Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2022/1888 E. 2023/3083 K. 05.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1888
KARAR NO : 2023/3083
KARAR TARİHİ : 05.06.2023

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bergama 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki muhdesat aidiyetinin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun süreden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında Bergama Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/191 Esas ve 2018/192 Esas sayılı ortaklığın giderilmesi davaları bulunduğunu, bu davalara konu 531 parsel sayılı palamutlu tarla ile 445 parsel sayılı tarla nitelikli taşınmazların tarafların miras bırakanı 20.08.1974 tarihinde ölen …’a ait olduğunu ve taşınmazların murisin sağlığında fiilen mirasçılarına paylaştırıldığını, taşınmazlarda paylaştırılmaya uygun olarak aralıksız en az 50 yıldır bu kullanım rejiminin devam ettiğini, 445 parsel sayılı taşınmazın 8.500,00 m²’lik kısmına müvekkilinin 1968-1969 yıllarında 250 adet delice fidan (zeytin) diktiğini, ağaçların şimdi 50 yaş civarında zeytin ağacı olduğunu belirterek davacı tarafından kullanılan alanlardaki zeytin ağaçları ile bina elektrik tesisatı ve derin kuyu su pompasının müvekkiline ait olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Bir kısım davalılar davaya karşı beyan dilekçelerinde ve duruşmadaki beyanlarında; taşınmazdaki zeytin ağaçlarının davacının babası tarafından dikildiğini, davacının 1975 yılından beri taşınmazı nizasız olarak kullandığı iddiasının doğru olmadığını, taşınmazları 2009 yılından beri davacının kullanmakta olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesince “taşınmazların edinme tarihleri dikkate alındığında dava konusu taşınmaz üzerindeki muhdesatların davacının edinme tarihinden önce taşınmazda bulunduklarının anlaşıldığı, bu itibarla davacının taşınmazları bu muhdesatlar dahil olarak iktisap ettiğinin kabulünün gerektiği, davacının edinme tarihinden önce taşınmazda yaptırdığını iddia ettiği muhdesatları şartlarının olması halinde davalılardan sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda talep edebileceği, somut olayda taşınmazların dedelerinden taraflara intikal ettiği dikkate alındığında, davacının taşınmazlar üzerindeki zeytin ağaçlarını kendisinin diktiğinden ayrı olarak kendi ad ve hesabına diktiğini de kanıtlaması gerektiği, taşınmazların taraflar arasında ortak olarak kullanıldığı ve atadan kaldığı dikkate alındığında davacının ağaçları dikmesinin tek başına kendisine ait olduğunu kanıtlamayacağı, taşınmaz üzerindeki muhdesatların davacı tarafından ve kendi adına yerine getirildiğinin tereddüte mahal vermeyecek şekilde ispat edilemediği” gerekçesiyle hüküm kurulmuştur.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, tanık beyanlarının dikkate alınmadığını, bilirkişi raporunun hatalı olarak davacı aleyhine yorumlandığını, mahkemece eksik inceleme sonucu karar verildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
“… gerekçeli kararın davacı vekiline 09.06.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından 22.06.2021 tarihinde istinaf karar ve ilam harcı yatırılmış ise de 14.09.2021 tarihinde UYAP sistemine kaydedilen dilekçe ile istinaf kanun yoluna başvurulduğu, Tebliğ tarihi ile istinaf tarihi arasında 6100 sayılı HMK’nın 345/1 inci maddesinde düzenlenen 2 haftalık istinaf süresinin geçmiş olduğu…” gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 345/1 ve 352/1-c maddeleri gereğince süreden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesindeki başvuru nedenleriyle birlikte, HMK’nın 344 üncü maddesinde yer alan hükmün kıyas yolu ile uygulanması gerektiğini, istinaf harç ve giderlerinin yasal sürede yatırıldığını ancak dilekçenin dalgınlık sonucu sisteme kaydedilmediğini, muhdesat aidiyetinin belirlenmesinde muhdesatın edinme sebebinden önce ya da sonra olup olmadığının değil, kim tarafından oluşturulduğunun esas alınması gerektiğini belirterek hükmü temyiz etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; muhdesat aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir.

Uyuşmazlık; davacı vekilince yapılan istinaf isteminin yasal süre içinde yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun; “istinaf yoluna başvurulabilen kararlar” kenar başlıklı 341/1 inci maddesinde; İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. ‘Başvuru süresi’ kenar başlıklı 345 inci maddesinde; İstinaf yoluna başvuru süresi iki haftadır. Bu süre, ilamın usulen taraflardan her birine tebliğiyle işlemeye başlar. İstinaf yoluna başvuru süresine ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır.” hükmü yer almaktadır.

3. Değerlendirme
1. Somut olayda; ilk derece mahkemesinin 27.04.2021 tarihli kararının davacı vekiline E-Tebligat yolu ile 09.06.2021 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, ancak davacı vekilinin kanuni istinaf süresi aşıldıktan sonra 14.09.2021 tarihinde istinaf talep ettiği anlaşılmıştır. Bu nedenle ilgili bölge adliye mahkemesince istinaf talebinin süre yönünden usulden reddedilmesine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.

3. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile bölge adliye mahkemesi kararında belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup özellikle, Bölge Adliye Mahkemesince kanunun somut olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiş, davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmamıştır.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370’inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.