Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2022/144 E. 2023/5360 K. 07.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/144
KARAR NO : 2023/5360
KARAR TARİHİ : 07.11.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1452 E., 2021/1583 K.

KARAR : İstinaf taleplerinin esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Simav Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/396 E., 2019/269 K.

Taraflar arasındaki ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili ve birleştirilen davada davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşmalı olarak, birleştirilen davada davacı vekili tarafından duruşmasız olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 07.11.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde duruşmalı temyiz eden davalı- karşı davada davalı … adına vekili Avukat … ve … geldiler. Diğer taraftan birleştirilen davada davacı vekili Avukat … … geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra açık duruşmanın bittiği bildirildi. İşin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA VE BİRLEŞTİRİLEN DAVA
1. Asıl davada davacı vekili, davacının maliki olduğu 494 ada 36 parselde kayıtlı taşınmaza sınırdaş olan 494 ada 32 parsel sayılı taşınmazın 23.02.2017 tarihinde davalıya satıldığını, taşınmaz üzerinde 5403 sayılı Kanun’un 8/i maddesi gereğince müvekkil davacının satım bedelinin ve harçları mahkeme veznesine depo etmek suretiyle önalım hakkını kullanmak istediğini belirterek; taşınmazın davalı adına tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2. Birleştirilen davada davacı vekili; davacının maliki olduğu 494 ada 33 ve 494 ada 35 parselde kayıtlı taşınmazlara sınırdaş olan 494 ada 32 parsel sayılı taşınmazın 23.02.2017 tarihinde davalıya satıldığını, taşınmaz üzerinde 5403 sayılı Kanun’un 8/i maddesi gereğince müvekkil davacının satım bedelinin ve harçları mahkeme veznesine depo etmek suretiyle önalım hakkını kullanmak istediğini belirterek; taşınmazın davalı adına tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili, müvekkiline ait taşınmazın, kanunda Simav ilçesindeki … araziler için belirlenen yeterli gelirli tarımsal arazi büyüklüğüne sahip olduğundan, açılan davayı kabul etmediklerini, satış bedelinin 350.000,00 TL olduğunu, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddini savunmuştur

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, 494 ada 36 parsel sayılı taşınmaz ile davalıya ait 494 ada 32 parsel sayılı taşınmazın tarım arazisi olduğu, her iki tarım arazisinde aynı türden üretim yapıldığı, aralarında ortak ekonomik amacın güdüldüğü gerekçesiyle asıl dava yönünden davanın kabulüne, birleşen 2017/503 Esas sayılı dava yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili, birleştirilen dosya davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı vekili, müvekkiline ait taşınmazın, kanunda Simav ilçesindeki … araziler için belirlenen yeterli gelirli tarımsal arazi büyüklüğüne sahip olduğundan açılan davayı kabul etmediklerini, satış bedelinin 350.000,00 TL olduğunu, belediye ilave imar planının tamamlanması beklenilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf kanun yoluna başvuruda bulunmuştur.

2. Birleştirilen dosya davacısı vekili, bilirkişi raporlarındaki eksikliklerin giderilmediğini ve bu husustaki itirazlarının göz önüne alınmadığını, bütünlük kavramının yeterince irdelenmediğini hatta es geçildiğini, kendi davalarının reddi hususunda net, anlaşılır, objektif kriterlere dayalı bir gerekçe gösterilmediğini, söz gelimi yola cephe hususunun bütünlük açısından hiç ele alınmadığını belirterek istinaf kanun yoluna başvuruda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekili ve birleştirilen dosya davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve birleştirilen dosya davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler ile bölge adliye mahkemesi kararını temyiz etmiştir.

2. Birleştirilen dosya davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler ile bölge adliye mahkemesi kararını temyiz etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 732 ve devamı maddeleri ile 5403 sayılı … Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun 6537 sayılı Kanunla değiştirilen 8/i maddesinin ikinci fıkrası uyarınca açılan sınırdaş parsel malikine tanınan yasal önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 30/4/2014 tarihli ve 6537 sayılı … Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunla, 5403 sayılı … Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda değişiklik yapılmış ve Kanuna “Ön Alım Hakkı” kenar başlıklı 8/i maddesi eklenmiştir.

2. Bu maddenin ikinci fıkrası uyarınca, tarımsal arazilerin satılması hâlinde sınırdaş tarımsal arazi maliklerinin de ön alım hakkına sahip olduğu; tarımsal arazi, sınırdaş maliklerden birine satıldığı takdirde, diğer sınırdaş maliklerin önalım haklarını kullanamayacağı; ön alım hakkına sahip birden fazla sınırdaş tarımsal arazi malikinin bulunması hâlinde, tarımsal bütünlük arz eden sınırdaş arazi malikinin ön alıma konu tarımsal arazinin mülkiyetinin devrini talep edebileceği ve ön alım hakkının kullanılmasında Türk Medenî Kanun’u hükümlerinin uygulanacağı hükmü yer almaktaydı.

3. Sınırdaş tarım arazisi maliklerine ön alım hakkı veren 8/İ maddesinin ikinci fıkra hükmü, 15 Mayıs 2014 tarihli ve 29001 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı … yürürlüğe girmiş; 28/10/2020 tarihli ve 7255 sayılı “Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun”un 20 nci maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır. 7255 sayılı Kanun 4 … 2020 tarihli ve 31294 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak aynı … yürürlüğe girmiştir.

4. Bu tespitlere göre, sınırdaş tarım arazisi maliklerine önalım hakkı veren 5403 sayılı Kanunun 8/i maddesinin ikinci fıkra hükmü, 15 Mayıs 2014 ila 4 … 2020 tarihleri arasında yürürlükte kalmıştır.

5. Kanun değişikliğinin, taşınmazın resmi satış sözleşmesinden ve eldeki davadan sonra yürürlüğe girmiş olması nedeniyle somut olayda uygulama yerinin bulunup bulunmadığının öncelikli olarak olarak çözülmesi gerekmektedir.

6. 3/12/2001 tarihli ve 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun;

“Geçmişe etkili olmama kuralı” kenar başlıklı 1 … maddesi uyarınca, Türk Medenî Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki olayların hukukî sonuçlarına, bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Türk Medenî Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılmış olan işlemlerin hukuken bağlayıcı olup olmadıkları ve sonuçları, bu tarihten sonra dahi, yapıldıkları sırada yürürlükte bulunan kanunlara göre belirlenir. Türk Medenî Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten sonra gerçekleşen olaylara, Kanunda öngörülmüş ayrık durumlar saklı kalmak kaydıyla, Türk Medenî Kanun’u hükümleri uygulanır.

7. Bu düzenlemeye göre, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na yönelik uygulamalarda derhal uygulama ilkesi benimsenmiş olup bu ilke, hukuk güvenliğinin daha genel anlamda hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. … hukuk alanında ve özellikle medeni hukuk kurallarının uygulanmasında, kural olarak her kanun, eğer tersini öngören bir hüküm taşımıyorsa, ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonraki zamanda meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır; o tarihten önceki zamana rastlayan olaylara ve ilişkilere uygulanmaz. Hukuk güvenliği bunu gerektirir.

8. 4722 sayılı Kanunla, toplum barışının … dayanağı olan hukuka ve özellikle kanunlara karşı güveni sağlamak amaçlandığı için, kendi bünyesinde farklı bir uygulama tarihi içermeyen bir kanunun kural olarak geriye yürümeyeceği (geçmişe etkili olamayacağı) esası kabul edilmiştir.

Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralının istisnaları da vardır. 4722 sayılı Kanun’un 2, 3 ve 4 üncü maddelerinde bunlar sayılmış olup bu hallerin gerçekleşmesi durumunda kanunların geriye yürümesi söz konusu olabilecektir.

9. 7255 sayılı “Gıda, Tarım ve Orman Alanında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun”un 20 nci maddesiyle sınırdaş tarım arazisi maliklerine ön alım hakkı veren 5403 sayılı Kanun’un 8/i maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılırken bu değişikliğin geçmişe etkili olacağına dair, anılan Kanunda bir hüküm bulunmadığı gibi; olayda 4722 sayılı Kanun’un 2, 3 ve 4 üncü maddelerinde sayılan istisnalardan herhangi birinin söz konusu olmadığı da açıktır.

10. Ön alım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı; tarım arazisi satışlarında ise sınırdaş parsel malikine satışa konu tarım arazisini öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır.

11. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla da kullanılabilir hale gelir.

12. Kural olarak ön alım bedeli, dava konusu payın tapudaki satış bedeli ile davalının bu satım sebebiyle ödediği tapu harç ve masraflar toplamından ibarettir.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 … maddesinde yer … sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili ve birleştirilen dosya davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 … maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Yargıtay duruşma vekaleti ücreti takdirine yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.