Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2022/3708 E. 2023/6076 K. 07.12.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3708
KARAR NO : 2023/6076
KARAR TARİHİ : 07.12.2023

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/157 E., 2022/330 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın HMK’nın 114/2 nci maddesi uyarınca usulden reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gümüşhane Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/572 E., 2021/679 K.

Taraflar arasındaki muhdesat aidiyetinin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın HMK’nın 114/2 nci maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu 180 ada 16 parsel sayılı taşınmaz hakkında, Gümüşhane Sulh Hukuk Mahkemesinde 2019/181 Esas sayılı ortaklığın giderilmesi davası açıldığını, taşınmaz üzerinde bulunan evin müvekkilinin eşi Kazım tarafından yapıldığını, burada ,daha önce Kazım’ın babası tarafından yapılmış harabe bir yapı bulunduğunu, bu yapıyı Kazım’ın yıktığını, yerine yapılan yeni yapıyı altınları ve köyde yetiştirdiği hayvanların satımından kazandığı paralarla yaptırdığını, davalıların bu yapı üzerinde hiçbir katkılarının bulunmadığını belirterek, 180 ada 16 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan bina ve bahçe muhdesatının müvekkiline aidiyetine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1. Davalılar vekili; cevap dilekçesi vermemiştir.

2. Davalılar vekili 24.11.2020 tarihli duruşmadaki beyanında; muhdesatın tespiti davasının tapu kaydında belirtilmeyen yapılar için veya üst hakkı için söz konusu olabileceğini, dava konusu taşınmazın taraflar adına tapuda tescil edilmiş olduğunu, bu haliyle muhdesatın tespiti davası yönünden davada hukuki yarar bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacının söz konusu yapı üzerindeki mülkiyet iddiasının tanık ve mahalli bilirkişi ifadeleri ile desteklendiği gözetilerek, davanın kabulü ile 180 ada 16 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan ve inşaat mühendisi bilirkişi …’ın 13.04.2021 tarihli raporunda belirtilen 2 katlı, taban alanı 136,23 m²’lik evin davacı tarafından şimdiki haline getirildiğinin ve muhdesatın davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde;
1. Davada hukuki yarar bulunmadığını,

2. Yapı davacıya ait ise Kadastro Kanunu’nun 19/2 nci maddesi gereğince beyanlar hanesinde gösterilmesi gerektiğini,

3. Tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere taşınmazdaki yapıyı en başta muris Kazım’ın inşa ettiğini,

4. Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin müvekkilleri üzerinde bırakılmasının hatalı olduğunu ileri sürerek, kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, taşınmaz üzerindeki evin kadastro öncesi bulunduğu, dava dilekçesinde …’ın sağlığında yaptığı ev olduğunun söylendiği, sonradan tümüyle yıkıldığı hususunun ispatlanamadığı, dinlenen tanık ve mahalli bilirkişilerin beyanlarından, davacının evde daha çok iyileştirmeye yönelik tadilat ve bütünleyici parçaları olan odaları ilave ettiğinin anlaşıldığı, dava tarihi itibariyle Kadastro Kanunu’nun 12/3 üncü maddesi gereğince 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşıldığından, davalılar vekilinin istinaf kanun yoluna başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, yeniden hüküm tesisine, davanın HMK’nın 114/2 nci maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde;
1. İddialarının tanıkla ispatlandığını,

2. Müvekkilinin halihazırda kullanmasının mümkün olmadığı, tabiri yerindeyse dört duvarı çevrili bir göz odadan ibaret olan barakayı kendi kişisel katkısıyla ev haline getirdiğini, esasen önceden olmayan bir yapı oluşturduğunu,

3. Kadastro tespitinin yapıldığı tarihteki yapının görüntüsü ile şimdiki görüntüsünün kesinlikle aynı olmadığını,

4. Müvekkilinin oluşturduğu ve tespitini istediği muhdesatın zaten kadastrodan sonraki süreçte meydana getirildiğini, hak düşürücü süre anlamında bir kaybının bulunmadığını,

5. Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muhdesat aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci ve 114/2 nci maddeleri.

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 684, 718, 722 ve 724 üncü maddeleri.

3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 19/2 nci maddesi.

3. Değerlendirme
1 . Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine ,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,07.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.