Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2021/8173 E. 2023/2271 K. 25.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8173
KARAR NO : 2023/2271
KARAR TARİHİ : 25.04.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki el atmanın önlenmesi, eski hale getirme ve ecrimisil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 25.04.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..

Belli edilen günde davacılar adına vekili Av…… geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. İşin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen gününde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Asıl davada davacılar vekili; tarafların 26 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu, davalıların ayrıca 49 parsele de malik olduğunu, davalıların taşınmaz projesine aykırı şekilde dava konusu taşınmazı 49 parsel sayılı taşınmazdaki dükkanla birleştirerek kullandıklarını, taşıyıcı duvarları yıkarak genişlettiklerinden can ve mal güvenliğine aykırı olduğunu belirterek 26 parsele el atmanın önlenmesini, eski hale getirilmesini ve ecrimisil talep etmiştir.

2. Asıl davada davalılar-birleştirilen davada davacılar vekili; asıl davanın davacılarının taşınmazda imara aykırı faaliyette bulunduklarını, ara duvarları yıkarak 5 odanın tek dükkan haline getirildiğini belirterek 26 parsele el atmanın önlenmesini, yapıların kal’ini, eski hale getirilmesini ve ecrimisil talep etmiştir.

II. CEVAP
1.Asıl davada davalılar vekili; dava konusu taşınmazın eskiden beri mevcut haliyle kullanıldığını, eski eser niteliğinde olması nedeniyle hiçbir çalışma yapılamadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

2.Birleştirilen dosyada davalılar vekili; davanın kötü niyetle açıldığını, davacı … Şirketinin malik olmadığı için dava açamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda esas ve karar sayısı belirtilen kararı ile; asıl davada davacı-birleşen davada davalıların sonradan hisse alıp bu davayı açtıkları, dava konusu 26 parselin altında bulunan ve hava hakkı 26 numaralı parsele ait olan 49 parsel sayılı taşınmazın davalı-birleştirilen dosya davacısı…..ye ait olduğu ve 2000 yılında satış suretiyle edinildiği, binanın tüm katları üzerinde inşaat alanı hesaplandığında ve davalı-birleşen davacıların hissesi üzerinde oranlandığında 94 m²’lik bir pay düştüğü, oysa kullanılan alanın bu miktardan daha az olduğu, bu durumda hem müdahalenin davalılarca gerçekleştirildiği ve inşaai faaliyetlerde bulunulduğunun ispatlanamadığı, hem de davalıların kendi hakkından fazla bir alan kullanmadığı, 1992 tarihli noter senedinde tarafların kullanacakları alanlara müdahale edilmeyeceğinin karşılıklı taahhüt edilmesi nazara alındığında asıl davanın sübuta ermediği, birleşen dava yönünden ise, birleşen dosya davacılarının 1992 yılında satış vadi sözleşmesi ve satış suretiyle 26 parsel sayılı taşınmazda hisse alırken kendilerine verilen dükkan dışında bir yeri kullanmayacaklarını taahhüt ettikleri ve taahhütlerine uygun olarak kullanageldikleri, diğer katların diğer maliklerin kullanımına bırakıldığı, bu durumda birleşen dosya davacılarının 1992 yılında verdiği taahhüde ve muvafakate uygun davranarak üst katlara yönelik müdahalede bulunmamaları gerektiği, birleşen dosya davalısı tarafından üst katların ortak kullanım alanlarına yönelik itirazının iyi niyetle bağdaşmayacağı anlaşıldığından asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; birleştirilen dava yönünden istinaf talebinde bulunulmadığını, asıl dava yönünden hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli olmadığını, düzenleme şeklinde satış vadi ve muvafakatnamede davalıların kendilerine bırakılan yer hariç diğer yerlerde hak iddia etmeyeceklerini bildirmelerine rağmen bilirkişinin kullanım alanını hesaplarken taşınmazın tamamını esas aldığını, mahkemece eksik incelemeyle karar verildiğini belirtmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda esas ve karar sayısı belirtilen kararı ile; asıl dava yönünden karar istinaf edildiğinden, istinaf incelemesinin yalnız asıl dava yönünden yapılacağını; dosya içeriğine ve toplanan delillere göre; dava konusu 26 parsel sayılı taşınmazın eski eser niteliğinde kültür varlığı olduğu, han vasıflı olduğu ve hanın 8 adet parselin üzerine kurulu tek yapı şeklinde olup kat mülkiyetine geçişinin mümkün olmadığı, davacı … ve Mehmet’in taşınmazda 2005 ve 2008 yıllarından itibaren satış suretiyle malik olduğu, yargılama sırasında davacı …’in payını … Turizm ve Gıda A.Ş.’ne sattığı, yeni malik olan Şirketin davayı takip ettiği, davalı … ve …’ın 1992 yılında satış suretiyle malik olduğu, 49 parsel sayılı taşınmazın 2000 yılından itibaren davalı … mülkiyetinde olduğu ve hava sahasının 26 parsel sayılı ait olduğu, bilirkişi heyetinin 21.12.2018 tarihli ek raporunda.valıların kullandığı yerin hissesine düşen yerden fazla olmadığı, somut olayda İstanbul ….. Noterliğinin 17/04/1992 tarih 14448 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde taşınmaz satış vadi ve muvafakatnamenin dava konusu 26 parsel sayılı taşınmazın tüm paydaşlarını bağlayıcı nitelikte bulunmadığı ancak sözleşmenin tarafları arasında hüküm ifade edeceği, davalılarca taşınmazın alındığı tarihten itibaren bu şekilde kullanılageldiği, aradaki duvarların ve bodrum kat kazısının kim tarafından ne şekilde yapıldığının tespit edilemediği, bu yöndeki iddianın ispatlanamadığı, ayrıca davacıların paylarına karşılık çekişmesiz olarak kullandıkları yer bulunduğu gözetildiğinde asıl davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olmak üzere karar verilmiştir.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili duruşmalı olarak temyiz isteminde bulunmuştur.

3. Bölge Adliye Mahkemesinin 27.09.2021 tarihli ek kararı ile; dava değeri karar tarihi itibariyle geçerli olan 78.630,00 TL’lik temyiz kesinlik sınırının altında kaldığı anlaşılmakla, anılan karara karşı temyiz yoluna başvurulması miktar itibariyle mümkün bulunmadığından, davacı vekilinin temyiz dilekçesinin miktar itibarıyla kesinlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili duruşmalı olarak temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili, davalarını fazlaya dair haklarını saklı tutmak kaydıyla açtıklarını belirterek bölge adliye mahkemesinin ek kararına itiraz etmiş, yukarıda IV-B bölümünde belirtilen sebeplerle hükmü temyiz etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi, eski hale getirme ve ecrimisil, birleştirilen dava ise; el atmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, “İyiniyetli olmayan zilyet bakımından” başlıklı 995. maddesi, “Mülkiyet hakkının içeriği” başlıklı 683. maddesi, “Mülkiyet İlişkisi” başlıklı 722. maddesi.

3. Değerlendirme
1. Somut olayda, asıl dava dilekçesinde, dava değeri 10.000,00 TL ecrimisil değeri ile toplam 25.000,00 TL olarak gösterildiği ve bu değer üzerinden harç yatırıldığı, el atmanın önlenmesi isteği bakımından yargılama sırasında mahkemece harcın tamamlatılmadığı görülmektedir.

2. İddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 120 ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesi uyarınca, dava değerinin ve buna göre alınacak harcın elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil bedelinin toplamından, el atmanın önlenmesi isteğinin yanında yıkım isteği de varsa dava değeri elatılan yerin değeri ile yıkımı istenilen yapı değerinin toplamından (4.3.1953 tarih 10/2 Sayılı İ.B.K.) ibaret olacağı kuşkusuzdur.

3. Öte yandan, Harçlar Kanunu, harç alınması veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış, değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilmesini ve harcı yatırılmaması halinde de ne gibi bir mukteza tayin edileceğini 30. ve 32. maddelerinde hükme bağlamıştır.

4. Hal böyle olunca, el atıldığı iddia edilen yerin değerin belirlenmesi ve bu değer üzerinden, yukarıda değinilen ilkeler ve düzenlemeler gözetilmek suretiyle, harç ikmali yaptırılması, bu koşul yerine getirildiği takdirde davaya devam edilerek işin esasına girilmesi, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, el atılan taşınmazın değeri belirlenmeyerek harç da tamamlanmadan karar verilmesi, dolayısıyla bölge adliye mahkemesince kesin olmak üzere istinaf talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ve temyiz dilekçesinin reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda V-C-3 bölümünde belirtilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

8.400,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.