Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2022/465 E. 2023/3000 K. 31.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/465
KARAR NO : 2023/3000
KARAR TARİHİ : 31.05.2023

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Isparta 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki asıl ve birleştirilen davalarda menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Asıl davada davacı vekili; davalı idarenin, başlangıçta Orma A.Ş’nin mülkiyetinde olan, ancak hukuka aykırı bir şekilde yaptığı imar düzenlemesi ile Belediye…’nin 30/07/2002 tarihli kararı ile 2357 ada, 5 Parselde 16.036 metrekarelik kısmın yol olarak … adına oluşturduğunu, belediye adına oluşturulan parselden müvekkilinin yararlanmadığını, ecrimisil talebinin hukuka aykırı olduğunu belirterek; Orma A.Ş’nin, davalı … tarafından talep edilen işgaliye bedeli olan 325.000,00 TL’yi, ihtirazi kayıtla 09/10/2007 tarihinde EFT ile belediyenin Halk Bankası’ndaki hesabına yatırdığını iddia ederek, davacının işgaliye bedeli olarak talep edilen ve davalı …’na ihtirazi kayıt ile ödenen 325.000,00 TL borcunun bulunmadığının tespiti ile ihtirazi kayıt ile davalı idareye ödenen 325.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Birleştirilen dosyada davacı vekili; davalı belediyenin 08/01/2008 tarih, 58 sayılı ve işgaliye bedeli konulu yazısı ile 68.861,00 TL işgaliye bedelinin ödenmesini talep ettiğini, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18 inci maddesine göre yapılan uygulama öncesinde müvekkilinin mülkiyetinde olan ancak hukuka aykırı bir şekilde yapılan imar düzenlemesi ile Belediye…’nin 30/07/2002 tarih, 1673 sayılı kararı ile 2357 ada, 5 parselde 16.036 m²’lik taşınmazın yol olarak davalı adına oluşturulduğunu belirterek müvekkilinin borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili, asıl ve birleştirilen davaların reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda: “…asıl dava yönünden; davanın kısmen kabulü ile davacının, davalıya, davalı … …’nin 14/08/2007 tarih, 878 Karar sayılı kararı ile ve bu karara dayanılarak, davalı tarafça davacıya gönderilen 15/08/2007 tarih, 1753/285 sayı ve 325.000,00 TL bedelli ödeme emrindeki alacağın 166.547,68 TL’sinden borçlu olmadığının tespitine, bu alacaktan dolayı davacıdan tahsil edilen 166.547,68 TL’nin 03/12/2020 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine; birleştirilen dava yönünden davanın kısmen kabulü ile davacının, davalıya, davalı … …’nin 14/08/2007 tarih, 878 Karar sayılı kararı ile ve bu karara dayanılarak davalı tarafça davacıya gönderilen, 08/01/2008 tarih, 58 sayı ve 68.861,00 TL bedelli ödeme emrindeki alacağın 28.581,23 TL’sinden borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine…” karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı … …. San. ve Tic. A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu 2357 ada, 5 parselin imar uygulaması sonucu müvekkili şirketin maliki bulunduğu 2357 ada, 2-3 parsel ve 2358 ada, 1-3 parsellerden alınan düzenleme ortaklık paylarından ihdas edildiğini, imar uygulamasında yol olarak planlandığını, ancak müvekkili şirketin itirazı üzerine yol yapılamasından vazgeçildiğini, müvekkili şirket tarafından taşınmazın haksız işgali gibi bir durumun söz konusu olmadığını, işgaliye bedellerine ilişkin yargılamaya konu taşınmazın ihdas sebebi ile 13/07/2007 tarih, 6093 yevmiye konu işlemi ile davalı … adına tescil edildiğini, davalı idarenin 2002 yılından 13/07/2007 tarihine kadar talep ettiği işgaliye bedelinin haksız olduğunu, müvekkilinin işgaliye bedeline konu olan taşınmazdan yararlanmadığını, herhangi bir gelir elde etmediğini, bilirkişi raporunda yapılan hesaplamaların hatalı olduğunu, 2002-2007 yılları arasındaki 5 yıllık dönemi bakımından hesaplanan ecrimisil bedeli toplamının 158.452,32 TL iken, 2008 yılına ait sadece bir senelik ecrimisil hesabının 40.279,77 TL olarak hesaplandığını, bu oransızlığın da açıkça ecrimisil bedelinin fahiş hesaplandığının bir göstergesi olduğunu belirterek kararın kaldırılarak, asıl ve birleştirilen davalar yönünden haklı davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu bağlantılı parselle bağlantılı yolun 1977 yılı imar planında konulmuş olduğunu, taşınmazın kullanıldığı tespit edilen defalarca uyarı yapılan davacının borçlu bulunmadığının tespiti ile işgaliye bedelinin fahiş olduğunu beyan etmesinin anlamsız olduğunu, 85 m² olan taşınmazda 15.000,00 TL artı KDV muhammen bedelinin belirlendiğini, dolayısıyla 5 yıl karşılığı ödenen bedelin fahiş olmadığını, 5 yıllık kullanım bedeli olan 325.000,00 TL’nin yıla bölünmesi halinde yıllık 68.861,00 TL’lik ecrimisin ÜFE artışı eklenmek sureti ile elde edilen bedelin fahiş olmadığını belirterek talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesince: “…dava konusu 2357 ada, 5 parselin davalı … adına kayıtlı olduğu, davalının bu taşınmazın davacı tarafından kullanıldığı gerekçesiyle 04/10/2002 – 31/12/2007 tarihleri arası 325.000,00 TL ve 31/12/2007 – 31/12/2008 tarihleri arasında 68.861,00 TL ecrimisil bedeli tahakkuk ettirilerek bu bedellerin ödenmesi için davacıya belediye başkanlığı tarafından 15/08/2007 tarihli yazı ile tebligat yapıldığı, davacının ilk dönem için 325.000,00 TL bedeli ihtirazi kayıtla ödediği, fakat diğer belirtilen 68.681,00 TL’yi ödemediği, kendisinden tahsil edilmiş olan ecrimisil bedelinin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle menfi tespit davası açtığı ve ödemiş olduğu bedelin tahsilinin talep edildiği, 2357 ada, 5 parsel sayılı taşınmazın, arsa vasfıyla belediye adına ihdas sebebiyle kaydedildiği, dosya içeriğine, toplanan delillere, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporları gözetilerek hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı…” gerekçesiyle istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı … vekili temyiz dilekçesinde özetle; talep konusu ödenen ecrimisil bedelin fahiş olmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

2. Davacı … ….. San. ve Tic. A.Ş. vekili temyiz dilekçesinde özetle; davaya konu parselin imar uygulaması sonucu müvekkili şirketin maliki bulunduğu parsellerden alınan düzenleme ortaklık paylarından ihdas edildiğini, taşınmazın haksız işgalinin söz konusu olmadığını, işgaliye bedelinin haksız olduğunu, müvekkilinin taşınmazdan yararlanmadığını, gelir elde etmediğini, bilirkişi raporunda yapılan hesaplamaların hatalı olduğunu, ecrimisil bedelinin fahiş hesaplandığını savunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ecrimisil talebi yönünden davacının asıl ve birleştirilen davalar yönünden borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Bilindiği üzere, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK’nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).

2. 25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay’ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.

3. Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK’nın 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır.

4. Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.

5. Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.

6. İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekilleri tarafından temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine, davacıya iadesine,

31.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.