Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2021/7367 E. 2023/107 K. 11.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7367
KARAR NO : 2023/107
KARAR TARİHİ : 11.01.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki muhdesatın aidiyetinin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili, müvekkilinin 2014 tarihinde 347 Ada, 4 (yeni 15) parselde bulunan gayrimenkul üzerine dava konusu kargir evi inşa ettiğini, taşınmaz … adına kayıtlı iken bu bina yapıldığını, binanın kaba inşaat ve ince işçiliklerinin tamamının müvekkili tarafından yaptırıldığını, dava konusu gayrimenkulün tapusunun bir takım hileli işlemlerle … adına kayıtlı iken davalı …’ya teminat olarak devir olunduğunu, taşınmazın tapusunu teminat olarak elinde bulunduran …’nın taşınmazı 31/12/2018 tarihinde …’e devir edildiğini ileri sürerek taşınmazın üzerinde bulunan kargir ev, beton ihata (bahçe) duvarı, tel çit ve demir kapılar ile ağaçların müvekkiline ait olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile derdest ortaklığın giderilmesi davası, kentsel dönüşüm uygulaması veya kamulaştırma işlemi bulunmadığına göre davacının, muhdesatın aidiyeti isteği bakımından hukuki yararının varlığından söz edileyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili, dava konusu muhdesatın müvekkili tarafından yapıldığını, mahkemenin gerekli incelemeyi yapmadan taşınmazın ve muhdesatların bulunduğu yerde keşif dahi yapılmadan 2012 yılında taşınmaz üzerinde yapılmış olan keşif ve bilirkişi raporlarına istinaden muhdesatın daha öncede taşınmaz üzerinde bulunduğunu açıklayarak taşınmaz üzerindeki muhdesatın son durumunu görmeden ve bilirkişi tayini yapılmadan davada hukuki yarar bulunmadığı neticesiyle davanın reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu savunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın 31/12/2018 tarihli satış sonucu tam hisse ile davalılardan … adına kayıtlı olduğu, davacı dava konusu taşınmazın kayıt maliki/paydaşı olmadığına ve uygulamada hukuki yarar olarak nitelenen hususların bulunduğu ileri sürülmediğine göre, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğunu, dava konusu muhdesatların davacı tarafından meydana getirildiğini savunmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 Sayılı TMK m.684/1). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK m.718).  22/12/1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir    arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde  dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK m.722, 724 ve 729), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.

2.Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 Sayılı HMK m.106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re’sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK m.114/1-h ve 115)

3.Öğretide ve Yargıtay’ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2. İlk derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında da belirtildiği üzere davacı, dava konusu muhdesatların bulunduğu taşınmazda paydaş olmayıp, derdest bir ortaklığın giderilmesi davası, kentsel dönüşüm uygulaması ve kamulaştırma işlemi de bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece verilen karar Dairemiz ve Yargıtay uygulamalarına uygun düşmektedir.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

11.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.