YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8049
KARAR NO : 2023/943
KARAR TARİHİ : 16.02.2023
MAHKEMESİ : …Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; … Mahallesi, 103 ada 6, 102 ada 56, 59 ve 71 parseller ile Güneşli Mahallesi 108 ada, 135 parsel sayılı taşınmazların tarafların ortak murisinin mülkiyetinde olduğu, davacıların da hisseleri bulunduğu halde taşınmazların tamamının davalılarca kullanıldığını, taşınmaz üzerindeki fındık ürününü her sene davalıların topladıklarını, davacıların paylarına düşen kısmı kullanmalarına davalılarca müsaade edilmediğini beyan ederek; davalıların taşınmazlara yönelik vaki müdahalelerinin men’ine ve belirsiz alacak davası olarak dava tarihinden geriye doğru 5 yıl için hesaplanacak ecrimisil bedellerinin yasal faiziyle davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar cevap dilekçesi vermemişlerdir. Katıldıkları duruşmada davalılar; davacı kız kardeşlerine düşen yerlerin vefat etmeden önce babaları tarafından belirlendiğini, ancak davacılara düşen o yerleri şu an davalılardan İsa’nın kullandığını beyan ederek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
“…Davaya konu taşınmazların evveliyatında tarafların ortak murisi …’a ait olduğu, davalıların bu kullanımlarına davacıların rızalarının bulunmadığı, mirasçılar arasında herkesin kabul ettiği bir miras taksim sözleşmesi bulunmadığı, ayrıca davalıların bu kullanımına 6, 7 yıl önce de davacılarca itiraz edildiği, babadan kalma olan taşınmazlarda davacıların kullandıkları bir yer olmadığının dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarından anlaşıldığı, aynı taşınmazlara ilişkin taraflar arasında Çarşamba 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/345 Esas, 2017/253 Karar sayılı ecrimisil davasında verilen kararın 09.02.2018 tarihinde kesinleştiği, davaya konu 103 ada, 6 parselin fen bilirkişisi raporunda “A” harfiyle gösterilen 10.533,74 m²lik kısmının davalı … tarafından, “B” harfiyle gösterilen 9.752,36 m²lik kısmının ise davalı … tarafından kullanıldığı, 102 ada, 56 parselin İsa tarafından kullanıldığı, 102 ada 59 parselin … tarafından kullanıldığı, 102 ada 71 parselin … ve …’ tarafından müşterek kullanıldığı, 108 ada 35 parselin ise Murat Yılmaz’ın oğulları Recai ve Zekai tarafından kullanıldığının dosya kapsamından anlaşıldığı; ayrıca Çarşamba 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/345 Esas, 2017/253 Karar sayılı ilam içeriğine göre taşınmazlar üzerindeki fındıkların muris öldüğünde henüz bulunmadığı, bu nedenle taşınmazlar için muristen taraflara intikal ettiği şekliyle yani tarla tarımı üzerinden ecrimisil hesap edilmesi gerektiği, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli olduğu…” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılardan … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin haksız bir kullanımı bulunmayıp davacıların bilgisi dahilinde, itiraz ve ihtarları bulunmaksızın taşınmazı kullandığını, davacıların ecrimisil kapsamındaki zararlarını usulüne uygun ispat edemediklerini, tanık anlatımlarına göre davacıların herhangi bir zararları bulunmadığını, müdahalesi bulunmayan müvekkilinin taraflar arasındaki fiili bölünmeye dayalı olarak taşınmazları kullanmasına yönelik davacılar tarafından uzun yıllar hukuki bir yola başvurulmadığını, kabullenmiş oldukları bu bölünmeyi daha sonra dava aracı olarak kullanmalarının haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacıların sözlü izinin ve sonradan verdikleri icazetin bu kullanıma dayanak olduğunu beyan ederek; istinaf talebinde bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
“…HMK’nın 355 inci maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve re’sen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde aşağıda belirtilen aykırılık dışında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı; bu kapsamda davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmamasına rağmen harç ve giderlerden müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaları yasaya aykırı olmakla birlikte bu yönde istinaf itirazı bulunmadığından bu yönden kaldırma kararı verilemeyeceği; ancak el atmanın önlenmesine karar verilen taşınmazlarda davacılara ait payların toplam değeri 376.663,44 TL ve hüküm altına alınan toplam ecrimisil tutarı 22.112,05 TL olup dava değeri toplam 398.775,49 TL olmakla peşin harç da bu değer üzerinden tamamlatılmış olmasına karşın gerekçeli kararda sadece elatılan paylarının değeri üzerinden eksik harca hükmedilmiş olması yasaya aykırı olup kamu düzenine ilişkin bu hususun re’sen dikkate alınması gerektiği, yapılan yanlışlığın yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği…” gerekçesiyle HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılarak; davanın kabulüne dair hüküm tekrarı yapılmış, eksik harç yönünden ise “Harçlar Kanuna göre alınması gerekli 27.240,35 TL harçtan, davanın başında ve yargılama sırasında ikmal edilen toplam peşin ve ıslah harcı olan 6.810,09 TL’nin mahsubu ile bakiye 20.430,26 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle Hazineye irad kaydına” dair yeniden hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılardan … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki başvuru nedenlerini tekrar ederek hükmü temyiz ettikten sonra, ayrıca davadaki zorunlu dava arkadaşlığı nedeniyle yargılama giderleri ve harçların müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ilk kez temyiz dilekçesinde ileri sürerek; temyiz itirazında bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, “İyiniyetli olmayan zilyet bakımından” kenar başlıklı 995 inci maddesi hükmüne göre; “Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.”
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, “Mülkiyet hakkının içeriği” kenar başlıklı 683 üncü maddesinin 2 inci fıkrası hükmüne göre; “Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.”
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, “Yararlanma, kullanma ve koruma” kenar başlıklı 693 üncü maddesine göre; “Paydaşlardan her biri, diğerlerinin hakları ile bağdaştığı ölçüde paylı maldan yararlanabilir ve onu kullanabilir.”
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Yukarıda “Gerekçe ve Sonuç” paragrafındaki gerekçeyle Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
3. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile ilk derece mahkemesinin ve bölge adliye mahkemesi kararında belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, özellikle istinaf sebebi yapılmayan hususların temyiz aşamasında ileri sürülemeyeceğinin anlaşılmasına göre temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.