Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2022/3160 E. 2023/4452 K. 04.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3160
KARAR NO : 2023/4452
KARAR TARİHİ : 04.10.2023

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/210 E., 2022/277 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 9. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/238 E., 2021/319 K.

Taraflar arasındaki muhdesat aidiyetinin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kayseri ili, Melikgazi ilçesi, … … Mahallesi, 9617 ada 4 parselde bulunan taşınmazın 16/32 hissesinin muris … …’dan müvekkiline intikal ettiğini, taşınmaz üzerinde bulunan 2 katlı betonarme ev, bahçe duvarı ve ağaçların müvekkili tarafından yapıldığını ileri sürerek, mülkiyetin (muhdesatın aidiyetinin) tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
1. Davalı … dilekçesinde özetle; Kayseri ili, Melikgazi ilçesi, … … Mahallesi, 9617 ada 4 parselde bulunan taşınmazdaki 2 katlı betonarme ev, bahçe duvarı ve ağaçların kendisi tarafından yapıldığını iddia ederek bunu talep ettiğini; ancak söz konusu yapının daha öncesinden mevcut olup davacı tarafından yaptırılmadığını beyanla, davanın reddini istemiştir.

2. Davalı … Mahkemenin 24.03.2021 tarihli celsesinde davayı kabul ettiğini beyan etmiş, 03.11.2021 tarihinde davayı kabul etmediğine ilişkin beyan dilekçesi sunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; “Dava; taşınmazdaki muhdesat aidiyetinin tespitine ilişkindir.
Yargı kararlarında belirtildiği üzere, bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur.(472ls.lıTMK mad.684/1)Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki … ve altındaki arz katmanlarını da kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK mad.718) 22.12.1995 tarihli ve 1/3 … Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 … HMK mad.106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir.
Tüm dosya kapsamı, yapı kayıt belgesi, ödeme dekontları, abonelik kayıtları tanık beyanları, davalı …’ın beyanları, keşif ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davacının dava açmakta taşınmazla ilgili ortaklığın giderilmesi davası bulunması nedeniyle güncel hukuki yararının bulunduğu, taşınmaz üzerindeki bilirkişi raporunda belirtilen ev, bahçe duvarı, 1’er adet elma, kiraz, asma ağacının davacı tarafından yapıldığı anlaşılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davalıların nispi harç ve yargılama giderlerinden müştereken müteselsilen mi yoksa tapudaki hisseleri oranında mı sorumlu tutulacağı mahkememizce incelenmiştir. Bu konudaki Yargıtay 8.HD’nin 2016/1227 esas 2016/3337 karar … emsal ilamında: “..dava konusu muhdesatların üzerinde bulunduğu 1195 parsel … taşınmaz davacı ve davalılar adına elbirliği mülkiyet şeklinde kayıtlıdır.Davanın değeri ise muhdesatın davalıların payına isabet eden değeridir.(zemin bedeli hariç).Buna göre,yargılama sonucunda hüküm altına alınan nispi karar ve ilam harcı ile aynı şekilde HMK’nın 326/2.maddesi uyarınca yargılama giderlerinden ve davacı yararına takdir edilen vekalet ücretinden her bir davalının tapu payları oranında sorumlu tutulmaları gerekirken;bunların müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi doğru olmamıştır” şeklinde karar verildiği görülmüştür. Bu haliyle Yargıtay ilamı da nazara alınarak davalıların yargılama gideri ve vekalet ücretinden taşınmazdaki hisseleri oranında sorumlu tutulmaları gerektiği kanaatine varılarak…” şeklindeki gerekçeyle, davanın kabulüne, Kayseri ili, Melikgazi ilçesi, … Mahallesi 9617 ada 4 parsel … taşınmaz üzerinde bulunan zemin kat, normal kat ve çatı arası kattan oluşan yığma kargir olarak inşaa edilmiş yapının, taşınmazın batı sınırında yer alan 11,00 mt uzunluğunda ve 0,90 mt yükseklikte küpeşteli bahçe duvarının, 1’er adet 20-30 yaşlarında elma, kiraz, asma şeklindeki muhdesatların davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Taşınmazın fiilen paylaşıldığını, davacının kendi payı üzerine dava konusu evi yaparak ağaçları diktiğini açıkça beyan ettiklerini, hem davanın açılmasına neden olmadıkları hem de davayı kabul etmiş olmaları nedeniyle aleyhe vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu,

2. Tapu kayıtlarından açıkça anlaşılacağı üzere taşınmazın 16/32 hissesi davacı adına kayıtlı olup bu kısmın uyuşmazlık konusu olmadığını, uyuşmazlık konusu olan kısmın davacıya ait olmayan diğer hissedarlara ait olan 16/32 hisse olduğunu, dolayısıyla muhtesat değeri toplamı olan; 121.475,80 TL’den davacının payı olan 16/32016-60.737,90 TL çıkartıldıktan sonra kalan 60.737,90 TL üzerinden yargılama giderleri ve vekâlet ücreti hesap edilmesi gerektiğini,

3. Yerel Mahkemece 10 yıllık hak düşürücü süre göz önüne alınmadan karar verildiğini,

4. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda oranlamanın hatalı yapılmış olduğunu,

5. Yerel Mahkemece yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda muhtesatın toplam değeri 121.475,80 TL, arsanın değerinin ise 140.082.,80 TL olarak belirtildiğini, muhdesat için tespit edilen bedelin fahiş, arsa için belirlenen bedelin ise çok düşük olduğunu, beyanla yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmişlerdir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; “Dava; taşınmazdaki muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Taşınmazın tapu kaydında, davacının 16/32 oranında, davalı …’nin 4/32, diğer davalıların 3/32’şer oranında pay sahibi oldukları görülmüştür.
14/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “muhdesatların değeri, ev 119.839,80, duvar 1.200,00, ağaçlar 436,00 olmak üzere toplam 121.475,80 TL, arsa değeri 18.607,00 TL olarak tespit edilmiştir.
Gerek davalı beyanları gerekse tanık beyanları ile dava konusu muhdesatın davacı ve eşi tarafından meydana getirildiği hususu sübut bulmuştur.
Kadastro işlemi 1974 tarihinde yapılmış olup, tanık, mahalli bilirkişi ve teknik bilirkişi beyanlarına göre 25 yıllık olan dava konusu yapı kadastro işleminden sonra yapılmıştır. Bu nedenle hak düşürücü sürenin geçtiği yönündeki istinaf nedeni yerinde değildir.
Dava konusu muhdesatın, davacının hissesi dışında kalan, davalıların payına isabet eden miktarı dava değerini oluşturmaktadır. Buna göre,yargılama sonucunda hüküm altına alınan nispi karar ve ilam harcı ile aynı şekilde HMK’nın 326/2.maddesi uyarınca yargılama giderlerinden ve davacı yararına takdir edilen vekalet ücretinden her bir davalının muhdesat değerinin tapu paylarına intikal eden kısmı oranında sorumlu tutulmaları gerekmektedir. Zira davalıların ön inceleme duruşmasından önce açık bir kabulleri de bulunmamaktadır.
Bu nedenle kararın harç, vekalet ücreti ve yargılama giderleri bakımından HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilmesi gerektiği, fazla yatırılan istinaf harcının da iadesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır” gerekçesiyle davalı …, …, …, …, …’ın istinaf taleplerinin kabulüne, İlk Derece Mahkeme kararının 6100 … HMK 353/1-b.2 nci maddesi hükmü gereğince kaldırılarak, davanın kabulü ile; Kayseri ili, Melikgazi ilçesi, … Mahallesi, 9617 ada 4 parsel … taşınmaz üzerinde bulunan zemin kat, normal kat ve çatı arası kattan oluşan yığma kargir olarak inşaa edilmiş yapının, taşınmazın batı sınırında yer alan 11,00 mt uzunluğunda ve 0,90 mt yükseklikte küpeşteli bahçe duvarının, 1’er adet 20-30 yaşlarında elma, kiraz, asma şeklindeki muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
İstinaf başvuru dilekçesindeki sebeplere ek olarak; davacının davayı açmakta kötü niyetli olduğunu, muristen kalan yerleri fiili olarak paylaştıklarını ileri sürmüştür.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muhdesat aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK. mad. 684/1). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki … ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK mad. 718). 22.12.1995 tarih ve 1/3 … Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK 722, 724, 729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.

2. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilâmın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK mad.106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hâllerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hâkim tarafından da re’sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti hâlinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK mad.114/1-h, 115).
3. Öğretide ve Yargıtayın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 … Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 … Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.