Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2021/8549 E. 2023/1143 K. 27.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8549
KARAR NO : 2023/1143
KARAR TARİHİ : 27.02.2023

Taraflar arasındaki muhdesatın tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; dava konusu 190 ada 7 parsel üzerinde bulunan iki katlı bina ve teferruatının muris Necip Lale tarafından 1970’li yıllarda yapıldığını, taşınmaz hakkında ortaklığın giderilmesi davasının derdest olduğunu, taşınmaz üzerine ev yapılırken davalılardan yazılı muvafakat alındığını, davalıların bina üzerinde haklarının olmadığını iddia ederek muhdesatların davacılar murisi tarafından yaptırıldığının tespitini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacılar tarafından sunulan belge altındaki imzaya itiraz ettiklerini, davacıların murisinin kendilerinden habersiz müşterek tapulu arsa üzerine ev, müştemilat yaptığı ve ağaç diktiğini, bu muhdesatın davacılar murisi tarafından yapıldığına dair bir uyuşmazlık olmadığını, ancak davacılar murisinin evi ve müştemilatı izinsiz yaptırıldığını, davacılara aidiyet konusunda süre verilmeden dava açmasının usulsüz olduğunu iddia ederek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taşınmaz üzerindeki yapıların 1970 yılı sonrası yapıldığının anlaşıldığı, eldeki davanın ise kadastro tespitinin kesinleştiği 19/04/1991 tarihinden sonra ve 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 22/10/2020 tarihinde açıldığı, bu nedenle dava konusu muhdesatların kadastro tespitinden önce taşınmaz üzerinde bulunduğu kadastro tutanağı ve tüm dosya kapsamıyla sabit olduğundan davanın hak düşürücü sürenin geçirilmiş olması sebebiyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf başvurusunda, Kadastro Kanununda belirtilen sürenin taşınmazın tapu kaydının iptaline yönelik bir düzenleme olup, talepleriyle kıyaslanmasının mümkün olmadığını, talebin taşınmazın tapu kaydının iptali değil, muhdesatın aidiyetinin tespiti olduğunu, yerel mahkemenin gerekçesinin yerinde olmadığını, davacıların talebinin, tespit niteliğinde bir nevi şahsî hakka dayalı olduğunu, izaleyi şüyu davası kapsamında açılan davanın süresinde açılmış olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Kadastro Kanunun 12/3 maddesi hükmünde belirtilen hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşıldığından, başvurunun esastan reddine, karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyizinde; ortaklığın giderilmesi davası derdest iken muhdesatın tespiti davasının açıldığını, hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesi ile davanın reddinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muhdesatın tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,

2. 4721 s. TMK’ nun 684., 718., 724., 728., 729. ve 1012/2, 3. maddeleri,

3. Kadastro Kanunu’nun “Kadastro tutanaklarının kesinleşmesi ve hak düşürücü süre” başlıklı 12. maddesi

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.