YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4089
KARAR NO : 2023/991
KARAR TARİHİ : 20.02.2023
Taraflar arasındaki muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, araç kayıtlarının ve dolmuş hattının iptali ile mirasçılar adına tescili uygun görülmezse terditli tenkis davasından dolayı Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde, tarafların babası ve ortak mirasbırakanı …’nin 05.03.2008 tarihinde öldüğünü, mirasbırakanın sağlığında müvekkillerinden mal kaçırmak amacıyla davalıya Gazinantep ili, Şahinbey ilçesi, Gülpınar Köyü’nde bulunan 108 ada 24 parseli, 116 ada 166 parseli, 107 ada 104 parseldeki 1/2 hisseyi, 114 ada 17 parseldeki 1/2 hisseyi, aynı yer İstiklal Mahallesinde bulunan 3901 ada 1 parseldeki 140/35450 hisseyi, 27 M 98 plakalı dolmuşu, Cumhuriyet dolmuş hattını, 27 TH 511 plakalı traktörü, 27 RR 794 plakalı Ford Connect marka aracı karşılıksız olarak kazandırdığını, devir tarihlerinde 17-18 yaşlarında olan davalının alım gücünün bulunmadığını, davalının geçimini üzerine aldığı şehir içi dolmuş hattının gelirleriyle sağladığını belirterek mirasçılardan mal kaçırma amaçlı muvazaalı devirlerin iptali ile müvekkilleri adına miras payları oranında tescilini uygun görülmezse terditli tenkisini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin çocuk yaştan itibaren çalıştığını, dava konusu malvarlığını kendi kazancı ile elde ettiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Gaziantep 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29/07/2011 tarih ve 2008/269 Esas, 2011/558 Karar sayılı kararıyla, Gazinantep ili, Şahinbey ilçesi, Gülpınar Köyü’nde bulunan 107 ada 104 parsel, 114 ada 17 parsel, 108 ada 24 parsel, 116 ada 166 parsel, aynı yer İstiklal Mahallesinde bulunan 3901 ada, 1 parsele ilişkin davalı … adına kayıtlı taşınmazların tapusunun iptali ile muris … mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin talebin ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekili ve davalı vekilince kararın temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 01.11.2012 tarih ve 2012/10586 Esas, 2012/12164 Karar sayılı kararıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda Gaziantep 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, Gaziantep ili, Şahinbey ilçesi, Gülpınar Köyü’nde bulunan 116 ada 166 parsel sayılı taşınmazın davalı Mürşat Derde adına olan tapu kaydının 1/2 oranında iptali ile muris … mirasçıları adına miras hisseleri oranında tapuya tesciline, her bir davacı için 15.848,84 TL tenkis bedelinin davacıların tercih hakkını kullandıkları 09/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine dair davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, verilen kararın yasal dayanaktan yoksun olduğunu, dava konusu 116 ada, 166 parsel hakkında daha önce verilen kararın Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2012/10586 Esas sayılı ilamı ile onandığından karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekirken belirtilen taşınmaz hakkında da hüküm kurulmuş olduğunu, 27 M 00298 plaka sayılı dolmuş hattının tasarruf tarihi olan 28/12/1998 tarihinde herhangi bir bedel ihtiva etmediği hususunda Gaziantep Büyükşehir Belediyesinin resmi yazısına rağmen hat bedeli konusunda bilirkişi raporu alınarak tenkis hesabına dahil edilmesinin, tenkis hesaplaması yapılırken müvekkilinin kişisel gelirinin, çalışma gücünün ve malvarlığının yokmuş gibi kabul edilmesinin, tarafların annelerinin miras payının tenkis hesabına katılmasının hatalı olduğunu, müvekkili lehine takdir edilen vekalet ücretinin eksik olduğunu belirterek açıklanan ve re’sen saptanacak nedenlerden dolayı kararın müvekkilinin lehine bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, araç kayıtlarının ve dolmuş hattının iptali ile mirasçılar adına tescili uygun görülmezse terditli tenkisi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Adil yargılanma hakkı Anayasamızın 36/1 inci maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenmiş olup, “Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması” başlıklı 141 inci maddesinin üçüncü fıkrasında; “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK’de de yer verilmiştir. HMK’nin 297 nci maddesine göre hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak” şekilde gösterilmesi gereklidir.
2. Muris muvazaasının esas kaynağını 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı oluşturmaktadır. 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında sonuç olarak; “Bir kimsenin; mirasçısını miras hakkından yoksun etmek amacıyla, gerçekte bağışlamak istediği tapu sicilinde kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmiş bulunması halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların, görünürdeki satış sözleşmesinin Borçlar Kanunu’nun 18. maddesine dayanarak muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabileceklerine ve bu dava hakkının geçerli sözleşmeler için söz konusu olan Medeni Kanunun 507 ve 603. maddelerinin sağladığı haklara etkili olmayacağına” hükmedilmiştir.
3. 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, miras bırakanın tapulu taşınmazlarının temliklerinde yaptığı muvazaalı işlemlere ilişkindir.
4. Miras bırakanın gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği kişi (davalı) adına kaydettirmesi halinde 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı uygulanamaz. Anılan karar, konusu ve sonuç bölümü itibariyle, murisin kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır. Bedeli ödenerek “gizli bağış” şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur.
5. Türk Medeni Kanununun 560 ve devamı maddelerinde düzenlenen tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (tebberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tesbiti gerekir. Miras bırakanın saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve subjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedelenen kastının varlığından söz edilemez.
6. Tenkise tabi sağlararası kazandırmalara ilişkin 4721 sayılı Türk Medeni (TMK) Kanunu’nun ilgili 565 inci maddesi şöyledir:
“3. Sağlararası kazandırmalar
a. Tenkise tâbi kazandırmalar
Madde 565 – Aşağıdaki karşılıksız kazandırmalar, ölüme bağlı tasarruflar gibi tenkise tâbidir:
1. Mirasbırakanın, mirasçılık sıfatını kaybeden yasal mirasçıya miras payına mahsuben yapmış olduğu sağlararası kazandırmalar, geri verilmemek kaydıyla altsoyuna malvarlığı devri veya borçtan kurtarma yoluyla yaptığı kazandırmalar ya da alışılmışın dışında verilen çeyiz ve kuruluş sermayesi,
2. Miras haklarının ölümden önce tasfiyesi maksadıyla yapılan kazandırmalar,
3. Mirasbırakanın serbestçe dönme hakkını saklı tutarak yaptığı bağışlamalar ve ölümünden önceki bir yıl içinde âdet üzere verilen hediyeler dışında yapmış olduğu bağışlamalar,
4. Mirasbırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yaptığı açık olan kazandırmalar.”
7. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565 inci maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570 inci maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561 inci maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563 üncü maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
8. Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (MK.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
9. Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564 üncü maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca sür’atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiatlara göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.
10. Diğer taraftan; tenkis davalarında ileri sürülen iddia gizli bağış ( para bağışı ) niteliğinde ise, bir başka ifade ile mirasbırakan tarafından davalıya kayda dayalı bir devir yapılmamış ise, mirasbırakanın davalıya para bağışladığı gözetilerek, elden bağışlanan bu paranın mirasbırakanın ölüm tarihinde ulaşacağı miktarın denkleştirici adalet ilkesi uyarınca tespit edilmesi ve tespit edilen bu değer üzerinden tenkis hesabının yapılması gerekmektedir.
11. Zira murisin bedel vermek suretiyle temlikte bulunduğu hallerde davalıya kazandırılan malların bedelleri de tenkise tabi olacaktır, ancak bu halde tenkise tabi tutulacak miktar, miras bırakan tarafından davalılara verilen paranın, mirasın açıldığı tarihte ulaştığı değerdir. Miras bırakan tarafından davalıya mal alınırken verilen paranın miktarını saptamak, bu paranın mirasın açıldığı tarihte ulaştığı değeri, paranın satın alma gücündeki değişimleri usulünce belirli kriterler dikkate alınmak suretiyle hesaplamak, gerektiğinde bu konuda uzman bilirkişiden rapor almak, bu yolla belirlenen değerin tenkis hesabında dikkate alınacağını gözetmek (H.G.K.nun 30.11.2005 gün, ve 2005/2-581 Esas, 2005/672 sayılı Kararı ) bu şekilde davalı yararına yapılan kazandırmaların mirasın açıldığı tarihteki değerlerini doğru olarak tespit edip, bu değerler dikkate alınarak tenkis edilecek bedeli bulmak ve bu bedele taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek dava tarihinden itibaren faiz uygulamak gerekir.
12. Öte yandan, davacılar tarafından davalıya kazandırıldığı iddia olunan payın akitte gösterilen bedelden daha yüksek bir bedel ödenerek temlik alındığı hususu iddia ve ispat edilmediği sürece akitte gösterilen satış bedelinin dikkate alınması, murisin ölüm tarihinde ulaşacağı miktarın denkleştirici adalet ilkesi uyarınca tespit edilmesi, tespit edilen miktar üzerinden tenkis raporunun alınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
3. Değerlendirme
1.Öncelikle Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 01.11.2012 tarihli bozma kararında da belirtildiği üzere, mahkemece 116 ada 166 parsel sayılı taşınmazın ½ payına ilişkin verilen karar yerindedir. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin anılan bozma kararının hükmün tamamına ilişkin olduğu dikkate alındığında, davalı vekilinin belirtilen taşınmaz hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiği yönündeki temyiz itirazları haklı görülmemiştir.
2.Dava konusu diğer tasarruflara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde: Davalının üçüncü kişilerden edindiği taşınmaz ve paylar ile araçlar ve miras bırakanın devrettiği dolmuş hattı bakımından da 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulama olanağının bulunmadığı; ancak gizli bağış olgusunun kanıtlanması halinde, koşulları mevcutsa tenkis hükümlerinin uygulanması gerektiğinde kuşku yoktur. Ne var ki, gerekçede gizli bağış olgusunun ispatlandığı sonucuna ne şekilde varıldığı açıklanmamıştır.
3.Kararların gerekçeli olması ilkesine ilişkin yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece tenkis talebine ilişkin yazılan gerekçeli karar incelendiğinde sadece dosya safahatının özetlendiği, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin değerlendirilmediği, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin tartışılmadığı, kurulan hükmün hangi nedenlere, hangi delillere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığının ortaya konulmadığı anlaşılmış olup, verilen karar yetersiz gerekçe ile doğru olmamıştır.
4.Zira mirasbırakanın sağlararası kazandırmalarının tenkisine karar verilebilmesi için öncelikle davacı tarafından sağlararası kazandırma yapıldığı hususunun ispatlanması; daha sonra da sağlararası kazandırmanın TMK’nın 565 inci maddesi gereğince tenkise tabi olduğunun netleştirilmesi gerekmektedir.
5. Mahkemece yapılan araştırma, gizli bağış olgusunu kabule yeterli olmadığı gibi; gerekçede hangi delillere dayanarak hangi dava konusu tasarruflar açısından mirasbırakanın bağış olgusunun kabul edildiği, hangi delillere neden öncelik tanındığı hususları da açıklanmamıştır. Dava konusu tasarrufların her biri açısından tenkise tabi tutulmaları için gerekli koşulların ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmesine karşın mahkemece böyle bir araştırma ve değerlendirme yapıldığı söylenemez. Dava konusu tasarrufların her birinin tasarruf tarihlerinin birbirinden farklı olması da, tenkis davasında aranan koşullar nedeniyle ayrıca önem arz etmektedir. Öte yandan dava konusu tasarruflara ilişkin tanık ifadeleri ise, soyut ve genel nitelikte olup davada bir sonuca varabilmek açısından yeterli değildir.
6. TMK’nın 565’inci maddesinde miras bırakanın hangi sağlar arası kazandırmaları hakkında tenkis istenebileceği düzenlenmiştir. Murisin ölümünden önceki bir yıl içinde yapılan bağışlamalar, TMK’nın 565/3’üncü maddesi gereğince koşulsuz tenkise tabi olurken; ölümünden önceki bir yıldan sonra yapılan bağışlamalarda ise saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yaptığı açık olan kazandırmalar, TMK’nın 565/4 hükmü ile tenkise tabi tutulmuştur. Dava konusu 108 ada 24 parsel sayılı taşınmazın murisin ölümünden önceki bir yıl içinde davalıya devredildiği dikkate alınarak, anılan hüküm gereği, 108 ada 24 parsel dışındaki dava konusu tasarruflar yönünden saklı payı ihlal kastı veya anılan maddenin diğer fıkraları açısından mahkemece etraflı şekilde araştırma yapılmalı ve hüküm kurulurken hangi delillerle hangi sonuçlara varıldığı denetime elverişli olacak şekilde açıklanmalıdır.
7. Mirasbırakanın saklı payı ihlal kastı değerlendirilirken temlik dışı tereke ile temlik içi terekenin birbirlerine oranı, mirasbırakanın davacılar ve davalı ile beşeri ilişkileri gibi hususların da dikkate alınması gerekmektedir. Dosyada mevcut delillere göre, mirasbırakanın davacılardan mal kaçırma kastının olmadığı yönündeki ağırlıklı tanık beyanları ile özellikle davacı tanığı Tevfik Görücü’nün mirasbırakanın kızları ile arasının bozuk olmadığı yönündeki beyanı, aldırılan bilirkişi raporlarına göre temlik içi tereke ile temlik dışı tereke arasında ciddi bir oransızlık saptanmamış olması, davalının minibüs hattında çalıştığına ilişkin elde edilen deliller de dikkate alınarak mirasbırakanın saklı payı ihlal kastıyla hareket edip etmediği belirlenmelidir.
8. Öte yandan, tenkis davasının kabul edilebilmesi için bir diğer koşul da saklı payların zedelenmiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümüyle bilinmesiyle ve yukarıda anılan ilkelere göre hesaplama yapılmasıyla mümkündür. Ne var ki, mahkemece yapılan hesaplamanın doğru olduğunu söyleyebilmek mümkün değildir.
9. Eldeki davada bir kısım tasarruflar bakımından mirasbırakanın davalıya para bağışladığı iddiası gözetilerek, elden bağışlanan bu paranın (taşınmazlara ilişkin devirler açısından bedelin daha fazla olduğu iddia ve ispat edilmedikçe tapu akdinde yazan miktardaki paranın) mirasbırakanın ölüm tarihinde ulaşacağı miktarın denkleştirici adalet ilkesi uyarınca tespit edilmesi ve tespit edilen bu değer üzerinden tenkis hesabının yapılması gerekmesine karşın; taşınmazların değerleri üzerinden hesap yapılması, muris muvazaası nedeniyle 1/2 oranında iptali ile mirasçılar adına tesciline karar verilen 116 ada 166 parselin değerinin temlik dışı tereke kapsamında değerlendirilmemesi ve dolmuş hattının değeri yönünden çelişkili delillere karşın hangi delilin neden üstün tutulduğu açıklanmadan hiçbir veriye dayanmayan, yetersiz ve denetime elverişsiz bilirkişi raporundaki değerin esas alınması hususları doğru görülmediğinden yapılan tenkis hesabı da hatalı bulunmuştur.
10. Hal böyle olunca; 166 parsel sayılı taşınmaz yönünden miras bırakandan gelen pay itibariyle tapu iptal ve tescile hükmedilmesi isabetli ise de diğer dava konusu tasarruflar bakımından terditli tenkis isteğine ilişkin olarak yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre denetime elverişli ve gerekçeli bir karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş ve hükmün bu nedenle bozulması gerekmiş; temyiz sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
Temyiz sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
Dosyanı İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
20.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.