Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2021/8659 E. 2023/1006 K. 21.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8659
KARAR NO : 2023/1006
KARAR TARİHİ : 21.02.2023

Taraflar arasındaki muhdesatın tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin paydaşı olduğu taşınmazda bulunan evlerden birini babası ile birlikte yaptığını, diğer evleri, ahırı, sulama sistemini davacının yaptırdığını, taşınmaz üzerindeki ağaçların da davacı tarafından dikilip bakımının yapıldığını belirterek, muhdesatın davacıya ait olduğunun tespitini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili; tarafların kardeş olup 18.12.2013 tarihli ortaklık mallarını ayırma sözleşmesi yaptıklarını, davacının kullandığı 1500 m² hariç dava konusu taşınmazın davalıya bırakıldığını, davacının yaptığı harcamaları müşterek gelirden yaptığını, ağaçların davalı tarafından dikildiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda esas ve karar sayısı belirtilen kararı ile; keşif mahallinde dinlenen mahalli bilirkişi ve taraf tanıklarının beyanlarına göre dava konusu binaların ne zaman ve kim tarafından yapıldığının bilinmediği; binaların, tarafların babaları ile birlikte, tarafların ortak oldukları dönemde yapıldığının anlaşıldığı, diğer muhdesat hakkında dinlenen mahalli bilirkişi ve taraf tanıklarının alınan beyanlarında çok fazla bilgilerinin olmadığına kanaat edildiği, davacı ve davalının binaların yapılmasında ekonomik katkısının bulunduğu, ancak bu hususun bu davaya konu edilemeyeceği, bu yönden sebepsiz zenginleşme gereğince eda davasının açılabileceği, taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın fiili kullanım şeklinin uzun zamandan beri süregeliyor olmasının muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiği sonucunu doğurmayacağı, davaya konu taşınmaz üzerindeki muhdesatın davacı tarafından kendi nam ve hesabına ve kendi kazancı ile yapıldığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; muhdesatın babaları vefat ettikten sonra yapıldığını, ağaçların ve binaların yaşından bu durumun belli olduğunu, muhdesatın davacı tarafından yapıldığının tanık beyanları ile de sabit olduğunu, talep edilen belgeler getirtilmeyerek eksik inceleme ile karar verildiğini belirtmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda esas ve karar sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın üzerindeki muhdesatın (evler, sulama havuzu, ağaçlar) bir kısmının, tarafların babalarının sağlığında babalarıyla birlikte yaptırıldığı ve dikildiği, bir kısmının da, taşınmazın davacı ve davalının ortak kullanımında iken taraflarca ortaklaşa meydana getirildiği; davacının, muhdesatı kendi parasıyla yaptırdığı ve diktirdiği iddiasını ispatlayamadığı, ayrıca çelik sundurma ve ahırın bütünleyici parça vasfında olmayıp her zaman için ana taşınmazdan sökülüp götürülebilen ve taşınmazdan ayrılması mümkün eşyalar olduğu, teferruat niteliği taşıdığı, bu yönden dava açmakta hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekse de, sonuç olarak davanın reddine karar verilmiş olması nedeniyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına gerek bulunmadığı belirtilerek, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, muhdesatın davacı tarafından babaları vefat ettikten sonra meydana getirildiğini, bu durumun tanık ve mahalli bilirkişi beyanları ile de sabit olduğunu belirtmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muhdesatın tespiti talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,

2. Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 Sayılı TMK m.684/1). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK m.718).    22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukuku’nda, muhdesattan bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK m.722, 724 ve 729), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.

3. Taşınmaz üzerindeki muhdesatın kim tarafından meydana getirildiğinin tespitine ilişkin davalarda, mahkemece araştırılması gereken husus; muhdesatın kim tarafından, hangi gelirlerle ve özellikle kimin adına ve hesabına yaptırıldığıdır.

3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.