Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2021/8186 E. 2022/1789 K. 08.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8186
KARAR NO : 2022/1789
KARAR TARİHİ : 08.03.2022

7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.07.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 06.07.2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmiştir. Mahkemece 03.11.2021 tarihli ek karar ile temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş olup bu ek kararın bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacılar, taşınmazın dava dışı …, davalıların murisi … ile birlikte dört kardeşin bedelini ödeyerek …’tan satın alındığını, tapunun davalıların murisi … adına tescil edildiğini, 14.03.1999 tarihli protokol ile dükkanın dört kardeşe ait olduğu konusunda anlaştıkları halde tapuda devre yanaşmadıklarından ¼’er oranda adlarına tapuya kayıt ve tescilini talep etmişlerdir.
Bir kısım davalılar vekili ise, davacıların bahsettiği 14.03.1999 tarihli protokoldeki şartların yerine getirilmediğini ve sözleşmenin hiçbir zaman uygulanmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, BK 213 ve TMK 706 maddeleri uyarınca, tapuda kayıtlı taşınmazın adi yazılı protokol ile devrini öngörmesinin hukukça korunmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacıların temyizi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 22.01.2019 gün ve 2016/10888 Esas ve 2019/666 Karar sayılı ilamıyla düzeltilerek onanmıştır. Davacıların, karar düzeltme talebi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 15.01.2020 tarihli 2019/1559 Esas ve 2020/443 Karar sayılı ilamıyla “davacılar, tapu maliki olan davalılar murisinin inkar edilmeyen imzasının da bulunduğu 14.03.1999 tarihli belgeye dayanmışlardır. İnançlı işlem, yazılı belge ile ispatlandığına göre davacıların talebi gibi karar verilmesi gerekirken hatalı nitelendirme ve tarafların dayanmadığı olguya dayanarak davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle kararın bozulması gerekirken maddi hata sonucu düzeltilerek onandığı belitilerek davacıların yerinde görülen karar düzeltme itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davacıların … ve … yönündeki davasının aktif husumet yokluğundan reddine, davacılar … ve … yönünden davanın kabulü ile 2970 ada 1 parselde kayıtlı 129 bağımsız bölüm nolu depo ile 2970 ada 1 parsel zemin kat 4 bağımsız bölüm nolu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile tamamı 48 pay kabul edilerek 12 payının davacı …, 12 payının davacı … adına, geriye kalan 24 payın davalılar tapu malikleri adına kayıt tesciline karar verilmiştir.
Hükmün bir kısım davalılar vekilince temyizi üzerine mahkemece dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilebilmesi için istinaf harcını ve gider avansının 1 haftalık kesin süre içinde mahkeme veznesine yatırılması, aksi halde istinaf başvurusundan vazgeçmiş sayılacağına karar verileceğine ilişkin muhtıranın bir kısım davalılar vekiline tebliğ edildiği gerekçesiyle 03.11. 2021 tarihli ek karar ile davalılar vekili Av. …’ın süresi içerisinde temyiz harcını yatırmaması nedeniyle temyiz yoluna başvurmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Bir kısım davalılar vekili ek kararı temyiz etmiştir.
1-6100 sayılı HMK’nun 373/4 maddesi; ”Yargıtay’ın bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verildiği takdirde, bu karar karşı temyiz yoluna başvurulabilir.” hükmünü,
Geçici 3/2 maddesi; “Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.9.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Bu kararlara ilişkin dosyalar Bölge Adliye Mahkemelerine gönderilemez.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda açıklanan yasa maddelerinin düzenleniş amacı, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlara karşı Yargıtay’a yapılmakta olan temyiz kanun yoluna başvurulmasını ve karar kesinleşinceye kadar iki dereceli kanun yolu denetiminin Yargıtay tarafından yapılmasını sağlamaktadır.
Diğer bir anlatımla, Yargıtay’ın verdiği bozma kararları üzerine verilen kararların tekrar Yargıtay denetiminden geçmesi, başka bir deyişle Yargıtay kararının istinaf yolu ile denetlenmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
Temyiz harç ve giderleri yatırılmamış veya eksik yatırılmış ise, temyiz harç ve giderlerinin yatırılması veya tamamlanması için ilgili tarafa Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 434/3. maddesi gereği bir muhtıra ile 7 günlük kesin süre verilmesi gerekir. Mahkemece ilgili tarafa gönderilen temyiz harç ve giderlerinin yatırılması veya tamamlanmasına dair iş bu muhtıranın mutlaka müzekkere şeklinde yazılması ve muhtırada verilen kesin süre içinde temyiz harç ve giderlerinin yatırılmaması ya da tamamlanmaması halinde mahkeme kararının temyiz edilmemiş sayılacağına karar verileceğinin açıkça yazılması gerekir. Yine bu muhtırada yatırılması veya tamamlanması istenen temyiz harç ve giderleri kalem kalem ve miktar olarak belirtilmeli, temyiz harç ve giderlerinin nereye yatırılacağı açıkça yazılmalıdır.
Somut olayda; dava dosyasının daha önce Yargıtay denetiminden geçerek bozulduğu bozma ilamına uyularak verilen kararın istinaf kanun yoluna değil, temyiz kanun yoluna tabi olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece bir kısım davalılar vekiline; istinaf yoluna başvurma harcı, istinaf karar harcı ile istinaf avansını yatırması ihtarını içeren muhtıranın usulüne uygun düzenlendiğinden bahsedilemeyeceğinden, davalılar vekili Av. …’ın temyiz yoluna başvurmamış sayılmasına ilişkin 03.11. 2021 tarihli ek karar usul ve yasaya aykırı olduğundan kaldırılmasına karar verilmiştir.
2- Bir kısım davalılar vekilinin hükmün esasına yönelik temyiz itirazlarına gelince;
492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (I) sayılı tarifenin yargı harçları başlığını taşıyan kısmında, konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden tarifede gösterilen oranda nispi karar ve ilam harcı alınacağı hükme bağlanmış ve aynı kanunun 16. maddesinde de temyize konu kararla ilgili davanın nispi harca tabi olacağı öngörülmüştür. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 434. maddesinde temyiz dilekçesi verilirken gerekli harcın tamamının ödenmesi gerektiği; 10.05.1965 tarih 1/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararıyla da peşin ödenmesi gerekli temyiz harcının hüküm altına alınan karar ve ilam harcının dörtte biri olacağı kabul edilmiştir.
Ayrıca, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 434/III. maddesinde (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 368 ve 344. maddeleri), dörtte bir oranındaki harcın ödenmemesi halinde yapılacak işlemin usul ve esasları gösterilmiştir.
Bu durumda, mahkemece hesaplanan nispi temyiz karar harcının dörtte birinin kanunda öngörülen yedi günlük kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde temyiz başvurusundan vazgeçilmiş sayılacağı konusunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 434. maddesi uyarınca bir kısım davalılar vekiline usulüne uygun muhtıra çıkartılarak kanuni süre beklendikten sonra Dairemize geri gönderilmesi ve açıklanan eksikliklerin tamamlanması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda (1) No’lu bentte açıklanan nedenlerle mahkemenin 03.11.2021 tarihli ek kararına yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile ek kararın KALDIRILMASINA; (2) No’lu bente açıklanan nedenlerle; belirtilen eksiklikler giderildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın MAHKEMESİNE İADESİNE, 08.03.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.