YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8226
KARAR NO : 2023/999
KARAR TARİHİ : 20.02.2023
Taraflar arasındaki ipoteğin kaldırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili ile davalı … arasında imzalanan karz sözleşmesine göre aldığı 2.236.000,00 TL miktarındaki borç nedeniyle taşınmazları üzerine 21.06.2011 tarih ve 20048 yevmiye numara ile ipotek tesis edildiğini, ödünç alınan borca karşılık 4 adet 500.000,00 TL ve 1 adet 236.000,00 TL miktarında çekler verildiğini, borcun bir kısmının taşınmaz devri ile bir kısmının da nakit ödeme ile ödendiğini, bu şekilde ipoteğin karşılıksız kaldığını belirtilerek taşınmaz üzerinde davalı lehine olan ipoteğin terkinine yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, davacının sözleşmede yazılı çeklerin bedelini ödediğini ispat etmesi gerektiğini, davacının haksız ve mesnetsiz davasının esastan reddine karar verilmesini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafça dayanılan protokol ve sözleşmelerin şirketler arasında akdedildiği, bu sözleşmelerde karz sözleşmesine herhangi bir atıf bulunmadığı, buna göre; protokol ve sözleşmelerin düzenlenmesinin tek başına TBK’nın 133 ncü maddesi anlamında borcun yenilenmesi olarak kabul edilemeyeceği, dayanak belgelerin içeriğinde dava konusu ipotek borcunun yenilenmesi için tarafların açık yenileme iradesi bulunmadığı, sözleşme gereğinin yerine getirilmediği ve ipotek borcunun da ödendiğinin usulünce ispat edilmediği gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, dava dilekçesindeki açıklamaları tekrar ederek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, aksi durumda nispi vekalet ücretinin de hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, dava dilekçesi ve istinaf dilekçesindeki sebeplerle temyiz isteminde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, ipoteğin kaldırılması istemine ilişkin olup, uyuşmazlık ipoteğe konu bedelin ödenip ödenmediğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.İpoteğe ilişkin olarak;
Türk Medeni Kanununun 875 inci maddesine göre kesin borç (karz) ipoteği, anapara yanında, gecikme faizini ve icra takibi yapılmışsa takip masraflarını da güvence altına alır. Alacaklı, ipoteğin fekki için anaparanın dışında takip masraflarını ve geçen günlerin faizlerini de isteyebileceğinden, ipoteğin kaldırılmasına ancak anaparanın, gecikme faizinin, icra takibi yapılmışsa takip giderlerinin ödenmesi halinde karar verilebilir. Taşınmaz malikinin ödeme iddiası varsa bu iddianın da yazılı delille kanıtlanması zorunludur.
Ancak, borçlu anapara ipotek miktarından bir kısmını ödemiş veya depo etmişse yine de davanın reddi gerekir ise de, “çoğun içinde az da vardır” kuralı uyarınca Tapu Sicil Tüzüğünün 31/2 maddesi hükmüne göre ipotek bedelinden ödenen bölümün kütüğün düşünceler sütununda gösterilmesi gerekir.
2.Delillere ilişkin olarak;
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 221’inci maddesi;
(1) Mahkeme, üçüncü kişi veya kurumun elinde bulunan bir belgenin taraflarca ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu olduğuna karar verirse, bu belgenin ibrazını emreder.
(2) Belgeyi ibraz etmesine karar verilen herkes, elindeki belgeyi ibraz etmek; belgeyi ibraz edememesi hâlinde ise bunun sebebini delilleri ile birlikte açıklamak zorundadır. Mahkeme yapılan açıklamayı yeterli görmezse, bu kimseyi tanık olarak dinleyebilir.
(3) Belgeyi ibraz zorunda olanlar, tanıklıktan çekinmeye ilişkin hükümlere göre, belgeyi ibrazdan veya bu konudaki tanıklıktan çekinebilirler. Belgeyi ibraz veya bu konuda tanıklık yapmak zorunda olanlar hakkında, tanıklara ilişkin hükümler uygulanır.
2. 6100 sayılı Kanun’un 222’inci maddesi;
(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.
3. Değerlendirme
Davacı ile davalı arasında akdedilen karz sözleşmesi ile davalı taraf, davacı tarafa 2.236.000,00 TL miktarında borç vermiş ve karşılığında davacı taraf, 5 adet çek ile birlikte 17 adet bağımsız bölümünün üzerine teminat amaçlı ipotek konulmasını kabul etmiştir. Daha sonra, 03.05.2011 tarihli alacağın temliki ve taşınmaz satışına dair davacı ve davalı tarafın tek yetkilisi oldukları şirketleri arasında imzalanan sözleşme ile davacı taraf, dava dışı Öztaş isimli şirketten aldığı 1395 ada 5 parsel sayılı taşınmazı, davalı tarafa devretmiş olup, karşılığında nakit yerine geçmek üzere 5 adet 500.000,00 TL’lik çekler vermiştir. İş bu çekler, karz sözleşmesinde davacı tarafın, davalı tarafa verdiği çeklerle aynı vade tarihleri doğrultusunda verilmiştir. İş bu sözleşmeye ek olarak imzalanan protokol başlıklı sözleşmeye göre ise; 03.05.2011 tarihli sözleşme hükümlerinin eksiksiz yerine getirilmesi halinde karz sözleşmesinde yer alan 117 24 28 numaralı 27.07.2011 tarihli 236.000,00 TL miktarlı çek ile 30.000,00 TL naktin ödenmesi halinde davaya konu tüm ipotekler ile karz sözleşmesinde yer alan diğer 4 adet 500.000,00 TL’lik çeklerin davacı tarafa devredileceği kararlaştırılmıştır.
Tüm bu açıklamalara göre; her ne kadar İlk Derece Mahkemesince dayanılan protokol ve sözleşmelerin şirketler arasında akdedildiği, bu sözleşmelerde karz sözleşmesine herhangi bir atıf bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; yukarıdaki anlatımlardan anlaşılacağı üzere, özellikle 03.05.2011 tarihli sözleşmeye ek protokolde karz sözleşmesine doğrudan ve açıkça atıf yapıldığı görülmektedir.
Mahkemece, taraflar ve şirketleri arasında karşılıklı yapılan birden fazla sözleşme ve devir temlik işlemleri olduğu hususu dikkate alınarak, davacının dava dilekçesinde dayandığı tüm deliller toplanmak suretiyle, özellikle tarafların ticari defterlerinin 6100 sayılı Kanun’un 221’inci ve 222’inci maddeleri gözetilerek uzman kişilere incettirilip, gerekli karşılaştırmalar yapıldıktan sonra davacının iddia ettiği ödemelerin yapılıp yapılmadığı tespit edilmeli, ödemenin kısmi yapıldığının tespiti halinde ise davacı tarafa uygun süre verilerek bakiye borcun depo edilmesi istenmeli ve sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
Belirtilen araştırmalar yapılmaksızın, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile verilen davanın reddine ilişkin kararın açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.