YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7850
KARAR NO : 2023/970
KARAR TARİHİ : 20.02.2023
Taraflar arasındaki kadastrodan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik sebeplerine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin reddine, re’sen İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm tesisi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Beyşehir ilçesi, Yeşildağ Mahallesi, 247 ada 5, 262 ada 53, 263 ada 34, 262 ada 49, 295 ada 25, 296 ada 26, 295 ada 26, 313 ada 21, 370 ada 8, 370 ada 14 ve 291 ada 319 parsel sayılı taşınmazların milli park ilân edildiği 1993 yılına kadar 37 yıl boyunca müvekkilinin ve murisinin doğrudan ve eklemeli zilyetliğinde bulunmasına karşın taşınmazların tamamının davalı Hazine adına tespit gördüğünü, müvekkilinin zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğunu belirterek, dava konusu taşınmaz tapu kayıtlarının iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Maliye Hazinesi vekili cevap dilekçesinde; 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’nun amacını gösteren 1 inci maddesinde yer alan “Bu Kanun’un amacı, yurdumuzdaki milli ve milletlerarası düzeyde değerlere sahip milli park, tabiat parkı, tabiat anıtı ve tabiatı koruma alanlarının seçilip belirlenmesine özellik ve karakterleri bozulmadan korunmasına, geliştirmesine ve yönelitmesine ilişkin esesların düzenlendiğini, aynı Kanun’un 2 nci maddesinde “milli park; bilimsel ve milletlerarası ender bulunan tabi ve kültürel kaynak değerleri ile koruma, dinlenme ve turizm alanlarına sahip tabiat parçalarını…” ifade ettiğini, tescil yasağı başlıklı 15/1 maddesinde yer alan “Bu kanun kapsamına giren yerlerdeki kamu daireleri, kamu kurum ve kuruluşları ve Hazineye ait taşınmaz mallar ile devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki mevcut açıklıkların ve var olan ağaçların bitki örtüsünün yanması her ne sebeple olursa olsun kesilmesi, sökülmesi, boğulması, budanması sonunda oluşacak açıklıklıkların ve arazinin çeşitli şekillerde düzeltilmesi suretiyle elde edilecek sahaların işgali, kullanılması, bu yerlerde her türlü yapı ve tesis yapılması, bu yapı ve tesislernin tapuya tescili yasaktır” hükümleri kapsamında, milli park olarak ilan edilen Beyşehir Gölü Milli Parkı sınırları içerisinde kalan taşınmazların zilyetlik yoluyla mülkiyetinin kazanılması ve tapuya tescilinin mümkün olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın kabulü ile Maliye Hazinesi adına kayıtlı olan dava konusu taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacı … adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesince “davacının Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde öngörülen 20 yıllık zilyetlik süresini ispatlamış olduğu, yargılama sırasında dava konusu taşınmazların milli park statüsünden çıkarıldığı, milli park statüsü devam etseydi dahi milli park ilan edildiği tarih itibariyle zilyetlik ile kazanım koşulu oluştuğunda sadece milli park olmanın zilyetlik ile kazanıma engel olmayacağı yönünde hukuk genel kurulunun 06/11/2015 tarih 2014/8-201 Esas, 2015/2436 karar sayılı ilamının gözetilmesi gerekeceği ve taşınmazların zilyetlikle iktisabının mümkün olduğu” gerekçesiyle hüküm kurulmuştur.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Mahkemece bilirkişi raporundaki hatalı değerlendirmeye itibar edildiğini, dava konusu taşınmazların yalnızca 1. derece doğal sit alanında olmaları yönü nazara alınarak mülkiyete konu edilip edilmeyeceği değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, dava konusu taşınmazların özel mülkiyete konu edilememesinin nedeninin aynı zamanda milli park sahası içerisinde kalması olduğunu,
2. 2863 sayılı Yasa’nın 5663 sayılı Yasa ile değişik geçici 7 nci maddesi uyarınca dereceleri itibari ile doğal sit alanı ve 3. derece arkeolojik sit alanı içinde bulunmalarının zilyetlikle kazanım koşullarını etkilemeyeceği ve bu nedenle eklemeli zilyetlik ile mülkiyetinin kazanılabileceği tespit edilmesine karşın, bu yasal değişikliğin yalnızca doğal sit alanı ve 3. derece arkeolojik sit alanı içinde bulunan taşınmazlar bakımından geçerli olduğunu,
3. Yargılama devam ederken 27.11.2018 tarihinde RG’de yayımlanarak yürürlüğe giren 26.11.2018 tarihli 378 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile Beyşehir Gölü Milli Park sınırları değiştirildiğini, bu hususun müvekkil idarenin tasarrufundan bağımsız olarak gerçekleştiğini,
4. Müvekkili idarenin yargılama giderleri ve karşı yan vekalet ücretine mahkum edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davanın açılmasına müvekkili idarenin sebep olmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davalı idare vekilinin İlk Derece Mahkemesinin kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi ile HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca anılan mahkeme kararının re’sen gözetilen sebeple kaldırılarak, kaldırılan kararın yerine yeniden hüküm tesisine, davanın kabulüne karar verilmiştir.
2. Bölge Adliye Mahkemesi “dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı Hazine tarafından yalnızca milli park sınırları yönünden değil olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanıma ilişkin olarak da davaya karşı konulduğuna göre mahkemece davalı aleyhine yargılama gideri takdirinde hukuka aykırı yön bulunmadığı, Yeşildağ/Belen ve Yeşildağ/Kömürcü Mahallelerinde bulunan dava konusu taşınmazlara yönelik kararın yerinde olmasına karşın, taşınmazların bulunduğu mahalle isimlerinin eksik yazılması, çevre ve şehircilik il müdürlüğünün cevabi yazısına göre korunan alanların tespit, tescil ve onayına ilişkin usul ve esaslara dair yönetmeliğin (RG-27/10/2017- 30223 ile değişik) 17/ğ maddesi gereğince “Doğal Sit-Nitelikli Doğal Koruma Alanı” olduğuna dair tapu kütüğünün beyanlar hanesine kayıt konmamasının doğru olmadığı” gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdükleri nedenler ile Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastrodan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik sebeplerine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davasına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”
2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3. 6100 sayılı HMK’nın 190/1 inci maddesinde; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”
4. 4721 sayılı TMK’nın 6 ncı maddesinde; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükümlerini içermektedir.
3. Değerlendirme
1. Mahkemece, çekişmeli taşınmaza ilişkin davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
2. Somut olayda, mahkemece yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişiler ve davacı tanık beyanlarına göre dava konusu taşınmazların davacının babası olan Hocakan Arabacı zilyetliğinde iken mirasçılar arasında yapılan taksim ile davacıya bırakıldığı belirtilmiş ise de, dava konusu taşınmazlara ait kadastro tutanaklarının düzenlenmesi sırasında dinlenen bilirkişi beyanlarına göre bir kısım taşınmazların, davacı ve babası dışındaki kişilerin zilyetliğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu haliyle mahkemece dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile kadastro tutanağında yer alan bilirkişi beyanları arasında çelişki oluşmuştur.
3. O halde mahkemece, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıklar ile HMK’nın 31 inci maddesi uyarınca kadastro tutanağı düzenlenirken beyanlarına başvurulan tespit bilirkişileri huzuruyla yeniden keşif yapılması, yapılacak olan keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmaz bölümünün geçmişte ne durumda bulunduğu, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, halen kimin zilyetliğinde olup, nasıl tasarruf edildiği, taşınmazda davacı tarafın zilyetliği var ise başlangıç tarihi ve ne sıfatla zilyet olduğu maddi olaylara dayalı olarak sorulmak suretiyle kesin olarak belirlenmesi, bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki olduğu takdirde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişkinin giderilmesi, kadastro tespit gününe kadar kimin yararına 20 yılı aşan zilyetlik koşullarının sağlandığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde aydınlatılması, bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
4. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.