Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2021/7811 E. 2023/101 K. 11.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7811
KARAR NO : 2023/101
KARAR TARİHİ : 11.01.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : …. Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil olmaz ise alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın alacak istemi yönünden kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalılar arasında 21.06.2016 tarihli sözleşme ve protokol belgesi ile anlaşmaya varıldığını, sözleşme ve protokol belgesinin 3. maddesinde belirtildiği üzere taraflar “davacısının …, davalılarının … ve … olduğu .Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/44 Esas sayılı dosyası üzerinden görülmekte olan davaya konu… Köyü, …. mevkiinde kain 249 ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki 1. kat 4 No.lu daire, 3. Kat 7 No.lu daire ve yine 3. Kat 8 No.lu daire karşılığında 70.000,00 TL ödeme yapılacağını, tarafların karşılıklı edimlerini 15.08.2016-17.08.2016 tarihleri arasında gerçekleştireceğini bu itibarla tapu maliki görünen …’nın söz konusu daireleri tapuda …’e devredeceğini ve tapu devir işlemleri ilgili masrafların …’e ait olduğunu” kararlaştırdıklarını, … tarafından sözleşmede kararlaştırılan 70.000,00 TL’nin 30.000,00 TL’sinin …’nın Ziraat Bankası… Şubesi hesabına, kalan 40.000,00 TL’sinin elden imza ile tevsik edilmiş belge ile ödendiğini, davacı tarafından sözleşmenin ilgili maddesinde öngörülen tüm şartlar yerine getirilmesine rağmen davalının üzerine düşen yükümlülükten kaçındığını belirterek … Mevkiinde kain 249 ada 4 parseldeki taşınmazın 1. Kat 4 No.lu daire, 3. Kat 7 No.lu daire ve yine 3. Kat 8 No.lu bağımsız bölümlerin tapusunun iptali ile adına tapuya tesciline, aksi taktirde bedelinin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar vekili, … ile davacının babası …’in 15.05.2013 yılında ortak inşaat işine başladıklarını, çeşitli nedenlerle işlemleri davacı üzerinden yürüttüklerini, davacıya işleri yürütebilmesi için vekaletnamelerini verdiğini, birlikte çok sayıda kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptıklarını, 2015 yılı sonunda taraflar arasında uyuşmazlık çıktığını ve davalar açıldığını, söz konusu davaların çözülmesi için tarafların bir araya gelerek bu davanın konusunu oluşturan protokolün imzalandığını, müvekkillerinin edim yükümlülüğünü yerine getirdiği hâlde davacının edim yükümlülüğünü yerine getirmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taşınmazın mülkiyetini devir borcu doğuran sözleşmenin resmi şekilde yapılması gerekli olup anılan sözleşme geçersiz olduğundan, taraflar birbirlerine verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre karşı taraftan talep edebilirler. Davacı dava konusu taşınmazlar için davalılara 70.000,00 TL ödeme yapmış olup anılan sözleşme geçersiz olduğundan davalılardan 70.000,00 TL’yi sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep edebileceğinden terditli talebi kısmen kabul edilerek 70.000,00 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine dair karar verilmiştir.

IV İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Tarafların ve vekillerinin bir araya gelerek aralarındaki mevcut davalar ve diğer hususlarda sulh olduklarını ve 21.06.2016 tarihli “Sözleşme ve Protokol Belgesi”ni akdettiklerini, söz konusu belgenin Avukatlık Kanunu’nun 35/A maddesi gereğince taraflar ve vekilleri aracılığı ile düzenlendiğini, bu nedenle ilâm hükmünde bir belge olduğu kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, her ne kadar sözleşmedeki diğer yükümlülüklere uyulmadığından bahsedilmiş ise de bahsi geçen hükümlerin tamamının dava konusu yapılan ve sözleşmenin 3. maddesinde belirtilen edimden sonraki süreçte yapılması gereken edimler olduğunu, paranın tamamının ödendiğini, taşınmazların keşifdeki bedelinin ödenmesi gerektiğini, sözleşmedeki diğer birçok edimi yerine getirdiğini, davalının edimlerini yerine getirmekten kaçındığını belirterek davanın kabulünü talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili istinaf başvuru sebepleri ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava 21.06.2016 tarihli protokole dayalı tapu iptali ve tescil olmaz ise ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
a. Tapulu bir taşınmazın mülkiyetinin devrini öngören her türlü sözleşmelerin resmi şekilde yapılması geçerlilik koşuludur (743 sayılı Kanunun 634.; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 706; Borçlar Kanunu m. 213; Tapu Kanunu m. 26; 1512 sayılı Noterlik Kanunu m. 60). Tapuda kayıtlı bir taşınmazın mülkiyetini devir borcu doğuran ve ancak Kanunun öngördüğü biçim koşullarına uygun olarak yapılmadığından geçersiz bulunan sözleşmeye dayanılarak açılan bir cebri tescil davası kural olarak kabul edilemez. Kanun hükümlerinin öngördüğü biçimde yapılmayan sözleşmeler hukuken geçersizdir; burada öngörülen şekil, sözleşmenin geçerlilik koşulu olup, kamu düzenine ilişkindir.

b. Davacı tarafın dayandığı 1136 sayılı Kanunun 35/A – (Ek : 2/5/2001 – 4667/23 md.) maddesinde “Avukatlar dava açılmadan veya dava açılmış olup da henüz duruşma başlamadan önce kendilerine intikal eden iş ve davalarda, tarafların kendi iradeleriyle istem sonucu elde edebilecekleri konulara inhisar etmek kaydıyla, müvekkilleriyle birlikte karşı tarafı uzlaşmaya davet edebilirler. Karşı taraf bu davete icabet eder ve uzlaşma sağlanırsa, uzlaşma konusunu, yerini, tarihini, karşılıklı yerine getirmeleri gereken hususları içeren tutanak, avukatlar ile müvekkilleri tarafından birlikte imza altına alınır. Bu tutanaklar 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesi anlamında ilâm niteliğindedir.” hükmü yer almaktadır.

3. Değerlendirme
Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen 21.06.2016 tarihli protokolün 3. maddesinde kararlaştırılan ve 249 ada 4 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapıda 4, 7 ve 8 No.lu bağımsız bölümlerin bedelini ödediğini ve adına tescilini talep etmiştir.

Yukarıda da belirtildiği üzere tapulu taşınmazların devrini öngören her türlü sözleşmelerin resmi şekilde yapılması geçerlilik koşuludur. Davacı vekili protokolün davalar devam ederken taraf vekilleri tarafından düzenlendiğini ve uzlaşma protokolü olarak değerlendirildiğinde ilâm hükmünde olduğunu iddia etmektedir. Ancak uzlaşma sağlama; bir uyuşmazlığın çözümü için mahkeme kararının arandığı, kamu düzenine ilişkin olan; taşınmazların tapudaki sicil kayıtlarını düzeltilmesine ve mülkiyetlerinin nakline ilişkin konularda uygulama yeri yoktur. Uzlaşma tutanağı taşınmaz mülkiyetinin nakline ilişkin ise konu itibariyle caiz olmadığından sadece adi yazılı belge niteliğindedir.

Bu belge ile kesinleşmiş bir ilâmda olduğu gibi mülkiyetin geçirim sonucu doğmaz. Avukatlık Kanununun 35/A maddesine uygun olarak düzenlenseler bile uyuşmazlığın konusu itibariyle ancak Borçlar Hukuku Sözleşmesi olarak kabul edilebilirler. Bu durumda elindeki geçersiz uzlaşma tutanağına dayanarak taşınmazın aynına ilişkin bir işlem tesis edemeyecek olan tarafın, tutanakta taahhüt edilen ve ödenen bedeli isteme hakkı bulunmaktadır.

Somut olayda dayanılan 21.06.2016 tarihli belgenin 3. maddesinde yer alan mülkiyetin nakline ilişkin hüküm geçerli olmadığından tapu iptali ve tescil isteminin reddi ve ödenen bedelin iadesine dair ilk derece mahkemesi kararı yerinde olup Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.