Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2022/3787 E. 2022/7078 K. 21.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3787
KARAR NO : 2022/7078
KARAR TARİHİ : 21.11.2022

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı tarafından, davalılar aleyhine 13.04.2012 gününde verilen dilekçe ile TMK’nın 724. maddesine dayalı temliken tescil talebi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 29.03.2022 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacı, Giresun ili, Görele ilçesi, … Köyü’nde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 138 ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki A harfli tek katlı yapının kendisine ait olduğuna dair şerh konulduğunu ancak esasında taşınmazın vasfını teşkil eden (B) harfi ile gösterilen iki katlı kargir evin kendisi tarafından yapıldığını, yanlışlık sonucu kendisi tarafından yapılan evin kadastro çalışmaları sırasında babası … adına tespit gördüğünü, bu nedenle dava konusu taşınmazın üzerinde bulunan iki katlı (B) harfi ile gösterilen kargir evin beyanlar hanesinde kendi adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı …, taşınmaz üzerindeki hem A harfli yapının hem de B harfli yapının murisleri adına tescil edilmesi gerekirken her nasılsa davacının adına tescil edildiğini, 138 ada 4 parselde kayıt maliki olan muris …’nın mirasçılarının tamamının taşınmaz üzerindeki evlerde hak sahibi olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı …, kadastro tesptinin 2008 yılında kesinleştiğini, askı süresi içinde itiraz edilmediğini, zamanaşımı nedeniyle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, “davanın kabulüne, Giresun İli, Görele İlçesi, … Köyü’nde kain 138 ada 4 parsel sayılı taşınmaza ait tapunun beyanlar hanesine; fen bilirkişisinin krokili raporunda (B) harfi ile gösterilen 2 katlı betonarme karkas evin davacı …’ya ait olduğunun şerh düşülmek suretiyle tapuya kayıt ve tesciline, fen bilirkişi raporunun kararın eki sayılmasına” dair verilen ilk karar, davalı … tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2021/178 Esas, 2021/787 Karar sayılı ilamı ile; “…somut olaya gelince; 138 ada 4 parsel üzerinde krokide (A) harfi ile gösterilen tek katlı ev ve (B) harfi ile gösterilen 2 katlı betonarme evin bulunduğu, (A) harfi ile gösterilen tek katlı evin tarafların babasından kalma olduğu, (B) harfi ile gösterilen 2 katlı betonarme evin ise, dinlenen tanık ve mahalli bilirkişilerin tutarlı beyanlarına göre davacı tarafından yapıldığı ve bu evin yapımında davalıların ve murisin herhangi bir katkısının olmadığı gerekçesiyle sabit olan davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yukarıda yapılan tespitler ve açıklamalara göre dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayalı temliken tescil istemine ilişkin olduğundan 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 724.maddesi uyarınca yukarıda belirtilen araştırmalar yapıldıktan sonra işin esasına yönelik hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş…” gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davacının iyiniyetli olmadığından bahisle temliken tecil şartlarının oluşmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Tapu kütüğünün beyanlar hanesine “beyan” imkanı veren 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19/II. maddesi “sahibi lehine muhdesatın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına” imkan sağlamaktadır. Anılan hüküm uyarınca “Taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlardan birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir”. Bu şekilde bir belirtmenin yenilik doğurucu bir sonucu olmadığı, esasen var olan şahsi hakka aleniyet kazandıracağı ve muhdesat sahibi lehine kanıt oluşturacağı kuşkusuzdur. 3402 sayılı Kadastro Kanunu kural olarak kadastro bölge ve çalışma alanlarında üzerinde çalışma yapılan taşınmazlara uygulanır. Ancak, yasanın 33. maddesinde Kadastro Kanununun bazı hükümlerinin kadastro çalışma bölgeleri dışındaki genel hükümlere göre açılan davalara da uygulanacağı kabul edilmiştir. Maddede sayılan genel hükümleri arasında 19. madde bulunmamaktadır. Ancak, kadastro çalışması yapılan taşınmazlarda, tutanakların askıya çıkarıldığı tarihten itibaren 30 gün içinde kadastro mahkemesinde açılan davalarda veya bu süre içinde dava açılmamış tutanak kesinleşmişse, Kadastro Kanununun 12/3 maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre içinde kadastrodan öncesi nedenlere dayanılarak genel mahkemelerde açılacak davada muhdesatın arzdan ayrı olarak beyanlar hanesine yazılması istenebilir. Bir başka anlatımla, kadastrodan sonraki hukuki sebeplere dayanılarak, genel mahkemelerde açılan davada, Kadastro Kanununun 19/II. maddesine dayanılarak muhdesat tespiti ve bunun kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesi dava edilemez.
Somut olaya gelince; her ne kadar bozma ilamında ve mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan nitelendirmeye göre dava, temliken tescil davası olarak nitelendirilmiş ve mahkemece temliken tescil koşullarının oluşmadığından bahisle davanın reddine dair karar verilmişse de; çoğun içinde az da vardır ilkesinden hareketle, 05.05.2009 tarihinde kesinleşen kadastro tespiti öncesinde yapılmış olduğu anlaşılan muhdesat için, 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılan dava ile davacının muhdesat aidiyetinin tespitine yönelik de istemde bulunduğu dikkate alınarak, bilirkişi raporunda “B” harfi gösterilen muhdesatın davacıya ait olduğunun tespitine yönelik karar verilmesi gerekirken davacının muhdesat aidiyetinin tespitine yönelik talebinin de reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle hükmün, bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itbaren 15 günlük yasal süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.