar arasındaki inanç ilişkisinin “Tanık” delili ile kanıtlanabileceği Yargıtayın bazı kararlarında belirtildiğini (HGK 14.03.1989 gün ve 1988/1474 Es. 1989/2661 Karar – HGK. 01.10.1997 gün ve 1997/ 2 – 479 Esas, 1997/746 Karar- 14. HD 10.07.2012 gün ve 2012/4641 Esas, 2012/9370 Karar ), 641 ada 4 parsel sayılı arsa üzerine Kat Karşılığı İnşaat Yapımı için …. İnş.Tic.A.Ş. ile yapılmış bulunan Bursa…..Noterliğinin 23.02.2005 tarih ve 5567 no.lu sözleşme “inşaata süresinde başlanmaması haklı sebebiyle” fesih edildiğini, müteahhit tarafından Bursa 5.Asliye Hukuk Mah. 2006/441 Es. sayılı dava dosyası ile açılan tazminat davasında taraflar arasında yapılan yazışmalarda müvekkillerinin “Arsa sahibi gibi” davrandığını, fesih ile ilgili giderlerin, örneğin vekalet ücretinin müvekkilleri tarafından ödendiğini, taşınmazların emlak vergilerinin müvekkilleri tarafından ödendiğini, davacı … ile davalı arasında imzalanan 29.07.2010 tarihli protokolün ibra değil makbuz niteliğinde olup davalarını ispatladığını, davalının delil olarak dosyaya sunduğu 07/12/2015 tarihli belgenin gerçek dışı ve kendi içinde çelişkili olduğunu, tarafların kardeş olmaları nedeniyle yazılı inanç sözleşmesinin aranmaması gerektiğini, tanık beyanlarının yeterli olduğunu, aradaki inanç sözleşmesini ispatlar nitelikteki davacı ve davalı tanıklarının anlatımları, para transfer makbuzlarının yeterli kabul edilmesi gerektiğini, davacıların Türkiye’ye giriş-çıkış tarihleri ile taşınmazların edinilme tarihlerine ilişkin veriler toplanmadığını ve değerlendirilmediğini, dosyada mevcut delil başlangıcı olan belgelerin irdelenmediğini, eksik inceleme sonucu hatalı hüküm kurulduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, inançlı işlem nedeni ile tapu iptal tescil uygun görülmezse terditli tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,

2. İnanç sözleşmesi, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır.

3. Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 202 nci maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir.

4. Yazılı delil veya “delil başlangıcı” yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (6100 sayılı Kanun’un 188inci maddesi ile 225 nci maddesi v.d.) yemin gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde hakimin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.12.2015 tarihli, 2014/14-516 Esas, 2015/2838 Karar sayılı kararı da bu doğrultudadır.

5. 6100 sayılı HMK’nın 190 ıncı maddesinde, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”

6. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükümlerine yer verilmiştir.

3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Açıklanan nedenlerle temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.