YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4291
KARAR NO : 2022/7090
KARAR TARİHİ : 22.11.2022
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 04.06.2014 gününde verilen dilekçe ile el atmanın önlenmesi ve kal, karşı davada TMK’nın 724. maddesine dayalı temliken tescil talebi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın ise reddine dair verilen 24.02.2022 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan T.C. Vakıflar Bankası A.O. vekili, davalılardan … ve … vekili ile davalılardan … vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Dava, el atmanın önlenmesi ve kal isteğine, karşı dava TMK’nın 724. maddesine dayalı temliken tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılardan …, … ve …’a ait 69 ada 60 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın; davalılardan Vakıflar Bankası A.O. adına kayıtlı olan 60 ada 40 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki bahçe duvarı ve bahçenin; davalılardan …’a ait 69 ada 56 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın, kısmen müvekkiline ait 69 ada 57 parsel sayılı taşınmaza tecavüzlü olduğunu belirterek; el atmaların önlenmesini ve tecavüzlü yapıların kal’ini talep etmiştir.
Davalılardan … ve … vekili karşı dava talebini de içeren cevap dilekçesinde; müvekkillerinin 24.11.1989 tarihinde taşınmazı zemindeki mevcut bina ile birlikte ve iyiniyetle satın alarak edinmiş olduklarını, satış tarihinden sonra da taşınmaz üzerindeki binada herhangi bir ilave yapı yapmayıp taşınmazı olduğu gibi kullandıklarını belirterek davanın reddini savunmuş, karşı davada ise, … kısmının 2,10 m2 olup, bu kısmın kal’ine karar verilmesi halinde tüm binanın zarar göreceğini, binanın … kısmının yapı değerinin taşan kısmın zemin değerinden oldukça fazla olduğunu, müvekkillerinin iyiniyetli olduklarını açıklayarak tecavüzlü olan 2,10 m2’lik kısmının tapu kaydının iptali ile bu kısmın müvekkilleri adına temliken tapuya tescilini talep etmiştir.
Mahkemece (ilk kararda), asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili, davalılardan Türkiye Vakıflar Bankası A.O. vekili ve davalılardan … vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Yargıtay 8. Hukuk Daire’sinin 10.09.2020 tarihli ve 2019/2040 Esas, 2020/5064 Karar sayılı ilamında; “…davalı … A.O. ile davalı … vekilinin temyiz itirazlarının reddine, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile; fahiş zarar kavramı yasalarda tanımlanmamış olmakla birlikte bu kavramın belirlenmesinde yıkımı istenen muhdesatın milli ekonomi için ifade ettiği değer ve inşaatın özellikleri itibarıyla korunması gerekip gerekmediği önem taşır. Salt binanın rayiç değerinin zeminin değerinden yüksek olması, kal’i istenen yapının … kısmının yıkımının binanın statiğini bozacak olması, tecavüzlü yapıdaki taşkınlığın giderilmesi için yapının fiziki durumu nedeniyle tecavüzlü kısımdan fazla bir yapı bölümünün yıkımının gerekmesi, yıkımın fahiş zarar doğuracağını göstermez. Somut olayda, az yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, davalılardan …, … ve …’a ait 69 ada 60 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın korunmaya değer olup yıkımının fahiş zarar doğuracağını söyleyebilme olanağı yoktur. Bu nedenle dosyada keşfe katılan fen bilirkişi … … tarafından tanzim edilen gerek 24.03.2015 havale tarihli asıl fen raporunda ve eki olan krokide ve gerekse 14.05.2015 tarihli ek fen raporunda ve eki olan krokide açıklanmış olan ve krokilerde 69 ada 60 numaralı parsel üzerinde (A) harfi ile ve yeşil boyalı olarak gösterilen 5,28 m2’lik … bina kısmının kal’ine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde bu kısım yönünden kal talebinin reddine karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle hüküm bozulmuş, bozma ilamına karşı davalı … vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Yargıtay 8. Hukuk Daire’sinin 19.04.2021 tarihli ve 2020/4836 Esas, 2021/3651 Karar sayılı ilamında; “…. davalı … vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme istemlerinin reddine karar verilmiştir.
….kal’i..talep edilen binanın son durumuna ilişkin ilgili kurumlardan bilgi alınarak, mahallinde fen ve arkeolog bilirkişiler ile tekrar keşif yapılarak rapor alınmak suretiyle, kal’e konu olan binanın korunması gereken kültür ve tabiat varlığı olup olmadığının belirlenmesi gereklidir. Müdahaleli durumda olan binanın korunması gereken kültür ve tabiat varlığı olmaması durumunda, mahkemece kal kararı verilebileceği, korunması gereken kültür ve tabiat varlığı olması durumunda ise kal kararı verilemeyeceği değerlendirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Mahkemece fahiş zarar oluşacağı gerekçesiyle 60 parsele ilişkin kal talebinin reddine karar verilmesinin doğru olmayacağına ilişkin Dairemizin 10.09.2020 tarihli ve 2019/2040 Esas, 2020/5064 Karar sayılı bozma ilamı doğru olmakla birlikte, tapudaki sit alanı ve eski … şerhi nedeniyle bozma ilamına ek olarak yukarıda açıklanan gerekçe de eklenmek suretiyle davalı … vekilinin karar düzeltme talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.” gerekçesiyle bozma ilamının kısmen kaldırılmasına, hükmün bozulmasına karar verilmiş.
Mahkemece bozma ilamına uyularak verilen ikinci kararda, asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılardan Türkiye Vakıflar Bankası A.O. vekili, davalılardan … vekili ve davalılardan … ve … vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesine göre, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir.
HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkının bir gereği olarak, yıkım istekli davalarda, yıkılması istenen ve bütünleyici parça niteliği taşıyan binanın, ana nüvesinin yer aldığı taşınmaz maliklerinin tümünün davada yer alması zorunludur.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; … olduğu iddia edilen ve kal talep edilen yapının bulunduğu 69 ada 60 parsel sayılı taşınmazın davalılardan …, … ve … adlarına paylı şekilde kayıtlı iken (UYAP sistemi üzerinden denetlenen güncel tapu kaydına göre,) …’ın hissesini 10.06.2019 tarihinde (dava dışı) … Oğlu … …’e satış yolu ile devir ettiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, komşu 69 ada 60 parselde kalan yapıya yönelik (kısmen) yıkım kararı verilmesine rağmen yeni kayıt malikin davaya dahil edilmediği görülmektedir.
Bu nedenle mahkemece; öncelikle 69 ada 60 parsel sayılı taşınmazın güncel tapu kaydı ikmal edilerek taraf gösterilmeyen taşınmaz malikinin tespit edilmesi, akabinde anılan paydaşın da zorunlu dava arkadaşlığı dikkate alınarak taraf teşkili sağlanması gerekirken eksik hasımla karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda yazılı nedenlerle davalılardan Türkiye Vakıflar Bankası A.O. vekili, davalılardan … vekili ve davalılardan … ve … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.