YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7618
KARAR NO : 2022/2565
KARAR TARİHİ : 05.04.2022
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 08/09/2011 gününde verilen dilekçe ile miras taksim sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabul, kısmen reddine dair verilen 14/07/2020 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, yazılı olmayan miras taksim sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, tarafların ortak kök murisinden intikal eden 163 ada 27 parsel sayılı taşınmazın taksim sonucunda davacıların yakın mirasbırakanı Emine’ye isabet ettiğini açıklayarak davalılar adına kayıtlı tapu kaydının iptaliyle davacılar adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan …, …, …, …, …, …, …, … ve … davayı kabul ettiklerini açıklamışlar, davalılar …, …, …, … ve … davanın reddine karar verilmesini savunmuşlar, davalı … savunmada bulunmamıştır.
Mahkemece davalı … hakkındaki davanın reddine, diğer davalılar bakımından davanın kabulüne dair verilen ilk kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 12/04/2018 tarih, 2015/22090 E.- 2018/11254 K. sayılı ilamıyla ‘‘… Her ne kadar davacılar vekili dava dilekçesinde, dava konusu taşınmazın ortak kök murisin sağlığında yaptığı taksim ile yakın mirasbırakanlarına bırakıldığını, ancak kadastro işlemleri sırasında kök muris adına tescil edildiğini açıklamış ise de, aşamalardaki beyanlarında 1956 yılında yapılan tapulama çalışmalarında tüm taşınmazların kök muris adına tescil edildiklerini, sonrasında muris sağken taşınmazlarını çocuklarına paylaştırdığını ve tapu kayıtlarını aktardığını beyan etmiş, dosyaya muris tarafından diğer mirasçılara devredilen taşınmazlara ait tapu kayıtları dosya arasına alınmış, muris tarafından diğer mirasçılara yapılan devirlerin 1957 yılından sonra ve rücu şartı ile yapıldığı görülmüştür. Saptanan bu olgular karşısında, davacı taraf dava konusu taşınmaz tapuya tescil edildikten sonra ancak 9.6.1965 tarihinde ölen ortak muris …’ın sağlığında yapılan taksime dayanmıştır. TMK.nın 676/1-3. maddesi hükmüne göre; tapulu taşınmazlara ilişkin paylaşma sözleşmesinin geçerliliği tüm mirasçıların katılımı ile yazılı şekilde yapılması ve TMK. nın 678. maddesi uyarınca da muris sağ iken yapılacak miras payı devrine ilişkin sözleşmelerde murisin bizzat imzasının bulunması halinde hukuki sonuç doğurur. Açıklanan kanun maddeleri gereğince, sözleşmenin yazılı olması bir ispat şartı değil geçerlilik şartıdır. Somut olayda kök muris …nın sağlığında, bütün mirasçılar ve murisin katılımı ile yapılmış yazılı taksim sözleşmesinin varlığı davacı tarafından ispatlanmamıştır. Bu halde yazılı taksim sözleşmesi bulunmadığından, davacıların davasının başarıya ulaşma imkanı mümkün bulunmamaktadır.
Ne var ki, az yukarıda isimleri zikredilen bir kısım davalılar davayı kabul ettiklerini açıklamışlardır. 6100 sayılı HMK.nın 308 (1086 sayılı HUMK.92.) maddesinde “..kabul, davacının talep sonucuna davalının tamamen veya kısmen muvafakat etmesi …” ,ve HMK’nun 309/4 maddesinde “…kabul, kayıtsız şartsız olmalıdır” hükümleri yer almaktadır. O halde, davayı kabul eden davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Buna karşın, davacılar vekili tarafından 4.2.2013 tarihli dilekçesi ile davalılardan …, …, …, …’ya yemin teklifinde bulunulduğu,yemin teklifinde bulunulan davalıların duruşmaya katılmamaları nedeni ile bu davalılar yönünden de davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür. 6100 sayılı HMK’nın 226. (1086 sayılı HUMK 346.) maddesi gereği, yemin bir ispat aracı olup, ancak yemin etmesi istenilen kişinin bildiği, kendisine ilişkin olan vakıa hakkında ve delillerle ispat edilebilen hususlar hakkında yemin teklif edilebilir. Geçerliliği şekle tabi olan sözleşme Kanunun aradığı şartlarda düzenlenmemiş ise bu konuda karşı tarafa yemin teklif edilemeyeceğinden, davalıların duruşmaya katılmayıp yemin etmemeleri, davacının davasını kabul etme niteliğinde olmayıp somut olgu ilgili olduğundan davanın kabulü olarak değerlendirilemez.
Hal böyle olunca, Mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, davacının davasının kabulünü gerektiren geçerli bir sözleşmenin mevcut olmadığı gözönünde bulundurularak, davayı kabul etmeyen davalılar bakımından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabul kararı verilmesi doğru görülmemiştir…’’ gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak davalılar …, …, … ve … hakkında açılan davanın reddine, davacıların diğer davalılar hakkında açmış olduğu davanın Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2015/22090 Esas ve 2018/11254 Karar sayılı bozma ilamı dışında kalmış olması ve kabul beyanları nedeni ile kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş; reddi gerekmiştir.
2- Davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Davalılardan …’ın mahkemece karar verilmeden önce 27/04/2020 tarihinde öldüğü, …’nin mirasçıları olan davalılar … ve …’nın dosyada bulunan 14/04/2021 tarihli dilekçeleri ile murisleri …’den kendilerine miras yolu ile intikal edecek paylar yönünden de usulüne uygun şekilde davayı kabul ettikleri anlaşıldığına göre; adı geçen davalıların murisleri …’dan kendilerine intikal edecek paylar yönünden de davanın kabul nedeniyle kabulü gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2.) bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.