Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2022/4492 E. 2023/5126 K. 26.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4492
KARAR NO : 2023/5126
KARAR TARİHİ : 26.10.2023

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/922 E., 2022/430 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İncesu Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/193 E., 2018/62 K.

Taraflar arasındaki muhdesat aidiyetinin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince hukuki menfaat yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun HMK’nın 353/1-b-1 inci maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; dava konusu 236 ada 2 parselin kadastro çalışmaları sırasında müvekkilinin dedesi 1901 doğumlu … … adına tespit ve tescil edildikten sonra … mirasçılarının aralarında anlaşarak taşınmaz üzerine müvekkilinin ev yapmasına izin verdiklerini, ancak dedesi ile aynı ismi taşıyan baba adı da aynı olan torunu … …’ın taşınmazı davalı …’e yolsuz olarak sattığını, davalının iyi niyetli olmadığını belirterek; 2 parsel üzerindeki binanın mülkiyetinin müvekkiline aidiyetinin tespiti ile aidiyet hususunun tapu kütüğüne şerh verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili; kadastro tutanağının kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, TMK hükümlerine göre taşınmaz üzerindeki muhdesatların taşınmaz mülkiyetine tabi olacağını, davacı tarafından inşa edildiği iddia edilen binanın kaçak olduğunu, eldeki davanın güncel yarar olması halinde açılabilecek olup bu anlamda davacı yönünden hukuki yarar bulunmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; “…Dosyadaki tapu kaydından taşınmazın 236 ada 2 parsel … olarak tarla vasfıyla tam hissesinin … oğlu … adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Muhtesatın aidiyetinin tespiti davaları kendine özgü davalardan olduğu için bu davaların uygulama alanı da sınırlı olup, dava sonucunda verilecek kararın icra ve uygulama kabiliyeti bulunmamaktadır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m.) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür; bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, Mahkeme tarafından da re’sen gözetilebilecektir.
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası; taşınmaz üzerindeki muhtesatla ilgili derdest ortaklığın giderilmesi davası ya da kamulaştırma işlemi bulunmadığı taktirde görülemez. Dava tarihi itibariyle, açılmış ortaklığın giderilmesi ya da kamulaştırma bedel tespiti davası bulunmamaktadır. Davacının iş bu davada hukuki yararı olmadığı, hukuki yararın ise dava şartı olduğu …” gerekçesiyle hukuki menfaat yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; mahkeme gerekçesinin doğru olmadığını, müvekkilinin dava konusu taşınmazda zilyet olup üzerindeki yapıyı da kendisinin yaptırdığını, gerek satışı yapan … …’ın ve gerekse davalı …’in taşınmaza hiçbir zaman zilyet olmadıklarını, davalının sürekli olarak müvekkili tarafından yapılan evi yıkacağını söylediğini, buna rağmen davanın reddedilmesinin doğru olmadığını, hukuken korunmaya değer güncel yarar hususunda kanunda bir sınırlama bulunmadığını, dar yorumlamanın doğru kabul edilemeyeceğini, davalının kötüniyetlinin korunamayacağını, eksik araştırma ve incelemeyle mahkeme kararının büyük mağduriyetlere sebep olacağını, taşınmaza takdir edilen bedelin fahiş olduğunu açıklayarak istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; hükmedilen vekalet ücretinin bilirkişi raporunda belirtilen değer üzerinden nispi olarak takdir edilmesi gerekirken maktu hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek; istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; “… Somut olayda; dava konusu taşınmaz, davalı adına kayıtlı olup, davacı kayıt maliki olmadığı gibi mirasçı olduğu yönünde bir iddia da bulunmamaktadır. Mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklarca, dava konusu 236 ada 2 parselde kayıtlı taşınmaz üzerindeki evin kadastro tespitinden sonra davacı tarafından yaptırıldığı bildirilmiş, keşif sonrasında inşaat ve ziraat mühendisi bilirkişiler tarafından düzenlenen 22.08.2019 tarihli raporda ise taşınmaz üzerindeki evin mevcut durumuna göre keşif tarihi itibariyle 6-8 yıl evvel (2009) yapıldığı belirtilmiştir. Şu halde dava konusu muhdesatın kadastro tespit tarihinden sonra yapıldığı anlaşıldığından, bu hallerde açılacak muhtesat tespiti davaları, paylı mülkiyet ya da elbirliği mülkiyeti hükmüne tabi taşınmazlarda tapu paydaşları arasında hukuki yararın bulunması durumunda görülen bir dava olup, malik olmayan davacının ancak sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talepte bulunması mümkün iken muhtesatın tespiti davası açmasında hukuki yararı bulunmadığı kabul edildiğinden, bundan ayrı kadastro tespit tarihinden sonra yapılan muhdesat yönünden derdest ortaklığın giderilmesi davası, kamulaştırma işlemi ya da kentsel dönüşüm söz konusu olmadığı takdirde de hukuki yararın varlığından söz edilemeyeceğinden, mahkemece yazılı şekilde davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı vekilinin Avukatlık ücretine ilişkin istinaf itirazı yönünden ise; dava hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddedilmiş olduğundan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2.maddesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmiş olmasında da hukuka aykırı bir yön görülmemiştir…” gerekçesiyle davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 inci maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; istinaf dilekçesindeki başvuru nedenleriyle hükmü temyiz etmiştir.

2. Davalı vekili; temyiz dilekçesine cevap ve temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki başvuru nedenlerini tekrar edip temyiz yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesini talep ederek hükmü temyiz etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muhdesat aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 … Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Bilindiği üzere ve kural olarak tespit davalarında; tespit davası açanın hukuki yararının varlığı gerekir. 6100 … Hukuk Muhakemeleri Kanununun 106 ncı maddesinin 2 nci fıkrasında “tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.” denilmektedir.

3. 6100 … Kanunun 114 üncü maddesinin (h) bendine göre davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartıdır. Aynı Kanun’un 115 inci maddesi uyarınca mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır ve dava şartı noksanlığının tespiti halinde davanın usulden reddine karar verir.

4. Öğretide ve Yargıtay’ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesat aidiyetinin tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.

4721 … … Medeni Kanununun ilgili maddeleri şöyledir:
“A. Taşınmaz mülkiyetinin içeriği
III. Arazideki yapılar
1. Arazi ve yapı malzemesi
b. Tazminat
Madde 723- Malzeme sökülüp alınmazsa arazi maliki, malzeme sahibine uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür.
Yapıyı yaptıran arazi maliki iyiniyetli değilse hâkim, malzeme sahibinin uğradığı zararın tamamının tazmin edilmesine karar verebilir.
Yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyiniyetli değilse, hâkimin hükmedeceği miktar bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir.
IV. Araziye dikilen fidanlar
Madde 729- Bir kimse başkasının fidanını kendi arazisine ya da kendisinin veya bir üçüncü kişinin fidanını başkasının arazisine dikerse, başkasının malzemesini kullanarak yapılan yapılara veya taşınır yapılara ilişkin hükümler bunlar hakkında da uygulanır. Ağaçlar ve ormanlar üst hakkına konu olamaz.”

3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 … Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 … Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Aşağıda yazılı fazla alınan harcın temyiz eden davacıya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.10.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.