Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2022/1253 E. 2023/790 K. 13.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1253
KARAR NO : 2023/790
KARAR TARİHİ : 13.02.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki ipoteğin kaldırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin …Köyü, 972 parsel sayılı taşınmazda 1/8 hisse ile malik olduğunu, davacının söz konusu taşınmazı 2013 yılında satın aldığını ve emekli maaşı ile geçindiğini, müvekkilinin davalıya 500.00,00 TL tutarında borçlanacak ve bu borcu ifa edecek maddi imkanın bulunmadığı gibi bu borcun müvekkilinin de borcu olmadığını, borcun şüpheli bir şekilde ölmüş olan müvekkilinin yeğeni …’ya ait olduğu, davalının müvekkilini tehdit etmesi nedeniyle 31/05/2018 tarihinde davalı lehine 500.000,00 TL bedel ve 5 yıl süreyle ipotek hakkı tesis ettiğini, müvekkilinin kendi can ve mal varlığına veya yeğenine karşı bir zarar geleceği korkusu altında ipotek tesisi işleminin yapıldığını, müvekkilinin iradesinin tehdit ve korkutma yoluyla sakatlandığını, bu sebeple sözleşmenin müvekkilini bağlamadığını belirterek, müvekkiline ait taşınmaz üzerine davalı lehine tesis edilen ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davanın 1 yıllık yasal süresi içinde açılmadığı için davanın esasına girilmeden öncelikle bu husus dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesini gerektiğini, davacı …’ın kendi adına kayıtlı taşınmaz üzerine ipotek tesis edilmesini kabul ettiğini, davacı …’ye tapu memuru tarafından yapılan işlemin mahiyetinin ayrıntılı olarak izah edildiğini, kendisinin bilgilendirildiğini, davacının tehdit edildiği iddiası ile Cumhuriyet Savcılığı nezdinde yapmış olduğu şikayetinden vazgeçmiş olmasının ve bu vazgeçmenin hemen sonrasında değil de yaklaşık 7 ay sonra ipoteğin tescil edilmiş olmasının bile tek başına dava dilekçesindeki anlatımların doğru olmadığının delili olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, “davanın, davacının yeğeninin ölümü ile ilgili olarak açılan soruşturmada davalı hakkın karar verilmesine yer olmadığı kararı verildikten sonra 1 yıl içinde ve hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, ispat yükünün davacı üzerinde olduğu ve davacının davalı tarafından korkutularak ipotek tesisi işlemini yaptığını ispatlayamadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı tarafından tehdit edildiğini, irade sakatlığı nedeniyle ipotek sözleşmesinin askıda hükümsüz olduğunu, TBK’nın 37/1 inci maddesi uyarınca sözleşmenin korkutulan tarafı bağlamadığını, sakatlanmış bir işlemin ileride kurulacak bir işlemi de sakatlayacağını, müvekkiline ipotek karşılığı herhangi bir mal, para ya da hizmet verilmediğini, bu nedenle ipoteğin karşılıksız kaldığını belirterek, davanın reddine yönelik kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353/1-b-1 bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, istinaf dilekçesini tekrarla verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek temyiz isteminde bulunmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, ipoteğin kaldırılması ve menfi tespit istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
Uyuşmazlık çözümünde; TMK’nın 6 ncı maddesi, TBK’nın 37, 38 inci maddeleri esas alınmıştır.

3. Değerlendirme
1. Davacının delil listesinde tapu kayıtları ve tanık deliline dayandığı anlaşılmıştır.

2. Bilindiği gibi; ikrah (korkutma), bir kimsenin başka surette yapmayacak olduğu bir hukuksal işlemi bir kötülüğün kendisinin veya yakınlarının başına gelebileceğini görerek yapmasına neden olan ürkütülmedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 37 nci (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 29 uncu) maddesine göre, bir kimse karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi ya da yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. TBK’nın 38 inci (BK’nın 30 uncu) maddesinde belirtildiği gibi, korkutmadan (ikrah-tehdit) söz edilebilmesi için, korkutmanın sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, korkutmaya maruz kalanın sübjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız (hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması yani sözleşmenin korkunun yarattığı etki sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir. Hemen belirtmek gerekir ki, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def’i veya dava yoluyla da kullanılabilir (TBK’nın 39 uncu md). Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkacağı için yerine getirilen edim, istihkak davası (tapulu taşınmazlarda iptal ve tescil davası), bunun mümkün olmadığı hallerde sebepsiz zenginleşme davası ile geri istenebilir.

3. Hemen belirtilmelidir ki; yasal açıdan bir akdin korunması için asıl olan, aktin yapılması sırasında iradeyi ifsat eden bir nedenin bulunmamasıdır. Yok eğer akdin inikadı sırasında akit hata, hile, ikrah, gabin gibi iradeyi bozucu bir sebeple gerçekleştirilmiş ise yapılan temliki tasarrufun geçersiz olacağında kuşku yoktur. Akit sırasında olmayıp, sonradan zuhur eden olayların aktin geçerliliğine etkisi olamaz. Bir başka ifade ile akti geçersiz kılmaz.

4. Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde; gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı ispatlaması gerekir.

5. İncelenen bölge adliye mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu ve davalı tarafın temyiz itirazlarının bölge adliye mahkemesi kararında değerlendirilmiş olduğu anlaşılarak davalı vekilinin temyiz itirazının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.