Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2022/4851 E. 2023/1668 K. 21.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4851
KARAR NO : 2023/1668
KARAR TARİHİ : 21.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Davanın kabulü

Taraflar arasındaki el atmanın önlenmesi, kâl ve ecrimisil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının Dairemizce bozulması üzerine, İlk Derece Mahkemesince bozma kararına uyularak el atmanın önlenmesi yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkeme kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 21.03.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davacı vekili Avukat …. geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Davalılar vekili Avukat …’nın verdiği mesleki mazeret dilekçesinin reddine karar verildikten sonra açık duruşmaya başlandı. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra açık duruşmanın bittiği bildirildi. İşin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; müvekkiline ait dava konusu 245 ada 7 parsel sayılı taşınmazın 63,99 m²’lik kısmına davalılar tarafından haksız şekilde müdahale edildiğini belirterek el atmanın önlenmesini, yıkım ve ecrimisil talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; dava konusu yeri kira sözleşmesine dayalı olarak kullandıklarını, davalılardan Caner’e husumet yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 08.05.2019 tarih ve 2018/350 Esas, 2019/159 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 22.09.2020 tarih ve 2019/1340 Esas, 2020/935 Karar sayılı kararıyla istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur. Dairemizin 14.09.2021 tarih ve 2021/3410 Esas, 2021/451 Karar sayılı kararıyla; somut olayda, uyuşmazlık konusu yerin taraflar arasındaki kira sözleşmesi kapsamında kalıp kalmadığının yeterince araştırılmadığı, davalı tanıklarının dinlenmediği, ecrimisil hesabının doğru yapılmadığı belirtilerek yeniden keşif yapılması, dava konusu yerin kira sözleşmesi kapsamında ise davanın reddedilmesi gerektiği, kapsamında değil ise davacının rızasıyla kullanımın olup olmadığının belirlenmesi, rızanın varlığı ispatlanması hâlinde davanın reddedilmesi gerektiği, rızanın varlığı ispat edilemezse davalı tarafından yaptırılan cam tente sistemi ile değil boş arsa niteliğiyle ecrimisil hesaplanması gerektiği belirtilerek hüküm bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemece taraf tanıklarının dinlenildiği, davacı tanıklarının beyanına göre davacının eşi dışındaki tanıkların kiralanan mecurun öncesinde ne şekilde kullanıldığını hatırlamadıkları, özellikle davacı … Cevdet’in davacı tarafın dava konusu taşınmazın yanında başka işletmesinin olduğu, hatta tuvaletlerin ortak kullanıldığı hususunda beyanlarının bulunduğu, yine davalı … olup dava konusu mecurun eski kiracılarının ortak anlatımında dava konusu mecurun arkasında bulunan camekanlı bölüm ile birlikte kiralandığı, yine davacı tanıklarının kendi anlatımlarında davalının ilgili bu yeri uzun bir süre bu şekilde işlettiğini belirttikleri, bu aşamadan sonra davacı tarafça açılan bu davanın TMK’nın temel ilkelerinden olan dürüst davranma ilkesine aykırılık teşkil ettiği, yargılama sırasında davalı tarafın dava konusu yeri tahliye ettiği, bu hâli ile davacı tarafın müdahalenin men’i talebinin konusuz kaldığı, konusuz kalan davalar yönünden davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilebileceği gerekçesiyle el atmanın önlenmesi talebi konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebinin reddine, el atmanın önlenmesi talebi yönünden 16.422,99 TL, ecrimisil talebi yönünden 7.442,22 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde duruşmalı olarak davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, kira sözleşmesine konu olan yer ile dava konusu olan yer arasındaki duvarın davalılar tarafından yıkıldığını, uzun süre ses çıkarılmaması nedeniyle rızanın varlığını kabul eden mahkeme kararının doğru olmadığını, el atmanın önlenmesi talebi yönünden vekâlet ücreti verilmemesi gerektiğini belirtmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi, kâl ve ecrimisil talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, “İyiniyetli olmayan zilyet bakımından” başlıklı 995 inci maddesi, “Mülkiyet hakkının içeriği” başlıklı 683 üncü maddesi, “Mülkiyet İlişkisi” başlıklı 722 nci maddesi.

3. 04.03.1953 tarih ve 10/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı.

3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davacı vekilinin vekâlet ücretine ilişkin temyiz itirazlarına gelince; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden, davanın el atmanın önlenmesi talebi yönünden taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu; böyle bir davada, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 413 üncü ve 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16 ncı maddeleri uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın, el atılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından ibaret olacağı kuşkusuzdur (04.03.1953 tarih ve 10/2 sayılı İBK). Dava değeri ise, harçlandırılan değer olup, vekâlet ücreti hesap edilirken, keşfen belirlenen ve harcı yatırılmış olan dava değerinin esas alınması gerekmektedir.

3. Taraf kendisini vekille temsil ettirmiş ise, vekâlet ücreti nispi harca tâbi davalarda, davaya konu değer üzerinden takdir edilmesi gereklidir. Bu değer yukarıda ifade edildiği üzere harçlandırılmış değerdir. Ancak, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12 nci maddesi gereğince, tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenmelidir.

4. Somut olayda dava, el atmanın önlenmesi ve ecrimisil talebiyle 30.000,00 TL dava değeri gösterilerek açılmış, daha sonra ıslah dilekçesiyle ecrimisil bedeli yönünden 51.093,97 TL talep edildiği belirtilerek dava konusu taşınmaz değeri olan 131.294,68 TL ve ecrimisil bedeli üzerinden harç tamamlanmıştır.

5. Yargılama sırasında el atmanın önlenmesi talebi yönünden dava konusuz kalmış ise de, davalılar dava açılmasına sebebiyet vermediklerinden yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, el atmanın önlenmesi ve ecrimisil dava değerinin toplamı üzerinden davalılar lehine tek nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, iki ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.

6. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun/6100 sayılı Kanun’un) 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Yukarıda VI-C-3-1 inci paragrafta açıklanan sebeplerle davacı tarafın sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Yukarıda VI-C-3-2 ve devamı paragraflarda açıklanan sebeplerle davacı tarafın temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6 numaralı bendinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine “Davalı taraf yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 21.217,21 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine” ibaresi eklenmek suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Yargıtay duruşma vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

21.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.