YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7540
KARAR NO : 2023/1949
KARAR TARİHİ : 04.04.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki muhdesatın tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı … vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 04.04.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde temyiz eden davalı … vekili Av. … geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra açık duruşmanın bittiği bildirildi. İşin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, müvekkilinin paydaşı olduğu 5885 ada 7 parselde malik olan …’nin mirasçısı … aleyhine başlatılan icra takibi sonucu ortaklığın giderilmesi davası açıldığını, üzerinde bulunan evin davacı tarafından yaptırıldığını belirterek, evin davacıya aidiyetinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı … vekili, alacaklı sıfatıyla borçlu … aleyhine icra takibi başlatarak taşınmazlarına haciz konulduğunu, ortaklığın giderilmesi davası için taraflarına izin verildiğini, davacının muhdesat iddiasına karşı tapuda beyanlar hanesinde evin gösterilmediği itirazında bulunduklarını, eldeki davanın açılmasına sebebiyet vermediklerini, dava konusu taşınmazın kaçak yapı niteliğinde olup bir kısmının dava dışı parsele taşkın olduğunu, aleyhlerine yargılama giderine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen Esas sayılı kararı ile tanık beyanları doğrultusunda dava konusu evin davacı tarafından yaptırıldığı anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde duruşmalı olarak davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı … vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava açılmasına sebebiyet vermediklerini, dava konusu yapının kaçak yapı niteliğinde olduğunu, bir kısmının dava dışı taşınmaza taşkın olduğunu, yargılama giderleri ve vekalet ücretine itiraz ettiklerini, dosyada taraf teşkilinin sağlanmadığını, bilirkişi raporunun eksik olduğunu belirtmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, ortaklığın giderilmesi hukuki sebebine dayanan muhdesatın tespiti talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 Sayılı TMK m.684/1). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK m.718). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK m.722, 724 ve 729), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
2. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 sayılı HMK m.106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re’sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK m.114/1-h ve 115).
3. Değerlendirme
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davalı … vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalının yargılama giderlerine ilişkin temyiz itirazlarına gelince; somut olayda, davalı …’nın borcu nedeniyle başlatılan icra takibi ve taşınmaza konulan haciz nedeniyle açılan ortaklığın giderilmesi davası sonucunda eldeki muhdesatın tespiti davası açılmıştır. Bilirkişi raporunda dava konusu evin 30 m²’sinin tarafların paydaşı olduğu 7 parsel üzerinde, kalan 120 m²’sinin dava dışı 6 parsel üzerinde bulunduğunu belirterek muhdesat değerini 170.563,75 TL olarak belirlemiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilerek harç ve vekalet ücretinin 170.563,75 TL üzerinden hesap edilerek davalılardan tahsiline karar verilmiş ise de, davanın açılmasına borçlu sebebiyet vermiş olmakla tüm davalıların değil yalnız borçlu olan davalı …’nın sorumlu tutulması ve evin 30 m²’sinin değeri (34.112,75 TL) üzerinden yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
3. Ne var ki bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün 1086 sayılı HUMK’un 438/7. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir.
V. KARAR
Yukarıda V-C-3-1 numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle;
1. Davalı … vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. V-C-3-2 numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz itirazlarının KABULÜNE,
3. Yerel mahkeme hükmünde yer alan “11.651,21 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.801,43 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.849,78 TL harcın davalılardan alınarak hazineye irat kaydına, Davacı tarafından yatırılan 2.819,83 TL harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine, Davacı yararına takdir edilen 5.750 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,” ifadelerinin hüküm fıkrasından çıkartılmasına, yerine “2.330,24 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.819,83 TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 489,59 TL harcın davacıya iadesine, Davacı tarafından yatırılan 2.330,24 TL harcın davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, Davacı yararına takdir edilen 4.052,40 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,” ifadesinin yazılmasına, hükmün 6100 sayılı HMK’nın geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’nın 438/7 nci fıkrası gereğince DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
04.04.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.