Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2022/1508 E. 2023/2692 K. 18.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1508
KARAR NO : 2023/2692
KARAR TARİHİ : 18.05.2023

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Of Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki muris muvazaası nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, vasiyetnamenin iptali, terdiden tenkis davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili ve davalılar tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacılar vekilinin başvurusunun esastan reddine, davalıların başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1. Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisi….’in 14.03.2016 tarihinde vefat ettiğini, murisin sağlığında 19.08.1993 tarihli ölünceye kadar bakma sözleşmesini düzenleyerek; bir kısım taşınmazlarındaki haklarının tamamını, kendisini ölünceye kadar bakıp gözetmek kaydı ile oğulları olan davalılar …. ve …. bıraktığını açıklamıştır.

2. Dilekçede, murisin Of Noterliğinin 03.10.2010 tarihli vasiyetnamesini düzenleyerek ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile davalılara bıraktığı taşınmazların aynılarını yine davalılara bıraktığı, bu hususu vasiyetnamenin açılmasına ilişkin Of Sulh Hukuk Mahkemesinin 18.06.2018 tarih ve 2018/177 Esas, 2018/319 Karar sayılı ilâmının müvekkillerinin 2019 yılı Şubat ayı içerisinde tebliğ edilmesi ile öğrendiği, söz konusu vasiyetnamede murisin imzası bulunmadığı gibi vasiyet tanıklarından …’ün de imzası olmadığından vasiyetnamenin iptali gerektiği ileri sürülmüştür.

3. Davalıların ölünceye kadar bakma sözleşmesi ve vasiyetnameye konu 5 adet taşınmazın 3’ünü (yeni parsel no: 1488 ada 1 parsel, 1488 ada 8 parsel, 1488 ada 7 parsel) tapuda kendi adlarına devraldıklarını, 265 ada 137 parsel ve 289 ada 9 parselde kayıtlı taşınmazları davalılardan Mustafa’nın 2015 yılında kadastro çalışmaları sırasında kendi adına kaydettirdiği izah edilmiştir.

4. Davacılar vekili, davalılar adına kayıtlı olan tapuların muris muvazaası nedeniyle iptaline ve müvekkilleri adına miras payları oranında tesciline, Of Noterliğinin 03.10.2010 tarihli vasiyetnamesinin iptaline, tüm bu taleplerinin kabul görmemesi durumunda davacıların saklı payları ihlâl edildiğinden müvekkillerinin saklı payları oranında tenkisine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar cevap dilekçesinde; davaya konu edilen taşınmazlardan 265 ada 137 parsel ile 289 ada 9 parsel sayılı taşınmazların Of Kadastro Mahkemesinin 2019/1204 Esas sayılı kararı sonucunda adlarına tescil edildiğini, taşınmazların ortak muris ile bir ilişkisi bulunmadığını, davacının bakım sözleşmesi yönünden de iddiaların yersiz olduğunu, vasiyetnamenin tanzim edilmiş olduğu tarihte babasının 64-65 yaşlarında biri olduğunu, babasını ölünceye kadar baktığını, toplam yerlerin yüz ölçümleri dikkate alındığında ve yine bakım süresi gözetildiğinde (25 yıl) mal kaçırma kastının olmadığını, babalarının kendileriyle birlikte rahat bir yaşam sürdüğünü, ölene kadar da tüm ihtiyaçlarının taraflarınca karşılandığını belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm beyanlar değerlendirildiğinde murisin ölüm tarihi olan 2016 tarihinden hemen öncesine kadar bakıma muhtaç olmadığı davalıların ölünceye kadar bakma sözleşmesi edimlerini yerine getirdikleri hususunun ispatlanmadığı, murisin aynı taşınmazların on iki sene sonra vasiyetname ile davalılara bırakıldığı; yörenin gelenekleri kızlara mal bırakmama adetleri düşünüldüğünde ayrıca tanık beyanlarından murisin kızlarının da muris ile ilgilendiği murisin düşkün olmadığı değerlendirildiğinde murisin asıl amacının davacı mirasçılarından mal kaçırmak olduğu gerekçesiyle 1488 ada 1, 7, 8 ve 1505 ada 69 parsel yönünden davanın kabulüne,

2. Dava konusu 265 ada 137 ve 289 ada 8 parselin ise murise ait olup davalılara bırakılan taşınmazlardan olmadığı Kadastro Mahkemesi kararı ile davalılar adına tescil edildiğinden anılan parseller yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalılar istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili; 265 ada 137 parsel ve 289 ada 8 parsel No.lu taşınmazlar yönünden Of Kadastro Mahkemesinin 12.05.2015 tarihli ilâmı incelendiğinde 265 ada 137 parsel ve 289 ada 8 parsel No.lu taşınmazları murisin davayı kabul etmesiyle sonuçlandığını, taşınmazların davalılar ile danışıklı bir kadastro davası sonucunda davalılar adına tescil edilmesinin murisin kız çocuklarından mal kaçırmadığı anlamına gelmediğini ileri sürmüştür.

2. Davalılar; murislerinin bakıma muhtaç olduğunu, davacıların iddialarının ispat edilemediğini, vasiyetnamenin iptali dava konusu yapılmadığını, hukuken geçerli vasiyetnamenin yok sayılamayacağını, muris muvazaası söz konusu olsa dahi dava konusu edilen parsellerin ancak, davacıların saklı payları oranında iptalinin gerektiğini savunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tanık anlatımlarına göre murisin vefatından önce yaşılıktan kaynaklı rahatsızlıklarının bulunduğu, davalıların yılın büyük kısmında murisin yanında olduğu ve onun bakımı ile ilgilendiği, davacıların davalıların murisin sağlığında bakım borcunun yerine getirilmediğine dair bir iddiasının bulunmadığı; dava konusu taşınmazların, mal kaçırmak amacıyla devredildiği iddiasının davacılar tarafından kanıtlanamadığı, ölünceye kadar bakım akdinin muvazaa ile illetli olmadığı ve sözleşme gereğince murisin taşınmazları davalılara devrettiği anlaşılmakla, muris muvazaası hukuksal sebebine dayalı dava yönünden davanın reddine karar verilmesi yerine, davanın kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğu,

2. Red kararı verilen taşınmazlar yönünden öncesinde Kadastro Mahkemesinde yargılamanın yapıldığı, bu davanın tarafları ile Kadastro Mahkemesinde yapılan yargılamanın tarafları farklı olsa da; o davada davacı tarafların da dava dilekçesinde belirttiği tapunun uygulandığı bu tapunun ve tescile konu köy senedinin, baba tarafından çocuklarına satıldığına ilişkin sahteliğinin davacı taraflarca iddia ve ispat edilmediği; dolayısıyla kesinleşmiş bu ilâmla tarafların da bağlı olduğu, bu yönden ret kararının yerinde olduğu,

3. Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren iki taraflı bir sözleşme olduğundan, ivazlı akitlerden olması nedeniyle tenkis koşullarının da oluşmadığı, terditli olarak ileri sürülen bu talebin de reddinin gerektiği,

4. Davalı tarafların dava konusu taşınmazları vasiyetname ile devralmadığı, ölünceye kadar bakma akdi kapsamında tapuda devirlerin sağlanmış olması ve vasiyetnamenin de aynı taşınmazları kapsaması nedeniyle vasiyetnamenin artık geçerli olmadığı, dava konusunun son yapılan sözleşmeden kaynaklı olduğundan davanın reddi gerektiği gerekçeleriyle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili; dava dilekçesinde murisin davalılar tarafından bakılmadığının açıklandığını, davalılardan Mustafa’nın 1987 – 2015 yılları arasında Edremit ilinde yaşadığı, murisin Trabzon ili, Of ilçesinde yaşaması nedeniyle zaten davalı … tarafından murise bakılmasının olanaksız olduğu, diğer davalı …’in ise akıl sağlığı nedeniyle tedavi gördüğünden murise bakacak durumu olmadığını, murisin tüm mal varlığını erkek çocuklarına devrederek saklı paylarının ihlâl edildiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davanın reddi kararın eksik incelemeye ve hatalı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 611 inci maddesi.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Davacı vekilinin, Bölge Adliye Mahkemesinin davacıların davalılar tarafından murisin sağlığında bakım borcunun yerine getirilmediğine dair bir iddiasının bulunmadığı yönündeki değerlendirmesinin hatalı olduğu, dava dilekçesiyle çeliştiği hususundaki temyiz sebebi incelenmiştir. Murisin sağlığında bakım borcunun yerine getirilmediğini ileri sürmemesi, bu iddiaya dayanarak bir dava açmaması karşısında gerekçeli kararda yer alan ve temyize konu edilen ifadeler bozma sebebi yapılmamıştır.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine ,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.