Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2022/1064 E. 2022/2439 K. 30.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1064
KARAR NO : 2022/2439
KARAR TARİHİ : 30.03.2022

7. Hukuk Dairesi

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki mülkiyet hakkına dayalı ecrimisil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 09/11/2021 gün ve 2021/4582 Esas, 2021/2813 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Mahkemece verilen karar, Yargıtay 14. Hukuk Dairesince yasal ve hukuki dayanakları gösterilmek suretiyle bozulmuş olup, karar düzeltme istemi HUMK’nun 440. maddesindeki nedenlerden hiçbirisine dayanmamaktadır. Bu nedenle yerinde olmayan istemin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçelerle, HUMK’nun 440. maddesinde gösterilen nedenlerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin REDDİNE, aynı yasanın 442/son ve 4421 sayılı Kanunun 2 ve 4/b-1 maddeleri delaletiyle takdiren 660,00TL para cezasının düzeltme isteyenden tahsiline, ret harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına 30/03/2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Muhalif)

KARŞI OY

Davacı, paydaşı olduğu …,… parsel sayılı taşınmazın davalı şirket tarafından haklı ve geçerli bir neden olmaksızın fabrika olarak kullanmak suretiyle işgal edildiğini 23.01.2013 tarihli ihtarnameden de sonuç alınamadağını ileri sürerek dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık dönem için ecrimisil talep etmiştir.
Davalı 06.01.2014 tarihli cevap dilekçesi ve tüm beyanlarında davacının hissesini 30.06.2009 tarihinde devrettiğini, 23 Ocak 2013 tarihli ihtarnamenin kendilerine ulaşmadığını, kullanımlarının iyi niyetli olup muvafakata dayandığını belirtmişlerdir.
Yerel mahkemece oluşturulan 02.04.2015 tarihli ilk karar davacının tapuda hissedar olup, davalının hissedarı olmadığı taşınmazda haksız işgalci konumunda olduğu gerekçeleri ile ecrimisilin kabulüne karar vermiştir. Temyiz gören bu karar Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 27.02.2018 tarihli ilamı ile “tarafların işgal ve muvafakat yönündeki iddialarını ispat için tanık deliline dayandıkları bu tanıklar dinlenmeden sonuca gidilmesi eksik inceleme sayılmak suretiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyularak taraf tanıkları dinlenmiştir.
Yerel mahkeme 10.03.2020 tarihli kararında, davacının şirket genel kurulunda en son imzasının 18.12.2008 olduğunu, hisse devrinden sonra şirketin haksız kullanımına muvafakatının hayatın olağan akışına uygun olmayacağı, muvafakın ispatlanmamış gerekçesiyle 18.12.2008 tarihinden, dava tarihine kadar ecrimisilin kabulü yolunda hüküm tesis etmiştir.
Temyiz üzerine bu karar dairemizin 09.11.2021 tarihli oy çokluğu kararı ile “somut olayda, davalı şirketin davasının ortaklığının sona erdiği tarihe kadar ki kullanımın muvafakata dayanmaktadır. Şirket hisselerinin devir edildiği tarihten sonrası dönem içinde (daha önce var olan) muvafakatın sona erdiğine veya geri alındığına dair dosya kapsamında herhangi bir yazılı veya sözlü beyana rastlanılmamıştır. Nitekim uzun bir süre dava açılmamasınında rızasının geri alınmadığını gösterdiği gerekçesi ile bozulmuştur.
Davacı taraf karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Ecrimisil, kötü niyetli zilyedin taşınmaz malikine ödemek zorunda olduğu hesaplanabilir bir bedelden ibarettir.
Dosya kapsamından davacının hissedarı olduğu davalı şirketten 30.06.2009 tarihinde hissesini devrederek ayrıldığı ve taşınmazda hisse maliki olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca yine dava dilekçesine ekli olarak sunulan davalı şirkete tebliği araştırılmasa da mevcut İstanbul Üsküdar 17. Noterliği’nin 23 Ocak 2013 tarihli ihtarnamesi mevcuttur. Bu ihtarda açıkça “izni olmadan kullanılan gayrimenkulden dolayı ecrimisil talep edildiği görülmektedir.
Bu durumda davacının ortaklığının sona erdiği tarihe kadar kullanımın muvafakata dayandığı kabulü doğru ise de, intifadan men şartının istisnasını oluşturan olayımızda hisse devrinden sonra muvafakatının devamını ispat yükü davalı tarafta olmasına rağmen yetersiz tanık anlatımları uzun süre dava açılmadığı gerekçesinin dava kapsamı ile uyumlu olmadığı, ayrıca 23 Ocak 2013 tarihli ihtarın dava açılmadan önceki bir tarih olup tebliğ tarihide araştırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmek üzere kararın bozulması gerekirken, ecrimisil talebinin tümden reddine yönelik daire bozmasına karar düzeltmenin reddine ilişkin sayın çoğunluğun kararına katılmadığımı karar düzeltme kabul edilerek bu gerekçelerle bozma olması yönündeki azınlık görüşümdür. 30.03.2022