Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2022/374 E. 2022/4341 K. 21.06.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/374
KARAR NO : 2022/4341
KARAR TARİHİ : 21.06.2022

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 27/05/2014 gününde verilen dilekçe ile mirasta adi istihkak istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 03/06/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, mirasta adi istihkak isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, mirasbırakan …’nun ölmeden önce 1200 küçükbaş, 20 büyükbaş hayvanı, ot biçme makinesi, odun kesme motoru ve ev eşyalarının olduğunu, bunların davalıların tasarrufunda olduğunu, bunlardaki müvekkil hissesinin belirlenmesini, elden çıkarılmışsa değerlerinin tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 12.000TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Artvin Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 02.05.2019 tarihli, 2016/8887 Esas, 2019/3901 Karar sayılı ilamında davanın mirasta adi istihkak isteğine ilişkin olduğundan sulh hukuk mahkemesince dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Artvin Sulh Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 02.03.2020 tarihli, 2020/338-2452 E. K. sayılı ilamıyla hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Görevli mahkeme Artvin Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonucu davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Bölge Adliye ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik’in tereke esas kaydı başlıklı 183. maddesinde; “23/09/2004 tarihli ve 25592 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türk Medeni Kanununun Velâyet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzük Kapsamında Tutulacak Defterler, Özel Kütük, Dosyalar, Tutanaklar ve Diğer Evrakın Düzenlenmesine Dair Yönetmelik gereğince tutulan ve ayrıca tereke mallarının korunması, defterinin tutulması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak için tutulan kayıttır. Bu kayıt; sıra numarası, varsa ilgili dosya esas numarası, davanın açıldığı tarih, başvuranın, miras bırakanın ve varsa veli, vasi veya kayyımın adı ve soyadı, adresleri ve T.C. kimlik numaraları, başvuru tarihi, miras bırakanın ölüm tarihi, hükmün sonucu, tarih ve numarası, kanun yollarına başvurma sütunlarından oluşur.” Tereke karar kaydı başlıklı 184. maddesinde ise; “ Tereke dosyalarına ilişkin mahkemece verilen kararların tutulduğu kayıttır. Bu kayıt; sıra numarası, karar tarihi, dosya esas sıra numarası, kararı veren hâkimin adı ve soyadı ile sicil numarası, başvuranın, miras bırakanın ve varsa veli, vasi veya kayyımın adı ve soyadı, karar sonucu ve davanın konusu sütunlarından oluşur.” düzenlemesi yer almaktadır.
Türk Medenî Kanununun Velâyet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzük Kapsamında Tutulacak Defterler, Özel Kütük, Dosyalar, Tutanaklar ve Diğer Evrakın Düzenlenmesine Dair Yönetmelik’in “Tutulacak defterler” başlıklı 14. maddesinde ise; “Tereke işlerine bakan sulh hukuk mahkemesinde aşağıdaki defterler tutulur: 1-Tereke esas defteri, 2-Kıymetlievrak ve eşya defteri, 3-Banka hesabıcari defteri, 4-Kasa defteri, 5-Tereke karar defteri, 6-Tereke tespit ve koruma defteri, 7-Resmî defter. Tereke esas defteri” düzenlemesi yer almaktadır.
Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 02.05.2019 tarihli, 2016/8887 Esas, 2019/3901 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere dava mirasta adi istihkak istemine ilişkindir. Davanın, Asliye Hukuk Mahkemesinin esasına kaydedilmeden Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde bulunmayan tereke esası üzerinden yargılama yapılması doğru değildir.
Kabule göre de, … feri müdahil olarak kabul edilmişse de 04/12/2014 tarihli dilekçede … vekilinin talebinin terekenin tespitine ilişkin olup bu dosyada usulüne uygun asli/feri müdahillik talebi bulunmadığından feri müdahil olarak davada taraf olması doğru değildir.
Bunun yanında mahkemece yapılan araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. HMK’nın ispat yükü başlıklı 190. maddesindeki; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” düzenlemesi göz önünde bulundurulduğunda bu davada ispat yükünün davacı üzerinde olduğu anlaşılmaktadır. … Yetiştiricileri Birliği’nin 29.12.2014 ve 13.04.2015 tarihli yazılarından davalı …’ya ait 116 adet koyunun 06.09.2014 tarihinde kesimi yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, murise ait olduğu iddia edilen hayvanların ilçe tarım hayvancılık müdürlüğünce kaydı tutulan kulak küpe numaralarıyla davalı … adına kesimi yapılan 116 adet koyunun kulak küpe numaraları karşılaştırılmadan, davalı … adına kesimi yapılan 116 adet koyunun aslında murise ait olup olmadığı tespit edilmeden karar verilmesi de doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verilmiştir.