YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1039
KARAR NO : 2023/2498
KARAR TARİHİ : 11.05.2023
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki ehliyetsizlik ve irade sakatlığı sebebiyle vasiyetnamenin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; murisin 17.12.2015 tarihinde vefat ettiğini, son 15 yıllık yaşamına davalının egemen olduğunu, murisin 16.03.2001 tarihinde yapılan vasiyetname ile tüm malvarlığı ve banka hesaplarındaki mevduatları, vakfa intikal ettiriliyormuş gibi gösterilerek gerçekte vakıf başkan vekili olan davalıya vasiyet edildiğini, iş bu vasiyetname ile maliki bulunduğu taşınır ve taşınmaz malların tamamı vakfın amaçları için değerlendirilmek üzere muris tarafından davalıya vasiyet edildiğini, davalı ile muris arasında vakıf kurma, vasiyetname, bağışlama ve vesayet işlemlerinin tesadüfle açıklanamayacağını, ehliyetsizlik ve tasarrufu yapanın aldatılması veya kandırılması hâllerinin vasiyetnamenin iptali sebebi olduğunu, murisle davalı arasında ilişki yumağında davalının “hekimlik” mesleğinin tüm incelik ve özelliklerini kullanarak işlem tarihlerinde 90’lı yaşlara yaklaşan muris üzerinde bir tahakküm, en azından bir “otorite” tesis ettiği ve murise diğer tüm işlemler gibi dava konusu vasiyetnameyi de bu etki ortamında yaptırmayı sağladığının inkar edilemeyeceğini, vasiyetin kim lehine yapıldığının tam olarak belli olmadığını, vakıf amaçları için değerlendirilip değerlendirilmediğinin de hukuki denetime kapalı olduğunu, murisin vasiyet düzenleme tarihindeki yaşı (84) itibarıyla vasiyetnameye dayanak yapılan sağlık raporunun yeterli olmadığını, raporun tek tabip imzalı olduğunu, muayenin müşahadeye dayanmadığını, murisin ehliyetli olduğu kabul edilse dahi TMK 557/2 nci maddesi kapsamında vasiyetnamenin geçerlilik kazanamayacağını açıklayarak, İstanbul 15. Noterliğinin 16.03.2001 gün ve 06328 sayılı düzenleme şeklinde vasiyetnamesinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı … vekili 10.09.2019 tarihli birinci celsede davacıların daha önce İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/38 Esas sayılı dosyasında açtıkları vasiyetnamenin iptali davasının takip edilmediğini, vasiyetnamenin iptali davası açmak için hak düşürücü sürenin dolduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacıların, davalılara karşı ilk olarak İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2016/38 Esas sayılı dosya ile aynı vasiyetnamenin iptali istemiyle 26.01.2016 tarihinde dava açtıkları ve 2018/335 Karar sayılı ilâm ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, hükmün 24.10.2018 tarihinde kesinleştiği, dava konusu vasiyetnamenin davacılar tarafından en azından 2016/38 Esas sayılı davayı açtıkları 26.01.2016 tarihinde öğrenilmiş olduğunu kabulünün gerektiği, eldeki davanın ise 14.12.2018 tarihinde açıldığı, davacıların vasiyet edenin ölümünden sonra vasiyetnamenin varlığını, iptal sebebini ve kendilerinin hak sahibi olduklarını öğrendikleri tarih ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında Türk Medeni Kanunu’nun 559 uncu maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde, İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/38 Esas ve 2018/335 Karar sayılı hükmü ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, bu dava ile hak düşürücü sürenin korunduğunu, eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İstanbul 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/26 Esas sayılı vasiyetnamenin açılması dosyasında davacılara vasiyetname özeti ekli tebligat çıkarıldığı, davacıların bu şekilde vasiyetnamenin varlığından ve içeriğinden haberdar olduğu, kaldı ki 26.01.2016 tarihinde İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesine vasiyetnamenin iptali talepli dava açtıkları, davanın takip edilmediği ve açılmamış sayılmasına karar verildiği, iş bu davanın açıldığı 13.12.2018 tarihine kadar vasiyetnamenin iptali istemlerine yönelik bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmakla istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler ile Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ehliyetsizlik ve irade sakatlığı sebebiyle vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Uyuşmazlık çözümünde; vasiyetnamenin iptaline ilişkin olarak Türk Medeni Kanunu’nun 557 nci maddesi esas alınmıştır.
3. Değerlendirme
İncelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının usûl ve yasaya uygun olduğu, bu nedenle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
VI. KARAR
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usûl ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.