Yargıtay Kararı 7. Hukuk Dairesi 2021/7042 E. 2022/5440 K. 22.09.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 7. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7042
KARAR NO : 2022/5440
KARAR TARİHİ : 22.09.2022

7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
DAVALILAR : … vd.
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Hınıs Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı tarafından, davalılar aleyhine 06.03.2013 tarihinde verilen dilekçe ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07.06.2017 günlü hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalılar vekilince talep edilmiştir. … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili; … ili, … ilçesinde kain … ada 42; 168 ada 40; 133 ada, 106; … ada 7 sayılı parsellerin kayıt maliki …’nin 19/09/1964 tarihinde ölümü sonrasında 28/05/1965 tarihli köy satış senediyle ölü … mirasçılarının, dava konusu taşınmazları bedel karşılığında müvekkili …’a haricen satıp taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini devrettiklerini, ancak 1989 yılında yapılan kadastro çalışmalarında ölü … adına tespit edilen taşınmazların tapuya da … adına tescil edildiğini, mirasçılarının ise dava konusu parselleri kendi adlarına intikal ettirmedikleri gibi, bu süre zarfında mezkur taşınmazlarda zilyet de olmadıklarını beyan ederek; dava konusu taşınmazların davalıların murisi … adına olan tapu kayıtlarının iptaliyle müvekkili adına tapuya kayıt ve tescilini talep etmiştir.
Bir kısım davalılar; davayı kabul etmediklerini, kadastro çalışmalarının 1990 yılında tamamlanıp kesinleştiğini, davacı tarafından dayanak gösterilen 25/05/1965 tarihli sözleşmeyi ve muhtevasını kabul etmediklerini, resmi şekilde yapılmayan satışın geçerli olmadığını, dava konusu taşınmazları kendisine satmaları istemiyle daha önce de davacının kendilerine başvurduğunu fakat baba yadigarı olması nedeniyle satmayı kabul etmediklerini, böylece satın alma girişimleri sonuçsuz kalan davacının asılsız satış sözleşmesi ibraz ederek eldeki davayı açtığını, taşınmazların davacı tarafından kiracı sıfatıyla kullanıldığını beyan ederek, davanın reddini talep etmişlerdir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonrasında; “TMK’nın 713. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “…ölmüş…” sözcüğünün, Anayasa Mahkemesinin 17.03.2011 gün ve 2009/58 Esas, 2011/52 sayılı Kararıyla iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verildiği, 17.03.2011 tarihinden önce kazanma koşulları oluşan davacı yönünden kazanılmış hak bulunduğu, dava konusu … ada 42 parsel sayılı taşınmaz ve … ada 7 parsel sayılı taşınmazların kadastro tutanaklarının kesinleşme tarihlerinin 15.03.1990; 168 ada 40 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağının kesinleşme tarihinin ise 12.03.1990 olduğu, maddenin yürürlüğünün durdurulduğu 17.03.2011 tarihi ile kadastro tespit tutanaklarının kesinleştiği tarihler arasında yirmi yıldan fazla süre bulunduğu, dava konusu taşınmazların davalıların 19.09.1964 tarihinde ölen murisi … adına tapuda kayıtlı oldukları, keşif mahallinde dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarının birbirini destekler nitelikte olduğu, dava konusu taşınmazları davacı tarafından yirmi yılı aşkın süredir kiraya verildiği halde bu sürenin davadışı kişiler veya davalılar tarafından herhangi bir müdahale sonucu kesintiye uğramadığı, özetle davacının malik sıfatıyla zilyetliğinin kadastro tutanağının kesinleştiği tarih ile ilgili maddenin yürürlüğünün durdurulduğu 17.03.2011 tarihleri arasında yirmi yıldan fazla dolaylı zilyet olarak aralıksız ve ihtilafsız olarak devam ettiği” gerekçesiyle;
Davanın kabulü ile;
1- … ili, …,… mevkii, … ada, 42 nolu parsel sayılı taşınmazın … adına olan tapu kaydının iptali ile davacı … adına tesciline,
2- … ili, … ada, 40 parsel sayılı taşınmazın … adına olan tapu kaydının iptali ile davacı … adına tesciline,
3- … ili, …,… Mahallesi, … mevkii, … ada, 7 parsel sayılı taşınmazın … adına olan tapu kaydının iptali ile davacı … adına tesciline,
4- … ili, …,… ada, 106 parsel sayılı taşınmaz için dava geri alındığından (vazgeçildiğinden) esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına, karar verilmiştir.
Hükmün davalılar vekilince istinaf edilmesi üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi, 21.09.2018 tarih, 2018/1880 Esas ve 2018/1362 Karar sayılı ilamı ile; davalılar vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar vermiştir.
Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir.
Bilindiği üzere 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde; kadastro tespit tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı düzenlenmiştir. 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde öngörülen bu süre hak düşürücü süre olup kamu düzeniyle ilgilidir ve Mahkemece davanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekli olumsuz dava şartlarındandır. O halde; dava konusu taşınmazların kadastro tespit tutanakları 15.03.1990 tarihinde kesinleşmiş olup davacı tarafın dayandığı 28.05.1965 tarihli harici satış senedi ile ilgili olarak 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesi hükmü uyarınca on yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açılmadığından 28.05.1965 tarihli harici satış senedine itibar edilemez.
Öte yandan; dava konusu taşınmazlara ait kadastro tespit tutanaklarının “edinme sebebi” bölümünde; “04.01.1956 tarih ve 133-134-135-136 sıra nolu tapu kaydına istinaden … oğlu … adına kayıtlı olup tapu kayıt malikinin de “ölü” olduğu ve ölüm tarihinin de kesin olarak bilinemediği, mirasçıları tarafından zilyetinde bulunduruldukları, mirasçılarının ise veraset belgesi ve nüfus aile tablosu ibraz etmedikleri muhtar ve bilirkişilerin kat’i bayanlarından anlaşılmakla 3402 sayılı yasanın 13/c maddesi gereğince “ölü” tapu kayıt maliki adına tespiti yapıldı.” şeklinde edinme sebebi belirtilmiştir. Bu durumda; kadastro tespiti sırasında “… mirasçıları” belirlenememiş ve veraset ilamı da ibraz edilemediğinden mirasçılarının isimleri tespit tutanağına yazılmamış ise de kadastro tespiti esasen “… mirasçıları” adına yapılmış olduğundan ve TMK. 713/2 maddesinde yer alan “ölmüş” hukuksal sebebinin bu davada uygulanma olanağı bulunmadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu yazılı olduğu şekilde mahkemece davanın kabulü ile tapu iptal ve tescil kararı verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 373/2 maddesi uyarınca … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 21.09.2018 tarih 2018/1880 Esas, 2018/1362 sayılı Kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın bir örneğinin BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNE, dosyanın kararı veren İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, 22.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.