YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4308
KARAR NO : 2022/6987
KARAR TARİHİ : 16.11.2022
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Davanın kabulü
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27.02.2015 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talebi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27.01.2022 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Davacı vekili, dava konusu 1277 ada 83 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binadaki 5 numaralı bağımsız bölümü, 26.07.2011 tarihinde davalıdan satın aldığını, ancak o tarihten bu yana davalının dava konusu daireyi hiçbir hukuki gerekçeye dayanmadan işgal ettiğini belirterek davalının haksız müdahalesinin önlenmesine ve fazlaya ilişkin … saklı kalmak kaydıyla 6.000,00 TL ecrimisil bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 09.09.2015 tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporu uyarınca 13.387,71 TL üzerinden bedel artırımı yapmıştır.
Davalı vekili, dava konusu taşınmazın devir işlemlerinin gerçek alım satıma dayalı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ilk hükümle, davanın kabulü ile, 1277 ada 83 parsel No:12 K:2’deki bağımsız bölüme davalının müdahalesinin men’ine, 13.387,71 TL ecrimisil bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 19.04.2016 tarihli ilamı ile elatılan yerin değeri üzerinden gerekli harcın tamamlanması gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemesince yargılama harçları tamamlanarak yeniden yapılan yargılama neticesinde verilen ikinci hükümde, davanın kabulü ile 1277 ada 83 numaralı parselde 2. Kat 5 numaralı bağımsız bölüme davalının müdahalesinin men’ine, 13.387,71 TL ecrimisil bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 09.03.2021 tarihli ve 2018/8740 Esas, 2021/2069 Karar sayılı ilamı ile “ Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 5 numaralı bağımsız bölümün 26.07.2011 tarihli satış işlemi ile davacı adına tapuda kayıtlı olduğu, bahsi geçen bağımsız bölümün önceki malikinin ise davalı olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda, ecrimisil miktarının tayin ve tespiti için, mahkemece dayanak yapılan bilirkişi raporu Yargıtayın yerleşmiş uygulamalarına göre, hüküm kurulmasına yeterli değildir. Şöyle ki, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, ecrimisil bedeli belirlenirken, dava konusu taşınmaza emsal bulunamadığından Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre, aylık kirası bulunmuş, sonraki dönemler için Toptan Eşya Fiyat Endeksleri dikkate alınmak suretiyle ecrimisil tespit edilmiştir. Bu haliyle raporun hüküm kurmaya yeterli olmadığının gözetilmemesi usul ve yasaya aykırıdır. Ayrıca mahkemece, yargılama sırasında davalıya yapılan tebligatlar hususunda tereddüt hasıl olduğundan, davalı tarafa cevap dilekçesi vermesi için kesin süre verilmiş, davalı taraf cevap dilekçesinde tanık deliline dayanarak tanık ismi bildirmiş, Mahkemece, tüm bu hususlar açıklığa kavuşturulmadan, davalının tanık dinletme talebi hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmeden, davacı tanıkları dinlenilerek yargılamaya son verilmiştir. O halde, Mahkemece yapılması gereken iş, davalı delilleri hakkında dosya kapsamına göre değerlendirme yapılarak olumlu-olumsuz bir karar verilmesi, yine, kazanılmış haklar gözetilerek, bilirkişilerden yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda bilimsel verilere uygun, denetime elverişli şekilde ecrimisil hesabı konusunda rapor alınması, ondan sonra varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi olmalıdır. Eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu ile yetinilerek sonuca gidilmiş olması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde mahkemece, “Davanın kabulü ile davalının, Isparta ili, Merkez ilçesi, İstiklal Mahallesi, 1277 ada, 83 parsel 2. Kat 5 numaralı bağımsız bölüme ilişkin müdahalesinin meni’ne, davacı tarafın ecrimisil talebinin kabulü ile 13.387,71 TL ecrimisil bedelinin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerek öğretide gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere; ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır.
Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden … normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
25.05.1938 tarihli ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtayın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Somut olaya gelince; davacı, maliki bulunduğu 5 No.lu bağımsız bölüme davalı tarafından yapılan müdahalenin önlenmesini ve haksız kullanım nedeniyle ecrimisil ödenmesini talep etmiş; davalı ise taşınmazın önceki maliki olarak davacıya yaptığı devrin gerçek bir satış niteliğinde olmadığı, davalının satışa rağmen bağımsız bölümde oturmaya devam etmesine izin verildiği savunmasında bulunmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyularak davalı tarafa cevap dilekçesinde bildirdiği tanığın dinlenilmesine yönelik delil avansı yatırmak üzere ihtaratlı süre tanınmış, davalı tarafça delil avansı belirtilen sürede yatırıldığı halde davalı tanığı çağrı kağıdı ile mahkemeye çağrılmadan hüküm tesis edilmiştir. O halde mahkemece davalının bildirdiği tanık, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 243 üncü ve devamı maddeleri uyarınca dinlenilerek, toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve Kanuna aykırı bulunan hükmün 6100 sayılı HMK’nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
16.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.