Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2022/2535 E. 2022/5296 K. 20.09.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2535
KARAR NO : 2022/5296
KARAR TARİHİ : 20.09.2022

7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
DAVALILAR : … vd.
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 18/04/2013 tarihinde verilen dilekçeyle muhdesatın tespiti talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30/03/2017 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalılardan … vekili tarafından talep edilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan kabulü ile hükmün kaldırılmasına, davanın reddine dair verilen kararın Yargıtay 8. Hukuk Dairesince bozulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince davalılardan … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, bu kez davacı vekili ve davalılardan … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.

KARAR

Dava, muhdesat aidiyetinin tespiti isteğine ilişkindir.
Davacı vekili; dava konusu 75 ada, 7 parsel üzerinde bulunan muhdesatta zemin üstü 2 daireden sonraki 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10 ve 11 nolu dairelerin Almanya’da eşi ile birlikte çalışan ve kredi çekerek bu binayı yapan müvekkili …’ya ait olduğunu, müvekkilinin bu daireleri kendi üzerine almak, mülk edinmek için yaptığını, kiralarını da devamlı müvekkilinin aldığını, taşınmaz hakkında Bakırköy 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/802 Esas sayılı dosyası ile izale-i şuyu davasının derdest olduğunu belirterek; 5, 6, 7, 8, 9, 10 ve 11 nolu dairenin müvekkiline ait olduğunun tespitini talep etmiştir.
Davalı … vekili, davacının ekonomik durumunun muhdesatı yaptırmaya yeterli olmadığını, muhdesatın müteveffa muris tarafından yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalılardan … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; taşınmaz üzerindeki muhdesat meydana getirildikten sonra davacı …’nın taşınmazın önceki hissedarı …’dan satın alma yoluyla taşınmazda malik olduğuna göre, taşınmazın üzerindeki muhdesatın tamamına da payı oranında sahip olduğu ve muhdesatın pay satın aldıktan sonra meydana getirildiği yönünde davacı …’nın bir iddiası da bulunmadığına ve davalılar … ile …’nın hisselerini satarak devrettiklerine göre yerel mahkemece davanın davalı … yönünden reddine, diğer davalılar … ve … yönünden hukuki yarar kalmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge adliye mahkemesi kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 10.02.2021 tarih 2018/12636 Esas-2021/1096 Karar sayılı ilamında belirtilen “… davacı …’nın, yargılama sürerken 20.03.2014 tarihinde eldeki davayı açan evvelki malik …’nın ve ayrıca davalılardan … ve …’nın hisselerini satın aldığı anlaşılmaktadır. Davacı önceki malikten payını satın alan yeni malik … vekili, 16.05.2014 tarihli celsede davacının payını müvekkilinin temlik aldığını ve davaya devam ettiğini, ayrıca 30.03.2017 tarihli celsede de önceki malik… adına yapılan yapıların müvekkiline temlik olunduğunu belirttiğine göre, önceki malikin payının taşınmaz üzerindeki muhdesatlar ile birlikte temlik edilmiş olduğunun kabulü gerekir. Kaldı ki, Dairece, dosya kapsamında toplanan delillerin, davacının payının taşınmaz üzerindeki muhdesatlar ile birlikte temlik edilmiş olduğunun kabulüne yeterli görülmemesi halinde, davacıya iddiası doğrultusunda temlikin ispatı için yeterli süre ve imkan tanınması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği halde, yanılgılı gerekçe ile davanın … yönünden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davalılardan … vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ve davalılardan … vekili temyiz etmişlerdir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre; bölge adliye mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya, kararı veren bölge adliye mahkemesi veya uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir. Aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre de; bölge adliye mahkemesi, peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir. Burada artık ilk derece mahkemesinin bir kararı mevcut değildir; bozulan karar bölge adliye mahkemesinin kararıdır, bu nedenle dosya kararı bozulan mahkemeye gönderilmektedir. Bölge adliye mahkemesi, yaptığı değerlendirmede bozma kararının doğru olduğu kanaatine varırsa bozmaya uyma kararı verecektir. Bu kararın anlamı, bölge adliye mahkemesinin vermiş olduğu önceki kararının hatalı olduğu ve Yargıtay’ın bozma kararı doğrultusunda yeniden inceleme yaparak bir karar vereceğidir. Bozmaya uyma kararı ile bozma kararı lehine olan taraf için bir usuli müktesep hak doğar (Pekcanıtez Usul-Medeni Usul Hukuku, 15. Bası, İstanbul 2017 III.Cilt, Sh.2302 vd.).
Başka bir anlatımla, Yargıtay’ın bozma kararına uyan bölge adliye mahkemesi, bozma kararı uyarınca yargılama yaparak yeni bir karar verir. (Kuru, Baki/Aydın, Burak İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 2020, s. 537)
Somut olayda; bölge adliye mahkemesi tarafından, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373 üncü maddesinin üçüncü fıkrası gereğince bozma ilamına uyulduğuna göre, bundan sonra yapılacak iş; bozmaya uygun olarak, yeniden esas hakkında karar vermekten ibarettir. Buna rağmen, bölge adliye mahkemesince Yargıtay bozma ilamı yanlış yorumlanarak, daha öncesinde kaldırılmasına karar verdiği, dolayısıyla hükümsüz hale gelen ilk derece mahkemesi kararına karşı davalılardan … vekilinin yaptığı istinaf başvurusunun tekrardan incelenerek başvurunun esastan reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili ve davalılardan … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 371. maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/2. maddesi gereğince dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 20.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.