YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8301
KARAR NO : 2023/1076
KARAR TARİHİ : 23.02.2023
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen vasiyetnamenin iptali konulu asıl ve birleştirilen davalarda verilen karar hakkında yapılan istinaf incelemesi sonucunda, Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın yeniden incelenmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesince asıl dava davacıları vekili ile birleştirilen dava davacıları vekilinin ayrı ayrı istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, birleştirilen dava davacıları vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl dava davacıları vekili, dava dilekçesinde vasiyetname yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip olunması gerektiğini, müvekkillerinin murisleri …’ın 75 yaşında iken vefat ettiğini ve ayırt etme gücüne sahip olmadığını, o tarihte ayırt etme gücünün bulunduğuna yönelik herhangi bir sağlık raporunun da bulunmadığını, adı geçen murisin alzheimer ve parkinson hastalıklarından muzdarip olduğunu, ayrıca vasiyetnamenin 75 yaşındaki bir kimsenin elinden çıkamayacak derecede nizami olduğunu ve hukuki atıflarda bulunarak yapıldığını belirterek söz konusu el yazılı vasiyetnamenin iptalini talep etmiştir.
2. Birleştirilen dava davacıları vekili, dava dilekçesinde; davaya konu vasiyetnamede tanzim yerinin belirtilmediğini, vasiyetnamenin mahkemeye sunulması gerektiğini ve vasiyetnameyi yapan murisin akıl sağlığının yerinde olmadığını belirterek söz konusu el yazılı vasiyetnamenin iptalini talep etmiştir.
II. CEVAP
Asıl ve birleştirilen dava davalıları ortak vekili, cevap dilekçesinde; davacı tarafların iddialarının yersiz olduğunu, murisin tam ehliyetli olduğunu ve vasiyetnamenin kanuna uygun olarak yapıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin 23.05.2017 tarihli ve 2013/712 Esas, 2017/167 Karar sayılı kararıyla; asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, asıl dava davacıları vekili ile birleştirilen dava davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
3. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesinin 15.10.2019 tarihli ve 2017/3050 Esas, 2019/1742 Karar sayılı kararıyla; istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
4. Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.02.2021 tarihli ve 2019/205 Esas, 2021/25 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, asıl dava davacıları vekili ve birleştirilen dava davacıları vekili ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesinin 19.10.2021 tarihli ve 2021/1866 Esas, 2021/2235 Karar sayılı kararındaki “…murisin fiil ehliyetinin bulunduğu, el yazılı vasiyetnamenin kendisi tarafından yazılarak imza edildiği, ölüme bağlı tasarruflarının iptal sebeplerinin TMK’nın 557 nci maddesinde 4 bent şeklinde sınırlı olarak sayıldığı, bunlar dışındaki hususların iptal sebebi olmayacağı, TMK’nın 538/2 nci maddesinde yer alan el yazılı vasiyetnamenin Noter, Sulh hakimi veya yetkili memura tevdi edilmesine ilişkin hükmün emredici nitelikte olmadığı, TMK’nın 595 inci maddesi ile birlikte bu hüküm birlikte değerlendirildiğinde vasiyetnamenin geçerli olarak kabulü gerektiğinden iptal sebeplerinin hiçbirisinin somut olayda gerçekleşmediği…” gerekçesiyle istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde birleştirilen dava davacıları vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Ortada geçerli bir vasiyetnamenin bulunmadığını,
2. Bu hususun değerlendirilmediğini,
3. Vasiyetnamenin şekil bakımından geçerli olmadığını,
4. Kararların gerekçe bakımından yetersiz olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Şekli anlamda ölüme bağlı tasarruflar, vasiyetname ve miras sözleşmesi olarak ikiye ayrılmakta olup vasiyetnameler de kendi içerisinde resmi, el yazılı ve sözlü şekilde üçe ayrılmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 538 inci maddesinin, “(f.1.) El yazılı vasiyetnamenin yapıldığı yıl, ay ve gün gösterilerek başından sonuna kadar mirasbırakanın el yazısıyla yazılmış ve imzalanmış olması zorunludur. (f.2.) El yazılı vasiyetname, saklanmak üzere açık veya kapalı olarak notere, sulh hâkimine veya yetkili memura bırakılabilir.” şeklinde olduğu görülmektedir. Düzenlemenin 1 inci fıkrasından da anlaşılabileceği üzere el yazılı vasiyetnamenin baştan sonra vasiyetçinin el yazısıyla yapılmasının gerekli olduğu belirtilmiştir. Bu da el yazılı vasiyetnamenin basit bir adi yazılı değil, nitelikli bir adi yazılı şekil şartına haiz olduğunu göstermekte ve bu doğrultuda, vasiyetnamenin tüm metninin, gün-ay-yıl şeklindeki tarihinin ve imzasının vasiyetçinin el yazısıyla yapılmasını gerektirmektedir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içinde yapılan incelemede; 20.07.2013 tarihinde vefat eden muris …’ın isim ve imzasının bulunduğu 08.11.2007 tarihli el yazılı niteliğindeki vasiyetnamesiyle tüm malvarlığını asıl ve birleştirilen dava davalılarına bıraktığı görülmüştür. Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulunun 11.11.2016 tarihli raporunda, murisin vasiyetname yapma tarihi olan 08.11.2007 tarihinde fiil ehliyetinin yerinde olduğu belirtilmiştir. Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinin 31.08.2020 inceleme tarihli yazısında ise davaya konu vasiyetname üzerindeki yazı biçimi ve imzanın murisin el ürünü olduğunun tespitine yönelik kanaat raporunun sunulduğu görülmüştür. Vasiyetnamede yapılan incelemede, vasiyetnamenin baştan sona el yazılı olduğu, gün-ay-yıl şeklindeki tarihi ile murisin isim ve imzasının mevcut bulunduğu anlaşılmakla vasiyetnamenin 4721 sayılı TMK’nın 538 inci maddesinin 1 inci fıkrasına uygun olduğu anlaşılmıştır. Öte yandan, hükmün 2 nci fıkrasındaki “El yazılı vasiyetname, saklanmak üzere açık veya kapalı olarak notere, sulh hâkimine veya yetkili memura bırakılabilir.” düzenlemesinden de görülebileceği üzere kanun koyucunun buradaki “bırakabilir” ibaresiyle el yazılı vasiyetnamenin noter, sulh hâkimi veya yetkili memura bırakılması hususunu mutlak bir şekil şartı olarak aramamış aksine ilgilinin takdir hakkına bırakmıştır.
3. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının hukuka uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Birleştirilen dava davacıları vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.