YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8163
KARAR NO : 2023/199
KARAR TARİHİ : 16.01.2023
Taraflar arasındaki tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın davalı Maliye Hazinesi yönünden kabulüne; davalı … yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı Maliye Hazinesi vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı Davalı Maliye Hazinesi vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Kocaeli ili, Gebze ilçesi, Güzeltepe 2 pafta 55 parsel (yeni 5333 ada 6 parsel) sayılı taşınmazın 400 m²’lik kısmının 03.03.1987 tarihli tapu tahsis belgesi uyarınca tüm bedeli ödenmek suretiyle müvekkili adına tahsis edildiğini, daha sonra müvekkilince taşınmaz üzerine yapılan muhdesatın belediye tarafından haksız ve hukuksuz yere yıkıldığını belirterek davaya konu 5333 ada 6 parselin 400 m²’lik kısmının gerekirse DOP kesintisi yapılarak kalan alanın kaydının müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı Maliye Hazinesi vekili cevap dilekçesinde; davanın idare mahkemesinde görülmesi gerektiğini, tapu tahsisi belgesinin mülkiyet belgesi olmadığını, geçerliliğini koruyup korumadığının araştırılması gerektiğini, tapu tahsisi belgesi için gereken bedelin tamamının ödenmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
2.Davalı … vekili cevap dilekçesinde; tapu tahsis belgesinin mülkiyet bahşetmeyeceğini, ayni hak doğuran bir belge olmadığını, 2981 sayılı Kanuna göre verilen tapu tahsis belgesine dayalı olarak tapu verilmesi için taşınmazın bulunduğu alanda ıslah imar palın, uygulama imar planı, imar uygulaması yapılmış olması gerektiğini, dava konusu alanda uygulama imar planı ve parselasyon yapılmadığını, belediyenin malik sıfatı bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tapu tahsis belgesinin geçerliliğini koruduğu ve kanunun aradığı şartların gerçekleştiği gerekçesiyle davanın davalı Maliye Hazinesi yönünden kabulüne; davalı … yönünden belediyenin malik sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Maliye Hazinesi vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Açılan davanın idari yargı kolunda görülmesi gerektiğini,
2. Davacı tarafça tapu tahsis belgesi için gereken bedelin tamamının ödenmediğini
3.Dava konusu taşınmazın değerinin tespiti için alınan bilirkişi raporlarına itirazlarımızda taşınmazın değerin düşük belirlenmiş olduğunu,
4. Davacının yurt dışında yaşadığını, Yasanın amacının gelir durumu düşük olanlara barınma ihtiyacı sağlamayı amaçladığını,
5. Tapu tahsisi belgesinin mülkiyet belgesi olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davalı Maliye Hazinesi vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353/1-b-1 bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde . davalı Maliye Hazinesi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdükleri nedenler ile bölge adliye mahkemesi kararını temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli ve 1996/14-763-864 sayılı Kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir. Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin adına tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için yeterli değildir. Tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi için;
a. Hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir tapu tahsis belgesinin bulunması,
b. Tahsise konu yerde 3194 sayılı Yasanın 18 inci maddesi uyarınca imar planı veya 3290 sayılı Yasa ile Değişik 2981 sayılı Yasa uyarınca ıslah-imar planlarının yapılmış olması,
c. İlgilisine, tapu tahsis belgesi gereğince bir başka yerden tahsis yapılmamış olması,
d. Tahsise konu yerin kamu hizmetine ayrılmamış ve imar planına göre konut alanında kalmış olması,
e. Tahsise konu yer ile tescili istenilen taşınmazın aynı yer olup olmadığı ve taşınmazın niteliklerinin belirlenmesi amacıyla mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılması,
f. Tahsise konu arsa bedelinin ödenmiş olması, ödenmemiş ise taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanarak hükümden önce mahkeme veznesine veya belirlenecek tevdi mahalline depo edilmiş olması.
2.İmar parsellerinin oluşturulması sırasında, şuyulandırmaya tabi tutulan parselden 3290 sayılı Yasa ile Değişik 2981 sayılı Yasanın 18/b-c maddesi uyarınca düzenleme ortaklık payı kesilip kesilmediğinin, kesilmiş ise uygulanan oranın saptanması gerekir,
3.Mahkemece, yukarıda belirtilen koşullar doğrultusunda yapılacak inceleme sonucunda, tescil isteğinin kabulü için yasal koşulların oluştuğu kabul edildiği takdirde, 3290 sayılı Yasa ile Değişik 2981 sayılı Yasanın 10/C-2 maddesi gereğince tahsise konu yerde uygulanan düzenleme ortaklık payının (DOP) davacıyı da bağlayıcı nitelikte olduğu dikkate alınarak tahsis miktarından bu oranda yapılacak indirimden sonra kalan miktarın tesciline karar verilmelidir.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı Maliye Hazinesinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacının tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil isteminin dinlenilebilmesi için kendi üzerine düşen edimlerin tam olarak yerine getirmiş olması gereklidir. Dosyada yer alan belgelerden zemin değeri ile harç ve diğer masraflardan oluşan tapu tahsis belgesine dayalı satış bedeli toplamının 160.910,00 TL olduğu tespit edilmektedir. Davacının tapu tahsis belgesine dayalı satış bedelinin 2.000,00 TL’nı ödediği dosya kapsamından belli ise de kalan satış bedelini ödediğini davacı kanıtlayamamıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde ifada sıra” başlıklı 97 nci maddesinde yer alan “karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir” hükmü gereğince davacı tarafından ödenmeyen tahsis bedelinin depo edilmesi zorunludur.
3. Tahsise konu yerde arsa bedelin ödenmemiş olması halinde, öncelikle taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanması gerekmektedir. İhale bedelinden ödenmeyen kısmın oranı tespit edilerek, bu oranın taşınmazın dava tarihindeki rayiç değer karşılığı bulunmak suretiyle eksik satış bedelin depo ettirilmesine karar verilmesi gerekirken, bu ilkelere uyulmadan 2010 yılına ait emsal satış bedelleri esas alınarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.
4. Öte yandan tescil isteğinin kabulü için Yasal koşulların oluştuğu kabul edildiği takdirde, 3290 sayılı Yasa ile değişik 2981 sayılı yasanın 10/C-2 maddesi gereğince tahsise konu yerde uygulanan düzenleme ortaklık payının (DOP) davacıyı da bağlayıcı nitelikte olduğu dikkate alınarak tahsis miktarından bu oranda yapılacak indirimden sonra kalan miktarın tesciline karar verilmesi gerekirken, dosya içerisinde düzenleme ortaklık payı oranına yönelik açık bir cevap yazısı bulunmadan, ne şekilde ve hangi oran üzerinden hesaplandığı anlaşılamayan miktarda düzenleme ortaklık payı belirlenmesi de doğru değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.