Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2021/8493 E. 2023/2268 K. 25.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8493
KARAR NO : 2023/2268
KARAR TARİHİ : 25.04.2023

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki muhdesatın tespiti ve el atmanın önlenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı-karşı davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına, asıl davanın reddine ve karşı davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 25.04.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davacı-karşı davalı vekili Avukat ….., karşı taraftan davalı-karşı davacı vekili Avukat … geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra açık duruşmanın bittiği bildirildi. İşin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-karşı davalı vekili; tarafların paydaşı olduğu dava konusu taşınmazda bulunan dubleks yapıların davacı tarafından yaptırıldığını, davalının herhangi bir katkısının olmamasına rağmen işgal ettiğini belirterek yapının davacı tarafından yaptırıldığının tespitine ve davalının el atmasının önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı-karşı davacı vekili cevap  ve karşı dava dilekçesinde; inşaat bedelinin taraflarca eşit olarak karşılandığını belirterek davanın reddini savunmuş, 2 ve 3  numaralı dairelerin müvekkili tarafından yaptırıldığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda esas ve karar sayısı belirtilen kararı ile; dosyada bulunan belgeler ve tanık beyanları doğrultusunda davalı-karşı davacının 10.01.2018 tarihinde davacıya toplam 295.760,00 TL gönderdiği, bunun 185.000,00 TL’sinin arsa bedeli olarak kabul edildiği takdirde kalan 110.760,00 TL’nin evin yapım amacıyla gönderildiği, davacının aksini iddia etmediği ve aksini herhangi bir delil ile ispat edemediği gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne, taşınmaz üzerinde bulunan ve bilirkişi raporunda gösterilen yapının davalı-karşı davacı tarafından yaptırıldığının tespitine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 2017 yılı Şubat Ayında prefabrik ev yaptırmak üzere taşınmaza gidildiğini, inşaatı yapacak olan firmanın ruhsat sorunu nedeniyle projeden çekildiğini, davalının da vazgeçtiğini, müvekkilinin daha sonra başka bir firmayla kendisinin anlaştığını, davalı tarafından dosyaya sunulan whatsapp yazışmalarının inşaat firmasıyla yapılan ilk görüşmeye ilişkin olduğunu, davalı tarafından yapılan ödemelerin bir kısmının davacıdan almış olduğu borç paranın geri ödenmesine ilişkin olduğunu, açıklamasız olarak gönderilen havalelerin Mahkemece yanlış değerlendirildiğini, imar cezasına ilişkin yapılan soruşturmada, davalının kendisinin yapılan inşaatla ilgisinin olmadığını ikrar ettiğini, davalının dava konusu evde hak sahibi olmadığını belirtmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda esas ve karar sayısı belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamına, dinlenen tanık anlatımlarına ve dosyada bulunan ödeme belgelerine göre dava konusu yapının taraflarca birlikte yaptırıldığı, buna göre davacı-karşı davalının davasının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de davalı-karşı davacının muhtesatın tespiti davası açmakta hukuki yararı bulunmaması nedeniyle karşı davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacı-karşı davalının davasının reddine, davalı-karşı davacının davasının dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı vekili duruşmalı olarak temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı-karşı davalı vekili yukarıda IV-B bölümünde belirtilen sebeplerle kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muhdesatın tespiti ve el atmanın önlenmesi talebine; karşı dava ise, muhdesatın tespiti talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 Sayılı TMK m.684/1). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK m.718).    22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi muhdesattan, bir    arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde  dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK m.722, 724 ve 729), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.

3. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilâmın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 sayılı HMK’nın 106/2. m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür; bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hâllerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hâkim tarafından da re’sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti hâlinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir.

3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

8.400,00 TL Yargıtay duruşma vekâlet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.