Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2022/4303 E. 2023/354 K. 19.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4303
KARAR NO : 2023/354
KARAR TARİHİ : 19.01.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ecrimisil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların ortak murisi Nurcan İkiz’in 04.09.2008 tarihinde ölümüyle, kat irtifakı ya da mülkiyeti kurulmamış olan 772 ada 16 parsel sayılı taşınmazın taraflara intikal ettiğini, davalıların 5 No.lu daireyi kullanarak dava konusu taşınmaza tecavüzde bulunduğunu ileri sürerek, murisin ölüm tarihi ile dava tarihi arasındaki dönem için ecrimisile karar verilmesini istemiş, davalılardan tarafların annesi olan … dava devam ederken vefat etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davalılardan …’in dava konusu adreste işgalci konumunda olmadığını, sahibi olduğu İkiz Toptan Pazarlama Ticaret adlı şirketinin işyeri merkezi olarak kullanmakta olduğunu, bu kullanımın, tarafların ortak murisi Nurcan İkiz ile davalı … arasında 01.04.2002 tarihinde imzalanan kira sözleşmesine dayandığını, sözleşme ile belirlenen kira bedelini davalı …’nın diğer davalı olan annesi Gönül’e ödediğini, halen sürmekte olan kira sözleşmesinin haricinde herhangi bir ecrimisil talep edilmesinin mümkün olmadığını, davalı …’in davacının ve diğer davalının annesi, muris…’in eşi olduğunu, dava konusu mecurun müteveffayla davalı …’ün uzun yıllardır aile konutları olduğunu, ecrimisil talebinin ancak kötü niyetli zilyede karşı ileri sürülebileceğini, davalı …’in zilyetliğinin kötü niyete dayanmadığını, belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk Derece Mahkemesince, dava konusu bağımsız bölümün davalılar tarafından kullanıldığı ve tanık anlatımları ile intifadan men koşulunun gerçekleştiğinin tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 04.09.2008 – 04.09.2009 arası dönem için davacı hissesine isabet eden 19.069,00 TL ecrimisilin 04.09.2009 tahakkuk tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak üzere davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içinde, davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 05.03.2020 gün ve 2018/6462 Esas, 2020/2221 Karar sayılı ilamıyla dava konusu, 772 ada 16 parsel sayılı 763 metrekare alanlı, kat irtifakı ya da mülkiyeti kurulmamış olan taşınmazda bulunan 5 No.lu daire olduğu, davalılardan Gönül’ün murisin eşi, davacı ile diğer davalı …’nın ise murisin çocukları olduğu, dinlenen tanık beyanlarının intifadan men olgusunu ortaya koyduğu gözetilerek, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, dinlenen taraf tanıklarının beyanlarından intifadan men olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmiş ise hangi tarihte gerçekleştiği net olarak ortaya konulmadığından mahkemece, tanıklar yeniden dinlenerek intifadan men olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmiş ise hangi tarihte gerçekleştiği, duraksamaya yer vermeyecek şekilde ortaya konulması gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Birleştirilen dava
Davacı vekili 02.09.2014 tarihli dava dilekçesinde; 772 ada 16 parselde kayıtlı 8 numaralı daireye tarafların müştereken malik olduğunu, tarafların müşterek miras bırakanı Nurcan İkiz’in vefatı üzerine davalıların bu konutta oturmaya devam ettiklerini ve hiçbir ecrimisil ödemediklerini, 04.09.2008- 04.09.2009 tarihleri arası döneme ilişkin ecrimisil davası açtıklarını, 05.09.2009 tarihinden bugüne kadar fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik toplam 110.000,00 TL ecrimisilin ödenmesi gereken her aydan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

C. Cevap
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; dava konusu 772 ada 16 parselde kayıtlı apartmanın 8 numaralı dairesinin tarafların ortak murisi Nurcan İkiz ile 01.04.2002 tarihinde imzalamış olduğu kira sözleşmesi gereğince İkiz Toptan Pazarlama Ticaret adlı şirketin işyeri merkezi olarak kullandığını, davalının 05.03.2010 tarihi itibariyle bu taşınmazla olan ilişkisinin fiilen ve resmen sona erdirdiğini, taşınmazın davalı tarafından hiçbir isim ve sıfat altında kullanılmadığını, kira ilişkisi devam ettiği dönemde de kira bedelini diğer davalı olan annesi Gönül İkiz’e ödediğini, davacı tarafın bu kira ilişkisinden haberdar olduğunu ve itiraz etmediğini, dava konusu taşınmazın tarafların ortak murisi Nurcan İkiz tarafından davacı …’e tahsis edildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

D. Islah
Davacı vekili ıslah dilekçesi ile ecrimisil alacağının asıl dava yönünden 23.540,00 TL, birleştirilen dava yönünden 154.580,00 TL olarak tespit edildiğini, bilirkişi raporuna göre iş bu dava sebebiyle davalılardan talep olunabilecek toplam ecrimisil tutarının 178.120,00 TL olduğunu belirterek asıl dava yönünden dava tarihinden itibaren, birleştirilen dava yönünden her ayın ecrimisil tutarının o aydan itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

E. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesi, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında, davacının murisin ölümünden yaklaşık 1 ay sonra davaya konu taşınmazdan yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirmesi ile intifadan men olgusunun gerçekleştiği, davacının hissesi oranında ecrimisil talep edilebileceği gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, 04.10.2008 – 04.09.2009 tarihleri arasında işlemiş 23.540,00 TL’nin dönem sonlarından itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleştirilen davanın kabulü ile 05.09.2009- 02.09.2014 tarihleri arasında işlemiş 154.580,00 TL’nin dönem sonlarından itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; tanık beyanlarının çelişkili olduğundan ve yazılı bir delil de bulunmadığından intifadan men koşulunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde ortaya konulmadığını, müvekkilinin taşınmazda ikamet etmediğinden davanın husumetten redidedilmesi gerektiğini, fiili kullanıma ilişkin hiçbir delil sunulmadığını, belirlenen ecrimisilin kira bedellerinin üzerinde olduğunu, bilirkişilerin emsal değerlendirmesinin yeterli olmadığını, emsal gayrimenkullerin bilirkişiler tarafından görülmediğini, kararın hukuka aykırı olduğunu savunarak hükmün bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ecrimisil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Bilindiği üzere, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK’nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).

2. Hukuk Muhakemeleri Kanunu Madde 167- (1) Mahkeme, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden karar verebilir. Bu durumda mahkeme, ayrılmasına karar verilen davalara bakmaya devam eder.

3. 6100 sayılı HMK’nın 341 inci maddesinde istinaf yoluna başvurulabilen kararlar, 361 ve 362 nci maddelerinde de temyiz edilebilen ve temyiz edilmeyen kararlar belirlenmiştir.

3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre, davacı 21.10.2011 tarihinde asıl davayı açmış olup davanın kabulüne dair verilen karar, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince bozulmuştur. Davacı bu defa 02.09.2014 tarihinde İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/348 Esas sayılı dosyası ile 05.09.2009 tarihinden dava tarihine kadar olan dönem için ecrimisil istemli dava açmış, mahkemece Yargıtay 8. Hukuk Daireisinin bozma ilamından sonra 16.03.2021 tarihinde eldeki dosya ile birleştirilmesine karar verilmiş, birlikte yargılama yapılarak temyize konu kararla, asıl dava ve birleştirilen dava yönünden ayrı ayrı hüküm kurulmuştur, Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre asıl dava temyiz kanun yoluna, birleştirilen dava ise istinaf kanun yoluna tabi olduğundan mahkemece dosyanın bir örneği alınarak, asıl dava yönünden temyiz incelemesi için Dairemize, birleştirilen dava yönünden ise istinaf incelemesi için Bölge Adliye Mahkemesine gönderildiği anlaşılmaktadır.

3. HMK m. 166 anlamında birleştirilen davalar bulunmakta olup, her ne kadar davalar arasında irtibat var ise de, birleştirilen dava açısından karar bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçtiği 20.07.2016 tarihinden sonra verilmiş ve istinaf kanun yoluna tabi olduğundan, Kanun yolları farklı olan her iki davayı ayırmak ve yargılamayı birbirinden bağımsız olarak sonuçlandırdıktan sonra asıl davanın temyiz incelemesi yapılması için Yargıtaya, tefrikine karar verilecek olan birleştirilen davanın istinaf incelemesi yapılması için Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi gerektiğinden, usule uygun tefrik kararı verilmeden dosyanın bir çıktısının alınarak asıl dava yönünden temyiz inceleme yapılması için Yargıtaya, birleştirilen dava yönünden ise istinaf incelemesi yapılması için Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar verilmişitr.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma nedenlerine göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

19.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.