Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2021/8099 E. 2023/624 K. 06.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8099
KARAR NO : 2023/624
KARAR TARİHİ : 06.02.2023

Taraflar arasındaki muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ve davalıların ortak mirasbırakanı Beşir Ayvaz’ın 16.03.2014 tarihinde vefat ettiğini, mirasbırakanın sağlığında 2515 ada 567 parseli satış göstermek suretiyle devrettiğini, davaya konu devrin muvazaalı yapıldığını, arada herhangi bir para alışverişinin bulunmadığını, taşınmazların devirden sonra ifrazen 2515 ada 11 ve 12 parsellere ayrıldığını beyan ederek davaya konu işlemin muris muvazaası nedeni ile tapu kaydının iptal edilerek davacı adına miras payı oranında tescilini, kabul edilmediği takdirde tenkisini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımına uğradığını, mirasbırakanın asıl amacının satış olduğu arada muvazaa bulunmadığını, davalıların gelir sahibi olup taşınmazı satın alacak ekonomik güçlerinin bulunduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değeri ile akit tablosunda belirtilen değeri arasında aşırı miktarda fark bulunduğu, ancak taşınmazların tasarruf tarihindeki satış bedeli ile gerçek değeri arasında aşırı fark bulunması muris muvazaasının kabulü için yeterli olmadığı, davalıların alım gücü ile davalı tanıklarının beyanları birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu taşınmazların ortak muris tarafından gerçekte bağışlandığı halde satış gösterilerek davalılara devredildiğine yönelik iddiaya itibar edilemediği, tarafların ortak murisin çocukları olup aralarında davacı kızından mal kaçırmayı gerektirecek nitelikte ailevi bir sorunun varlığının da davacı tarafından iddia ve usulen kanıtlanamadığı dikkate alınarak davacı tanıklarının aksi yöndeki beyanlarına itibar edilemediği, terdiden talep edilen tenkise yönelik yapılan araştırmaya göre davanın kabulü ile dava konusu 112.202,42 TL tenkis alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; tenkis için hak düşürücü sürenin geçtiğini, dava konusu olayda muris muvazaası olmadığını, bu nedenle de saklı paya tecavüzün mevcut bulunmadığından davanın tümden reddinin gerektiğini, bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
1. Tüm dosya kapsamına göre, davacı ve davalıların muris Beşir Ayvaz mirasçılarından olduğu, murisin 16/03/2014 tarihinde öldüğü, eldeki davanın muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil olmadığı taktirde tenkis istemli davanın süresi içinde 27/02/2015 tarihinde açıldığı, tenkis yönünden kabul edilen davada hükme karşı davalılar başvuruda bulunduğundan tenkis yönünden inceleme yapılması gerektiği tenkis alacağına yönelik hesapta bir isabetsizlik görülmediği,

2. Ne var ki hüküm kurulurken HMK’nın 297 nci maddesi uyarınca tüm davalıların hak ve yükümlülüklerinin ayrı ayrı belirtilmesi gerekirken infazda tereddüt uyandıracak şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmadığı gerekçesiyle davalıların istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi Kararının kaldırılarak yeniden hüküm tesisi davanın kabulü ile dava konusu 112.202,42 TL tenkis alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan 1/2 oranında alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili; istinaf dilekçesindeki gerekçelerle kararı temyiz temyiz etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

2. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanun’un 706, Borçlar Kanunu’nun 213 ve Tapu Kanunu’nun 26 ncı maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

3. Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3. Değerlendirme
1. İlk Derece Mahkemesince davaya konu işlemin mirasbırakanın gerçek irade ve amacının diğer mirasçı davacıdan mal kaçırma olmadığı akitte gösterilen fark ile gerçek bedel arasında fark var ise de bu hususun tek başına muvazaa yapıldığının kabulüne yeterli olmadığı, muvazaanın ispatlanamadığı gerekçesiyle tapu iptal ve tescil talebinin reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince de somut olayda muris muvazaası koşullarının oluşmadığı sonucuna varılmıştır. Taraflarca da bu hususa yönelik bir temyiz itirazı da bulunmamaktadır.

2. Ne var ki, muris muvazaası şartları oluşmadığının kabulü halinde tapudaki devrin gerçek bir satış işlemi olduğu aşikardır. Nitekim satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Tenkis davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası karşılıksız kazandırmaların yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşaî) davalardandır. Dolayısıyla mahkemece tenkis davasında işin esasına girilmesi için mirasbırakan tarafından yapılan karşılıksız bir kazandırmanın bulunması gereklidir. Bu bakımdan geçerli bir satış işlemi ivazlı olarak yapıldığından saklı paya el atıldığı söylenemez.

3. Diğer yandan hem Bölge Adliye Mahkemesince, hem de İlk Derece Mahkemesince dava konusu olayda muris muvazaası şartlarının mevcut bulunmadığı kabul edilse de, gerekçede tenkis talebi yönünden işin esasına neden girilmiş olduğuna dair yeterli bir gerekçe bulunmamaktadır. Bu bakımdan mahkeme kararları denetlenebilir olmaktan da uzaktır.

4. Hal böyle olunca dava konusu işlemin geçerli bir satış işlemi olduğundan hareketle bu işleme karşı, murisin davalılara karşılıksız bir kazandırmada bulunmadığı ve saklı paya yönelik elatmanın mevcut da olmadığı gerekçesiyle davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.